Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Sönmez, zatürre ve zatürre aşısı ile ilgili merak edilen sorulara yanıt verdi...
Zatürre ya da tıbbi adıyla “pnömoni”; bakteri, virüs ve nadiren parazitlerin neden olduğu akciğer enfeksiyonu olarak tanımlanır. Akciğerde meydana gelen bu enfeksiyon, alveollere, yani içi hava ile dolu küçük akciğer keseciklerine iltihap hücrelerinin birikmesi nedeniyle oluşur. İçleri ihtihabi materyalle dolan alveoller, solunum işlevlerini yerine getiremezler. Bu sebeple ağır zatürrelerde hastada solunum yetersizliği gelişebilir.
Hastalığın sağlıklı kişilere bulaşması, öksürük, aksırık ya da hasta kişilerin konuşması sırasında havaya yayılan damlacıkların doğrudan solunması yoluyla gerçekleşir. Kalabalık yerler, kapalı alanlar, insanların toplu halde yaşadığı okullar, askeriye ve yurtlar zatürrenin bulaşma olasılığının fazla olduğu yerlerdir. Halk arasında üşütmekle zatürre olunduğuna dair yaygın bir inanış vardır; oysa zatürre yaz aylarında da görülür. Üşütmek, bağışıklık sistemimizi kısa süreli de olsa zayıf düşürüp bizi enfeksiyonlara açık kıldığı için zatürreye yakalanma ihtimali artar. Ancak enfeksiyon etkenine, yani virüs veya bakteriye maruz kalınmadan, sadece üşütmekle zatürre olunmaz.
İleri yaş, sigara kullanımı, kronik bir kalp ya da akciğer hastalığının varlığı, madde bağımlılığı, bilinç bozukluğu ve öksürük refleksinin bozulması ile seyreden bazı nörolojik hastalıklar, yabancı cisim aspirasyonu, zararlı gazlara maruz kalmak gibi bazı faktörler zatürre için risk faktörleri olarak sıralanabilir.
Tipik pnömonili hastalarda belirtiler gürültülü başlar. İlk görülen belirtiler genellikle üşüme, titreme ile ani yükselen ateş, öksürük, iltihaplı balgam ve nefes almakla tetiklenen tipte yan ağrısıdır. Tedavisiz kalırsa zatürrenin hızlı seyri hastayı ilk 48-72 saatte solunum yetmezliğine sokabilir. Atipik pnömonilerde ise belirtiler daha silik başlar. Ateş, halsizlik, baş ağrısının ardından kuru öksürük ve/veya açık renkli balgam görülür. Hastalarda hırıltılı solunum, nefes darlığı süreç içinde gelişebilir. Halsizlik, kas ağrıları, şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma ve ishal eşlik edebilir.
Yukarıda belirtilen şikayetlerle hekime başvuran hastalarda yapılan fizik muayenede patolojik solunum seslerinin duyulması, kanda bakılan enfeksiyon markerlarında yükselme, akciğer grafisinde pnömonik infiltrasyon görünümünün olması ile tanı konulur. Balgam kültürü, kanda/idrarda serolojik testler, burun ve geniz sürüntü, entübe hastada havayolundan alınan örneğin kültürü ile etken tespit edilmeye ve ilaç direnci belirlenmeye çalışılır.
Zatürre tedavisi yapılırken hastaya ait risk faktörleri ve zatürrenin ağırlığını gösteren faktörler göz önüne alınarak hastaneye yatış veya evde tedavi kararı alınır. Olası etkene göre kültürde üreme beklemeden tedavi başlanır. Bakteriyel zatürrede antibiyotikler, viral zatürrede antiviraller, mantar zatürresinde antifungaller tedavinin temelini oluşturur. Uygun tedavinin gecikmeden başlanması ise hayat kurtarır.
Yatak istirahati, ateş düşürücüler ve ağrı kesiciler, öksürük kesici ilaçlar, solunum yetmezliği gelişmiş ise oksijen tedavisi, ateşli süreçte vücudun kaybettiği sıvının yerine konulması, vitaminden zengin yüksek kalorili diyet ile tedavi desteklenmelidir.
Damlacık saçılması sonucu solunum yoluyla alınan zatürre etkenleri için en önemli korunma yolu hasta kişiyle yakın teması azaltmak ve maske takmaktır. Dengeli, düzenli beslenmek, sigara içmemek, vitamin ve mineralleri düzenli almak gibi önlemler hastalığın ortaya çıkmasında koruyucu bir etkiye sahiptir. Risk grubundaki kişilerin aşı yaptırması önerilir.
Zatürre aşısını sağlıklı 2-65 yaş arası kişilerin yaptırmasına gerek yok. Ancak risk grubunda olanlar, yani 2 yaşından küçük çocuklar ve 65 yaşın üzeri yetişkinler, kalp-damar hastalığı veya kronik akciğer hastalığı bulunanlar, diyabetikler, siroz hastaları, dalağı işlev görmeyen veya alınmış hastalar, kronik böbrek yetmezliği olanlar, organ nakli olanlar, lenfoma/multipl miyelom hastaları, kanser hastaları, kemoterapi ve/veya radyoterapi görenler, AIDS’li hastalar, huzurevlerinde yaşayanlar zatürre aşısı yaptırmalı.
Hayır, zatürre aşısının COVID-19’a karşı koruyuculuğu yoktur. COVID-19 enfeksiyonu seyrinde gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyon etkenlerini belirlemek için yapılmış çalışmalar, etkenlerin hastane kökenli bakteriler olduğunu göstermektedir. Bu sebeple, toplumdan en sık edinilen zatürre etkeni pnömokoklara karşı olan aşılar, COVID-19 enfeksiyonu seyrinde gelişen bakteriyel enfeksiyonlara karşı koruma sağlamamaktadır.
Pandemi döneminde zatürre aşısı, yukarıda belirtilen tıbbi ve riskli durumlar dışında önerilmemektedir. Yani risk grubunda olmayan kişilerin zatürre aşısı yaptırması, pandemi döneminde de gerekmektedir.
Zatürre aşısı, alerjik reaksiyon riski olan bir aşı olduğu için sağlık kurumalarında yapılması önerilir. Aşıya bağlı lokal yan etkiler arasında enjeksiyon yerinde ağrı, enjekte edilen uzuvda şişme, ateş, enjeksiyon yerinde acı, kızarıklık, sıcaklık hissi, şişme ve sertleşme sayılabilir. Aşının etken madde veya yardımcı maddelerinden herhangi birine karşı alerjisi bilinen kişilere aşı uygulanmaz.