Büyükşehir’in Sıfır Atık Festivalinde döngüsel ekonomide Z kuşağının alışveriş kriterleri ve marka tercihlerine değinildi.

Panele Deloitte Kıdemli Müdürü Mine İzmirli, araştırmacı-akademisyen Dr. Duygu Erten, PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürü Ayla Dev, Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Çevre Çalışma Grubu Eş Başkanı Servet Yıldırım katıldı.

DÖNGÜSELLİK DOĞADAN ALDIĞIMIZ KAVRAM

Panelde ilk olarak söz alan İzmirli, ‘’Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Al, yap, tüket, at ekonomisinin dünyayı getirdiği noktadayız. İnsanoğlu olarak yeryüzüne armağan ettiğimiz bu model, artık bir takım yan etkilere neden oluyor. Aile yaşantımız ve sosyal hayatımızda bunun etkilerini görüyoruz. Döngüsellik doğadan aldığımız bir kavram hayatımız içinde de kendisini gösteriyor. Döngüsellik tamamen değer üretimine odaklanmaktadır. Değerin sistemin içinden kaçmasını engellemektedir’’ dedi.

ÇÖP İLE ATIK AYNI ŞEY DEĞİL

Milenyum hedefleri çerçevesinde iş dünyasının da sahiplendiği Global Compact perspektifi ve buna sektörün bakış açısını anlatan Yıldırım, ‘’Sürdürebilirlik artık şirketler için olmazsa olmaz hale geldi. Çöp ile atık arasındaki farkın farkına vardık. Çöpün bir değeri yok ama atığın bir değeri var. Artık gezegen üzerindeki tehdit de iyice artı. Yaklaşan tehlike öncesinde şirketler bir şeyler yapmaları gerektiğini görmeye başladı. Z kuşağı bazı değerleri olan bir kuşak. Döngüsellik, geri dönüşüm gibi kavramlara değer veriyorlar. Bu konuda herhangi bir markayı protesto edebiliyor. Z kuşağı cüzdanıyla değil vicdanıyla alışveriş yapabilen bir kuşak’’ ifadesini kullandı.

KAYNAKLAR KIT İSTEKLER SONSUZ

Döngüsel ekonominin çok geniş bir kavram olduğunu ve bir değer zinciri oluşturduğunu aktaran Gülsün, ‘’Böyle bir organizasyonu düzenlediği için Büyükşehir’e teşekkür ediyorum. Dünya lineer bir ekonomiden döngüsel ekonomiye geçişi 30 yıldır tartışıyor. Kıt kaynakların sonsuz insan isteklerine cevap vermesidir ekonomi. Dünya kaynakları bu isteklere cevap vermekte zorlanıyor. Bu şekilde tüketmeye devam ederse insanoğlu büyük bir tehditle karşı karşıya kalacak. Dünya artık hangi ürünü seçeceğini tartışıyor, 40-50 yıl önce böyle bir şey yoktu’’ bilgisini verdi. 

BİNALAR KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETMELİ

Döngüsel ekonomide inşaat sektöründeki çalışmalara değinen Duygu Erten, ‘’Döngüsel ekonomiyle inşaat sektörü daha iyi bir hale gelecek. Bu inşaat sektörüne çok farklı bakmamızı sağladı. Tüm inşaatlara lego malzemeleri gibi bakabilirsiniz. Her şeyi kat kat düşünmeye başladık. Sıfır atık için inşaatçıların ve tasarımcıların bir arada çalışması gerekiyor. Enerji verimliliği açısından Türkiye’de kamuda ve özel sektörde çok önemli çalışmalar yapıldı. Her şeyi parçalayacak ve her şeyi de dijitalleştirecek şekilde tasarımlamamız gerekiyor. Eskiden beşikten mezara kavramı vardı çünkü her şeyi atardık ama artık atmıyoruz geri dönüştürüyoruz. Her şey geri dönüştürülebilir böylece doğadaki dönüşümü biz ekonomide sağlamış oluyoruz. Binalar ve bölgeleri kendi enerjisini üretir hale getirmeliyiz. Aslında oturduğumuz dalı kesiyoruz. Dünyanın yeni bir ekonomik modele ihtiyacı var’’ açıklamasını yaptı.  

ÇEVRE DOSTU VE AR-GE YATIRIMLAR

OSB’lerin yeşil dönüme adaptasyonu konusunda açıklamalarda bulunan Ayla Dev, ‘’AB’nin yeşil mutabakat hareketi sadece iklim değişikliğiyle değil ekonomik dönüşümle de ilgili. Ekonomi aktörleri de bu yönde planlarını açıklamaya başladı. Türkiye’de kamu kurumları yeşil eylem planlarını açıklamaya başladı. Öncelik su ayak izi ve su kaynaklarımızın yönetimiyle ilgili. Üretimdeki suyun yanı sıra kullanılan suyun da değerlendirilmesi çok önemli. Sanayi alanında üretimde, tüketimde ve ulaşımda sera gazının azaltılması çalışması yürütülüyor. Yine enerjinin verimli kullanılması ele alınıyor. Çevre dostu ve AR-GE tasarımlar yapılıyor. Yeşil OSB’ler için de çalışmalar devam ediyor’’ dedi.