20 Ocak'ta yemin ederek görevine başlayan ABD Başkanı Donald Trump, peş peşe yayımladığı kararnamelerle tsunami etkisine yol açtı. Geçen hafta Müslüman çoğunluğun yaşadığı yedi ülkeye vize yasağı getiren Trump, ülke ve dünya çapında gösterilere yol açtı.
Trump'a kabinesindeki isimler de karşı çıkıyor. ABD Başkanı, vize yasağının 'yasal olarak problemli' olduğunu belirten Adalet Bakanı Sally Yates'i görevden aldı.
Donald Trump'ın Adalet Bakanlığı'na aday gösterdiği Jeff Sessions henüz Senato onayı almış değil. Barack Obama döneminde Adalet Bakanı yardımcılığı yapan Sally Yates, Trump'ın isteğiyle koltukta vekaleten oturuyordu.
Yates'e Twitter'dan tepki gösteren ABD Başkanı, "Demokratlar kabine seçimlerimin atanmasını politik sebeplerle geciktiriyor. Engellemekten başka ellerinden gelen bir şey yok. Şimdi de Obama'nın Adalet Bakanı" diye yazdı.
Vize yasaklarının hukuksuz olduğunu belirten Yates, Adalet Bakanlığı avukatlarından mahkemelerde kararın arkasında durmamalarını istemişti: "Ben, bu kurumun ana görevleri olan 'daima adaleti arama ve doğrunun yanında olma' hususlarında yasalar önünde alacağımız pozisyon açısından sorumluyum."
BEYAZ SARAY: İHANET ETTİ
Beyaz Saray ise, Yates'i ihanetle suçladı:
"Sally Yates, Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarının hayatlarını koruyacak bir kararnameyi uygulamaya koymayı reddederek Adalet Bakanlığı'na ihanet etmiştir. Bu kararnamenin yasallığı Adalet Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından onaylanmıştır. Yates, Obama yönetimi tarafından atanmış olup, sınırlarımızı korumak konusunda zayıf, yasadışı göçü engellemek konusunda daha da zayıftır. Artık ülkemizi korumak konusunda ciddi olmanın zamanı gelmiştir. Yedi tehlikeli yerden, ülkemize gelecekler konusunda 'sert inceleme' yapılması aşırıya kaçmak değildir. Bu ülkemiz için anlaşılabilir ve gerekli bir adımdır."
Ülkenin yeni vekil Adalet Bakanı Dana Boente oldu. Boente, Virginia eyaletinde savcılık yapıyordu.
DÜNYA ÇAPINDA GÖSTERİLER
Göreve geldiği ilk gün kadınların küresel protestosuna hedef olan ABD Başkanı Trump, sonraki günlerde yaptığı hamlelerle yeni gösterileri ateşledi.
Trump'a öfke duyanlar, Birleşik Krallık'tan Japonya'ya dün yine sokaktaydı.
Başta İngiltere'nin başkenti Londra olmak üzere Livierpool, Leeds, Glasgow, Edinburgh, Birghton, Cardiff, Manchester, Newcastle, Sheffield, Oxford ve daha birçok kentte sokağa çıkanlar, ABD Başkanı'nın adaya yapacağı ziyaretin iptal edilmesini istedi. Gösterilere on binlerce kişinin katıldığı bildiriliyor.
Londra'daki gösteriye pop star Lilly Allen ve eski milli futbolcu yeni futbol yorumcusu Gary Lineker de katıldı.
Trump'ın Londra ziyaretinin iptali için imza verenlerin sayısı ise bir günde yarım milyon daha artarak 1,5 milyonu geçti.
Kanada'da binlerce gösterici Amerikan temsilciliklerinin önünde toplandı, Tokyo'daki ABD Büyükelçiliği önünde buluşan göstericiler ise 'Trump bir teröristtir' pankartları taşıdı.
ABD AYAKTA
ABD genelinde de protestolar hız kesmiyor. New York, Dallas, Seattle, Cincinnati, California, Los Angeles, Washington DC, Portland, Alaska, Boston, La Jolla kalabalıkların meydanlara veya havalimanlarına toplandığı şehirlerden bazıları.
Washington'daki ABD Yüksek Mahkemesi önünde toplanan onlarca Demokrat Parti vekili, binlerce eylemci eşliğinde Trump'ı protesto etti.
Protestoda Temsilciler Meclisi'nde Demokratların Azınlık Lideri Nancy Pelosi, Senatoda Demokratların Azınlık Lideri Chuck Schumer, Teksas vekili Sheila Jackson Lee, Michigan vekili Brenda Lawrence ile diğer bazı Demokrat vekiller söz aldı.
"Başkanın yaptığı şey anayasal değil" diyen Pelosi, kalabalığa Trump yönetimine karşı durmaları çağrısında bulundu.
Schumer de söz konusu kararın kaldırılacağı güne kadar mücadeleye devam edeceklerini vurgulayarak, "Bu karar bizi daha güvensiz kılacak" dedi.
'Yasağa hayır, duvara hayır' sloganları eşliğinde konuşan Demokratların başkan aday adayı Vermont Senatörü Bernie Sanders da, "Müslümanlardan nefret etmiyoruz ve bunu onların bilmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Protestolar devam ederken söz alan Irak vatandaşı bir kadın, ailesinin bu vize yasağı sebebiyle bölündüğünü ve bazı aile fertlerinin ABD'ye gelemediğini söyledi.