12. Kocaeli Kitap Fuarı’na konuk olan psikoterapist ve yazar Serhat Yabancı, “Mutlu Aile, Mutlu Eşler” adlı söyleşi gerçekleştirdi
Psikoterapist ve yazar Serhat Yabancı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 12. Kocaeli Kitap Fuarı’na konuk oldu. Selim Sırrı Paşa Salonu’nda, “Mutlu Aile, Mutlu Eşler” konulu bir söyleşi gerçekleştiren Yabancı, insanların iyileşmek istemediğini, iyi hissetmek istediğini söyledi.
“FEDAKÂRLIK SÜREKLİ YAPILDIĞINDA GÖREVE DÖNÜŞÜR”
Yabancı, kitaplarını yazarken felsefesinin okurun kendini iyi hissetmesinden çok, aynayı kendisine yöneltmesine yardımcı olmak olduğunu dile getirdi. Yabancı, insanların yıllarca “Boş ver, takma, zamanla geçer” sözleriyle kandırıldığını söyleyerek, bu sözlerin işe yaramadığının altını çizdi. Yıllarca kriz yönetim taktiği olan yöntemlerin, ilişki yürütme taktiği olarak anlatıldığını ifade eden Yabancı, “Ne kadar alttan alırsanız alın, bir gün aldıklarınızın altında kalıyorsunuz. Alttan almak ve fedakârlık kötü değildir. Ama sürekli yapıldığında göreve dönüşür. Bu defa yapmadığınızda siz kötü olursunuz. Bu hayatta sürdüremeyeceğiniz bir şeyi başkasına alıştırmayın. Sonra suçlanan siz oluyorsunuz. Bizler senaryoyu değiştirmeden oyuncu değiştirerek filmin sonunu değiştiremeye çalışıyoruz. İnsanlar iyileşmek istemiyor, iyi hissetmek istiyor. Çünkü günü kurtarmak yetiyor” dedi.
“SÜREKLİ TARTIŞMAK İLİŞKİYİ YAŞAMA BİÇİMİDİR”
Gelişmenin ve değişmenin ilk aşamasının kişinin kendisiyle yüzleşmesi olduğunu aktaran Yabancı, “Biz hep şunu zannettik; ‘o değişirse ilişki düzelir.’ Eğer sürekli eşinizle tartışıyorsanız, bu iki kişinin sorumluluk almamasıyla ilgili ilişki sorunudur. Sürekli tartışmak bir süre sonra ilişkiyi yaşama biçimidir. Ve her dönem tartışma konunuz vardır. Eğer yıllardır aynı konuları tartışıyorsanız, acı olacak ama siz o konular sayesinde bu evliliği sürdürüyorsunuz. Elinizden
sorunları alsak, konuşacak bir şey kalmıyor” şeklinde konuştu.
“HAYATINDA GRİYİ ARTIRDIKÇA MUTLULUK ARTACAK”
Sosyal medyada bir akım olduğundan bahseden Yabancı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Değer vermeyene değer veremeyeceksin diye bir akım var. Bu karşıdakinin umurunda değil. O da sana değer vermeyecek. İnsanlara değer vermeden daha sevilen, daha ilgi görülen biri zaten olamazsın. Eğer değer görmek istiyorsan, tartışmasız insana değer vermek zorundasın. Hayatınızda başka insanlara aşırı derece değer veriyorsanız bunun önemli bir nedeni var. Kendinize değer vermeyi bilmiyorsunuz. Artık başkasını suçlamaktan vazgeçmelisiniz. Bizim toplumun sorunu denge kuramamak. Ya aşırı değer veriyoruz ya da değersizleştiriyoruz. Bizde gri rengi eksik. Hayatta gri arttıkça mutluluk da artacak. İnsanlarla iyi bir ilişki yaşamamız için illa uyumlu olmamız gerekmiyor. Neye ihtiyaç var? Uyumsuzluklara tahammül etme gücüne ihtiyaç var.”