Yıldırım'la önceki akşam, ikinci tur görüşmeler ve oylamalar sürerken görüşme olanağı bulduk.
Başbakan'ın gündeme ilişkin konulardaki çarpıcı açıklamalarını şöyle aktarabilirim:
* Anayasa oylamaları nasıl gidiyor, rakamlar tatmin edici mi?
- Birinci turdaki oy ortalamasıyla uygun gidiyor, güzel gidiyor.
* MHP Genel Başkanı Bahçeli ile CHP lideri Kılıçdaroğlu görüştü, anlamı ve önemi nedir?
- Ben aşağı yukarı sayın Bahçeli ve sayın Kılıçdaroğlu’nun ne konuştuğunu bilemem ancak tahmin ediyorum. Devlet Bahçeli konuşacaklarını ipucunu kamuoyuna iki gün önce duyurdu. O çerçevede konuşma olmuştur herhalde. Sınırlı yansımalar da bunu doğruluyor.
MHP seçmeni üzerinde etkisi olmaz
* Referandum sürecinde MHP seçmenini etkilemeye dönük, "üzerime düşeni yaptım, ikna edemedim" diye bir taktik hamle mi görüşme?
- Doğrusu bir taktik hamlenin, MHP seçmeni üzerinde etkisi olmaz. Böyle bir taktik hamle olacağı kanaatinde değilim. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu değişikliğe karşı olma anlamında demokratik kurallar içerisinde neler yapılabileceğini kendi tabanına göstermesi gayet doğal. Dikkat ederseniz ilk zamanlardaki sert söylemlerini daha bir demokratik şekilde dillendirmeye başladı. Daha demokratik hukuk devleti çerçevesinde sürdürüyor. Bu iyi bir gelişme. Gayet tabii herkes, her konuda anlaşamaz ama meclis süreci tamamlandıktan sonra söylemler kampanyaya dönüşecek. Vatandaşın kararını etkilemeye yönelik söylemler demokrasinin bir güzelliğidir. Herkes derdini anlatacak. Siyasi rakiplerimizde de benzer ikili bir yapı ortaya çıkıyor. Bahçeli ‘oyum evettir, referandumda da tutumum aynı olacak’ dedi. Ak Parti, MHP olarak meydanlarda anlatacağız. HDP ve CHP de karşı kampanya yapacaktır. Bu kampanyadaki ayrışmanın vatandaşın vereceği oyla bire bir örtüşeceğini düşünmüyorum. Toplumsal kutuplaşma ve husumete dönüşmesi söz konusu olmaz. Demokratik yollarla 19. kez anayasa değişikliği yapıyoruz. Yönetim şeklinde köklü bir değişiklik getiriyor. Ufak tefek şeyleri dışarıda tutarsak, gayet demokratik sınırlar içerisinde geçti. Böyle görmek lazım.
Vatandaş görüyor
* Sizce vatandaşın tavrında ne belirleyici olacak ?
- Çok önemli ve zor bir soru. Bu soru ile karşı karşıya kalacağız. Türkiye gündeminin şu anda iki konusu var, terör ve ekonomi. Sıralama yaparsak bazen biri, bazen biri öne çıkıyor. Nihai kertede, terörün ülkemiz için ekonomimizden çok daha hassasiyet arz ettiğini görüyorum. Devlet terörle mücadele ediyor. Vatandaş görüyor. Terörle mücadeleye destek yüksek. Türkiye genelinde de, Doğu ve Güneydoğu’da da kayda değer ölçüde destek var. Bizim için önemli bir güç kaynağı. Bu destek, verdiğimiz mücadelenin anlamlı ve yerinde olduğunu gösteriyor. Orta ve uzun vadede, Türkiye’nin terörle mücadelede gücüne güç katacak bu değişiklik. İstikrar ve güçlü bir yönetim olacak. Zamanı etkin kullanacak.
Dalgalanma konjonktürel
Ekonomideki dalgalanma konjonktürel. Dünyada da belirsizlikler var. Avrupalılar hazırdan yiyorlar, istirahatteler. Büyüme yok, eksi düzeyde. Birkaç ülkede seçim olacak. 2017 bakımından durgunluk buralarda devam edecek. Tabii ki bu durum, Türkiye’yi de etkileyecek. ABD, 8 Kasımdan beri dünyanın hesaplarını bozdu.Dolar tırmandı, gelişmekte olan ülkeler etkilendi. Bizim ilave risklerimizi koyarsak bu dalgalanmanın normal izahı var. Darbe girişimi yaşandı. PKK, uzantıları; DEAŞ ve FETÖ ile mücadeleyi yürütüyoruz. Aynı anda bu kadar örgütle mücadele yapan başka bir ülke yok. Bu şer ittifaklar, çeşitli algı operasyonlarıyla ülkemiz üzerinde etki etmeye çalışıyorlar. Biz mücadelemizi sürdürüyoruz. Her türlü olumsuzluğa rağmen, makroekonomik göstergeler açısından, Türkiye birçok ülkeye göre daha sağlam. Bankalar iyi durumda, cari açığımız da iyi durumda. Her türlü olumsuzluğa rağmen ülkemiz büyümeye devam ediyor.
* Türkiye'ye ekonomi üzerinden operasyon mu çekiliyor?
- Bu şartları kullananlar oluyor. Türkiye bunları hak ediyor mu, etmiyor. Maksatlı operasyon çekenler FETÖ’cüler, PKK. ‘Türkiye‘de güvenlik yok, hukukta sorun var, gelmeyin, gitmeyin, yatırım yapmayın, başınıza şu gelir, bu gelir’ gibi söylemlerde bulunuluyor.
Gelip geçici
Merkez Bankamız konusuna hakimdir. Elindeki araçlarla gereken tedbirleri alır, almaya da devam ediyor. Türk ekonomisinin temelleri, makroekonomik göstergeleri sağlamdır, dalgalanmalar gelip geçicidir. Biz hükümet olarak gereken tedbirleri alıyoruz. Döviz borcu olan havalimanı işletmelerinin, döviz borcunu erteledik, yeniden yapılandırıyoruz. Aşırı kur farkından kaynaklanan olumsuzlukları gidermeye yönelik, işletmelerle ilgili de tedbirler alıyoruz. İşletmelerde canlı kredilerin devam ettirilmesi, sicil affından tutun da başka araçlara kadar, sektörlerin etkilenmeyeceği tedbirler alıyoruz. Bankalar KOBİ’lere bir hat açtılar, onu genişleteceğiz. Tüm bunlar için bütçeye ilave kaynaklar aktaracağız.
Trump'tan davet
* Trump ile temas oldu mu?
- Danışmanım İhsan Durdu’yu devir teslim töreni için davet ettiler.
* Trump dönemi, Obama’dan daha mı olumlu olacak?
- Verdiği mesajlar öyle, bekleyelim, vaziyeti görelim. Ama mesajları olumsuz değil. Tarzın değişeceğini düşünüyorum. ABD yönetiminin Suriye, Irak politikalarındaki olumsuz tutumunun değişeceğini düşünüyorum. Bölgedeki varlığının etkisizleştiğini söylüyorlar. Bu bölgedeki politikalarda, Türkiye ile daha yakın çalışacağını söylüyor. Bunlar güzel şeyler.
El Nusra yalanladı
* Reina saldırısının arkasında yabancı gizli servis var mı?
- Soruşturma devam ediyor, bunun için şu anda erken. Emniyet güçlerimiz teröristi konuşturmaya çalışıyorlar.
* Rus büyükelçi suikastı ile ilgili yeni bir gelişme var mı ?
- Bir takım şeyler var. FETÖ’cüler bunu El Nusra yaptı gibi göstermeye çalışıyor. Ama ilk günden El Nusra açıklama ile bunu yalanladı. FETÖ’cülerin bu işten sıyrılma gayreti var.
3 somut adım atmalı
* Fethullah Gülen’in suikast ile ilgili sözleri var, ek önlem alıyor musunuz?
- Öyle gizemli laflar ediyor, şifreli konuşmayı seviyor.
* Yeni yönetim Gülen’i iade eder mi?
- Yeni ABD yönetiminin, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmesi için üç somut adım atması gerekiyor. İlişkilerimizi olumsuz noktaya getiren FETÖ terör örgütünün başını bize iade etmesi lazım. Hukuki süreci hızlandırmalı. PYD-YPG ile işbirliğini, silah vererek desteklemeyi bırakması lazım. Bir terör örgütü ile bir diğer terör örgütü yok edilemez. ABD yıllardır NATO’da ortağımız. Terörle mücadeleyi yanlış muhataplarla yapmamalı, Türkiye ile yapması lazım. Yeni yönetimin bu düşüncede olduğunu işitiyoruz. Türk halkının ABD konusunda çok olumsuz bir algısı var. 15 Temmuz’da derinleşen bu olumsuz algıyı düzeltmek için gözle görülür adımlar bekliyoruz. PYD konusunda gök kubbe de söylenecek ne kadar laf varsa söyledik. Artık bilemiyoruz diyecek halleri yok. ABD son zamanlarda Fırat Kalkanı ve DEAŞ ile mücadele konusunda daha olumlu yaklaşıyor. Türkiye, Rusya ve kısmen İran’ın aldığı inisiyatifi desteklemek konusunda bizimle birlikte hareket etmek istiyorlar. Bu da önemli bir şey.
* İngiltere El Bab’ı vurdu...
- Rusya ile kapsamlı askeri angajman sayılacak anlaşma yaptık. Hava harekâtları için, tatsız bir olay yaşanmasın diye. Diğer koalisyon ülkeleri ve ABD için de benzer çalışmalar yapılıyor.
Anketleri kendim yaparsam inanırım
* Referandum konusunda anketler ne diyor?
- Ben anketleri kendim yaparsam inanırım .
* Sizin anketiniz ne diyor?
- Bir sıkıntı yok.
Tedbirleri sıkılaştırarak alacağız
* Referandum sürecinde terörle mücadele nasıl gidecek?
- Terörle mücadele birinci önceliğimiz. Asimetrik saldırılara karşı tedbirlerimizi alacağız, alıyoruz. Daha da sıkılaştırarak alacağız.
* Referandum sürecinde tehdit olursa, mitingler yapılır mı?
- Tehdit her yerde var. Hiçbir ülke güvenli değil. Avrupa’dakilerin rahat olduğunu mu düşünüyorsunuz ?
* MHP ile birlikte miting yapar mısınız?
- Bunları konuşmadık, konuşmadığımız bir şey hakkında fikir yürütmemiz olmaz.
AB'ye girmiş gibi muamele görmeli
* Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Kıbrıs görüşmeleri için Cenevre'de, gelişme var mı?
- İşin ekonomik boyutunda bir şey olursa farklılık nasıl giderilir, detayları olacak. Şu anda görüşmelerde birbirlerini yokluyorlar. Kim ne kadar isteyecek? Olgunlaşma olursa, görüşmeler daha üst düzeye taşınır. Sorun görmüyoruz, bizim görüşümüz çok net. Kıbrıs’ta 60’lı 70’li yıllardaki duruma dönülmemesi için Türkiye’nin etkin garantisi ve güvenlik konusu tartışma dışındadır. Yönetimin adil olması, topluluklarının haklarının teminat altına alınması, dörtlü özgürlüğün sağlanması. Bütünleşik Kıbrıs’tan bahsediyoruz. Bu anlaşma sağlandığı zaman Türkiye, Kıbrıs bakımından AB’ye girmiş gibi muamele görmeli.