Terör örgütü PKK’ya yapılan askeri operasyonlar tüm hızıyla devam ederken, terörün kaynağını kurutmaya yönelik tedbirler de her geçen gün önem kazanıyor. Özellikle 7 Haziran Genel Seçimlerinden sonra yaptıkları eylemlerle terörü
PKK’ya karşı başlatılan büyük süpürme operasyonlarında yargı ayağının pasif durumda olmasına dikkat çeken hukukçular, PKK-KCK-YDGH-HDP arasındaki organik ilişkinin hukuk yoluyla deşifre edilerek çökertilmesi, örgütle mücadele de yargı silahını etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini söylediler.
BALTA: HDP SUÇ İŞLİYOR
Av. Abdullah Balta, HDP’nin PKK eylemlerine destek vermesinin suç olduğunu söyledi. İnsanların ve örgütlerin siyasal amaçlı fikir beyan etmeleri ve görüşlerini açıkça dile getirmeleri anayasal güvence altına alındığını, ancak fikirlerin ve görüşlerin şiddetle desteklenmesinin de anayasal bir suç olduğunu vurgulayan Av. Balta, “HDP’nin siyasal bir parti görünümü altında PKK – KCK – YDGH gibi illegal örgütlere ve onların şiddet yanlısı politikalar bırakın ses çıkarmamayı çanak tutması milletvekilleriyle yer yer destek olması yerel yönetim unsurlarıyla terör örgütünün eylemlerine destek vermesi suçtur” diye konuştu.
Özellikle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın YDGH, HDP, PKK ortaklığına dönük çalışma yürütmesi gerektiğinin altını çizen Av. Balta, yargının terör örgütünün şehir yapılanmalarıyla daha etkin mücadele etmesi gerektiğini söyledi. “Zaman içerisinde bu suçlarla ilgili her ne kadar davalar açılmış ise de bu davalar askıda kalmış gibi görünmektedir. Devletin ve yargı gücünün terör örgütünün şehir yapılanmalarıyla daha etkin mücadele etmesi gerekir. Terör örgütüyle etkin ve kararlı bir mücadele veren devletin teröre destek veren ve bunu gizlemeyen yerel unsurlar ile ve siyasi uzantılarla da bu kararlılıkta mücadele etmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
TORAMAN: HAKİMLER VE SAVCILAR NEDEN KORKUYOR?
Av. Cüneyt Toraman, emniyet ve yargının 28 Şubat döneminde gösterdiği hassasiyeti şimdi göstermediğini ifade etti. Av. Toraman, “Ülke güvenliği, kamu düzeni ve sağlık. Eğer bu üç unsurun hangisi tehlikeli durumda ise hak ve özgürlükten bahsedilemez. Amerika, El Kaide için bütün mevzuatını değiştirdi. 28 Şubat döneminde insanların ne suçu vardı? Masa başında kurulan örgütler için Türkiye’nin bütün emniyet birimleri takır takır çalıştı. Sabahlara kadar işkence yaptılar. Olmayan suçlardan dolayı iddianameler düzenlediler ve onlarca yıl hapis cezasına mahkum ettiler. Şimdi gerçek olduğu halde; hakimler ve savcılar neden çekiniyorlar, korkuyorlar?” dedi.