Kanser tedavisinde hedefe yönelik olan akıllı ilaçlar, hedef tedavi olarak da isimlendirilen bir yöntem.
Klasik kanser tedavisinde kullanılan kanser ilaçları bütün hücreleri hedef aldıkları için saç, sakal, tırnak ve kemik iliğinde üretilen kan hücreleri gibi fizyolojik olarak çoğalan normal hücrelere de zarar verdiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, “Kanser tedavisi esnasında saç ve sakal dökülmesi, ağızda yaralar oluşması, yaraların geç kapanması gibi yan etkiler görülebilir. Sadece tümörü hedef alan akıllı ilaç tedavilerinde ise sadece kanser hücreleri tedaviden etkilenir” ifadelerini kullandı. Pek çok akıllı ilaç olduğundan ve bu ilaçların kanser tedavisinde çığır açtığından söz eden Prof. Dr. Necdet Üskent, yeni geliştirilen ilaçların kanser hücresini intihara sürüklediğini, yani tümörün kendi kendini yok ettiğini de vurguluyor…
Kullanılan akıllı ilaçların kanser hücresini tanıdığını ve sadece ona, yani tanıdıkları hedefe yöneldiklerini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, “Akıllı ilaç ismi de buradan geliyor. Kanser hücreleri ister istirahat durumunda olsun isterse çoğalmakta olsun, bu ilaçlardan etkilenir. Çoğalma şartı yoktur. Akıllı ilaçların farklı kategorileri bulunur. En akıllıları, tümör hücresindeki genetik mutasyon dediğimiz özel yapısal farlılıkları fark eden ve ona yönelen ilaçlardır. Bu ilaçlar güdümlü bir füzeye benzetilebilir, gidip direkt olarak hedefi bulur ve yok eder” açıklamasında bulundu.
Aynı akıllı ilaç birden fazla kanser türünde başarılı olabiliyor
Kanserin, “mutasyon” adı verilen, normal vücut hücrelerinin genetik yapısında meydana gelen yapı değişiklikleri sonucu ortaya çıktığını ve hem amaçsız hem kontrolsüz bir hücre çoğalması ile sonuçlandığını belirten Prof. Dr. Necdet Üskent, “Genetik mutasyonları bir çeşit bilgisayar programının şifresinin bozulması gibi düşünebilirsiniz. Mutasyon dediğimiz bu gen değişiklikleri ile kanser hücrelerinde büyüme gelişme ve yayılma özelliği gözlemlenmeye başlar. Bu değişikliklerin ancak yüzde 10’u anne ve babadan intikal eden kalıtsal mutasyonlarken, yüzde 90'ı sonradan oluşan ve “somatik” olarak adlandırılan mutasyonlardır. Mutasyonların yol açtığı bu kontrolsüz yayılmayı durduran moleküller, akıllı ilaçların bir kısmını oluşturur. Hemen hemen her kanser çeşidinde tümörün gelişmesini tetikleyen Driver (Şoför) dediğimiz bir çeşit baskın genetik değişiklikler saptanmış ve bunların bir kısmına da özel ilaçlar geliştirilmiştir. Akıllı ilaçlar, kansere neden olan mutasyona yönelik olarak dizayn edilirler. Etkinliği kanıtlanmış ve piyasaya sürülmüş çok sayıda akıllı ilaç vardır. Bunlar spesifik bir organa değil de mutasyona yönelik ilaçlar olduğundan birden fazla kanser çeşidinde de işe yarayabilirler. Örneğin gende mutasyon saptandığı takdirde; akciğer, meme ve mide kanserlerinde HER-2 reseptörünün baskılanması ile etkin tedavi sağlanabilir” dedi.
Akıllı ilaçlar sayesinde hastalar 20-25 yıl sorunsuz yaşayabiliyor
İlk akıllı ilacın 2000’li yılların başında, o zamanlar için tedavisi imkânsız görülen lösemi yani kan kanserine yönelik olarak bulunduğunu paylaşan Prof. Dr. Necdet Üskent, “O zaman için birkaç yıl yaşayabilen hastalar bugün iyileşebiliyor, yani özel tedavi yöntemi sayesinde 20-25 yıl sorunsuz yaşayabiliyorlar. Bu ilk bulgudan sonra araştırmacılar mutasyon dediğimiz ve tümör gelişimine neden olan özel gen yapısı değişikliklerini her kanserde aramaya başladılar ve 2007’li yıllarda akciğer kanserinde EGFR isimli özel mutasyonu buldular. Araştırmalar devam ettikçe cilt, meme ve mide kanserlerinde de böyle mutasyonların varlığı ortaya çıktı. Günümüzde akciğer kanserlerinin yüzde 15-20 civarı akıllı ilaçlardan faydalanabiliyor, bu oran sigara içmeyen ve kadın hastalarda artıyor” bilgilerini verdi.
Akıllı ilaçların yan etkileri kemoterapiye göre daha hafif
Akıllı ilaçların hastalığı baskı altında tuttuğunu, bir nevi kronikleştirdiğini dile getiren Prof. Dr. Necdet Üskent, “Akıllı ilaçların yan etkileri arasında; kemoterapi kadar olmasa bile yorgunluk, ciltte akne, kuruluk ve saç rengi değişiklikleri bulunuyor. Bunun nedeni bloke edilen gen sinyalinin deri ve saç pigmentindeki normal görevlerinin de engellenmesi. Akıllı ilaçların etki mekanizmaları farklılık gösterir, mutasyona yönelik olanlar bunlardan sadece biridir. Bazıları hücrenin bölünme sinyalini durdurarak etki ederler. Sağlıklı hücreler genlerden çoğalma sinyali almadan bölünemez ve çoğalamazlar. Kanser hücreleri ise sinyal gelmeden, bir elektrik şalterinin takılı kalması veya bozuk bir fotokopi makinesi gibi gereksiz, kontrolsüz ve amaçsız çoğalırlar. Bazı akıllı ilaçlar hatalı sinyali bloke ederek durdurur, bazıları ise tümörün kan damarlarına ulaşıp beslenmesini engellerler. Bunlar anjiyogenez dediğimiz tümörün kendi damarını oluşturma ve kanlanma düzenini bozarak etki ederler. Yeni geliştirilen bazı akıllı ilaçlar ise kanser hücresini intihara yönelterek çalışırlar. Normal hücreler hasar gördüğünde ya da DNA’ları zedelendiğinde kendilerini yok eder, böylece hatalı hücrenin çoğalmasını engellerler. Programlı hücre ölümü de denilen bu hücre intiharı mekanizması kanser hücrelerinde bozulmuştur. Yeni bulunan bazı akıllı ilaçlar bunu sağlar ve kanser hücrelerini intihar etmeye ikna ederler” dedi.