Ayrılığımızın sona eriyor olması, beni asıl bu bakımdan heyecanlandırıyor. Hizmetkarlığını üstlendiğimiz bu kutlu yürüyüşü, çok daha kararlı şekilde sürdüreceğiz. Biz yola milletimizle birlikte çıkmıştık.
Bugüne kadar hangi sorunun üstesinden gelmişsek, milletimizin desteği ve duasıyla geldik. Biz milletimiz için ter döktükçe milletimiz bize daha çok sahip çıktı. Yeri geldi biz milletimiz için gövdemizi siper ettik, yeri geldi milletimiz bizim için gövdesini siper etti. 15 Temmuz bunun çok açık net ispatıydı.
MESELE BAĞIMSIZLIĞIMIZDIR
Türkiye’ye saldıran herkesin bizi hedef almasının sebebi budur. Bazıları sanıyor ki, mesele şahsımızdır, mesele hükümetimizdir. Halbuki mesele milletimizdir, mesele ülkemizdir, devletimizin ta kendisidir. Mesele bağımsızlığımızdır, hedeflerimizdir. Biz de milletimiz de bu gerçeği çok iyi biliyoruz. Bu anlayışla gecemizi gündüzümüze katarak ekonomiden altyapıya kadar her alanda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, çalışıyoruz, çalışacağız.
Cumhurbaşkanlığına aday olduğumuzda “bu bir veda değil, bu yeni bir başlangıçtır” demiş ve yeni dönemi hatırlayın, bir hatime ile değil bir fatiha ile başlatmıştık. Gerçekten partimizi kurduğumuz 2001 yılı ağustos ayından 2014 ağustos ayına kadar yaşadıklarımız tarihi bir değişimin ifadesidir.
Ülkemize kazandırdığımız hizmetlerin en yakın şahidi milletimizin ta kendisidir. AK Parti olarak bizim en büyük gücümüz, insanlarımızın hayat kalitesini artırma konusundaki başarımızdır.
Elbette bizim bir değerler dünyamız var. Bu uğurda her türlü mücadeleyi yürüttük. Ama hizmetlerimizde asla ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz, yapmayacağız.
“BU ÜLKEDE KİM NE DERSE DESİN İKİNCİ SINIF VATANDAŞ YOKTUR”
Sözümün muhatabı bize kulak verenlerdir, ama icraatlarımız herkes içindir. Bu ülkede kim ne derse desin ikinci sınıf vatandaş yoktur. 80 milyonun tamamı birinci sınıf vatandaştır. Teröre, ihanete, bozgunculuğa sapmayan her insanımızın başımızın üstünde yeri vardır. Milletimizden gereken karşılığı göreceğimize inanıyorum. Ben değerli kardeşlerime, yükümüzün daha da ağır olduğunu daha da hatırlatmak istiyorum. AK Partinin başarısını anlamak istemeyenler hep başka yere bakıyor.
“AK PARTİ TARZI SİYASETİ TARZI KAZANDIĞIMIZA İNANIYORUM”
Milletimizle aramızdaki muhabbete baksalar, 15 yılın sırrını çözecekler. Ülkemizin sosyal bilimler literatürüne, AK Parti tarzı siyaseti tarzı kazandığımıza inanıyorum. İnanmasalardı, ama gerçek bu. Böyle bir tarzı siyaset artık var mı? Literatüre girdi mi? Girdi, bu konu enine boyuna tartışılacak ve gelecek nesillere ışık tutacak kavramsal çerçeveye de oturtulacaktır.
“KENDİLERİNİ KOMİK DURUMA DÜŞÜRECEK İŞLERE KALKIŞTILAR”
Gönül olarak birlikte olsak da hukuken ayrı kaldığımız 2,5 yıllık dönemde, Türkiye hayati sonuçları olan çok önemli hadiseler yaşadı. Doğrudan cumhurbaşkanını kabullenmek istemeyenler, kendilerini komik duruma düşürecek işlere kalkıştılar. Meclis’te ayağa kalkmamaya kadar akıllarına gelen her türlü direnişi sergilediler.
“GELMEM DİYEN KİM VARSA, SONUNDA BİR GÜN BEŞTEPE’NİN YOLUNU ÖĞRENDİ”
Bilhassa Beştepe’deki cumhurbaşkanlığı külliyesine taşınmamızın ardından, bu bina üstünden şahsımı ve partimizi yıpratmaya yönelik ahlaksızlıklar sergilendi. Gelmem diyen kim varsa, sonunda bir gün Beştepe’nin yolunu öğrendi.
Diğer yandan Suriye ve Irak’ta kötüleşen durumu, ülkemizi hem sınırlarımız boyunca hem de büyük şehirlerimizde ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya bıraktı. Kürt kardeşlerimizi sokağa çağıran bir siyasi partinin ihanet derecesindeki sorumsuzluğu çok sayıda vatandaşımızın canına mal oldu. 50’nin üzerinde vatandaşımız, sokaklarda alçakça katledildi. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Bunun bedelini de milletimiz onlara ödetti, ödetecektir.
“BİZİM İÇİN BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA OLMUŞTUR”
Bir yanda ana muhalefetin iftiraları, bir yanda terör örgütlerinin sinsi eylemlerinin gölgesinde 7 Haziran seçimlerine ulaştık. Bu seçimde Türkiye, 2002’den beri ilk defa istikrarı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. AK Parti’nin çoğunluk elde edememesi, muhalefet partilerinin de bir birlik oluşturamamaları ülkemizi yıkıcı bir krizle karşı karşıya getirdi. Ülkemizi 1 Kasım seçimlerine ulaştırdık. Ceylanpınar’da iki polisimizin evlerinde uyurken terör örgütü tarafından şehit edilmeleri bizim için bardağı taşıran son damla olmuştur. Devlet tüm gücü ve imkanlarıyla terör örgütünün üzerine gitmeye başlamıştır. Çukur eylemi dediğimiz hadiseler de bu dönemde ortaya çıkmıştır.
15 TEMMUZ EN BÜYÜK SALDIRILARDAN BİRİYDİ
Bu imtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık. Seçimlerin yenilenmesi sürecini başarıyla yürüterek siyasi istikrarı tekrar tesis ettik. Türkiye yıllardır demokrasiyi ekonomiyi güçlendirmek için çalışan AK Parti iktidarlarına yeniden kavuştu. Bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara gömdük. Suriye’den sınırlarımıza yönelen tehditler için de kapsamlı bir operasyonunun sonuna geldik. İşte tam bu aşamada Türkiye tarihinin en büyük ihanet teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı. Hiç şüphe yok ki, 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’ye karşı yapılmış en büyük saldırılardan biridir. Sıradan değildir. Asker elbisesi giymiş teröristler, devletin namuslarına emanet ettiği silahları millete çevirerek işgale kalkışmışlardır.
Milletimizin canı pahasına verdiği mücadeleyle, düşünün 29 gün sabahlara kadar bu millet 81 vilayette uyumadı. Bu neydi? Ülkesine sahip çıkmaktı, milletine sahip çıkmaktı. Başarısızlığa uğrattığımız bu darbe girişimi hepimiz için, dersler içermektedir. FETÖ başta olmak üzere, terör örgütleriyle mücadelenin kararlı ve süratli şekilde yürütülmemesi halinde başımıza neler geleceğini hep birlikte gördük. Bazıları diyor ki, burada haklı haksız şu bu vesaire… Değerli arkadaşlar, öyle veya böyle bir gerçeği bilelim ki, takiyyenin bir başka yapıldığı bir başka örgüt Türkiye’de yoktur. Bunlar kendilerini gayet iyi gizliyorlar. Biz şu ne dedi, bu ne dedi bakamayız. Ülkede bir yargı vardır, hukuk çalışmaktadır. Gereği neyse bu yapılacaktır. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum, önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir. Acırsak, acınacak hale gelebiliriz. Bu gerçeği de görmemiz lazım.
Uygulamayı gördük, yaşananları gördük. Bu millete devlete karşı böyle bir darbe girişiminin dünyada emsali yoktur. Ve Pensilvanya’daki o terörist başı, oradan 170 ülkeyi yönettiğini ifade ediyor. 170 ülkeyi yönettiğini ifade ederken, sadece yıllık gelirinin 750 milyon dolara tırmandığı bir kaynak var. Amerika’daki devlet ödemeyi bizzat yapıyor. Rastgele herkese böyle bir ödeme yapılabilir mi? Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor.
AÇMADIĞINIZ TAKTİRDE GÜLE GÜLE
Almanya’daki gelişmelere bakıyoruz, felaket. Orada her türlü destek onlara veriliyor. Bir de PKK’ya veriliyor. Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye’nin önünü kesmek için veriliyor. Eğer benim bir bakanım, uçuş izni alamıyor, Avrupa’ya gidemiyorsa bu soruya bizim cevap bulmamız gerekiyor. Şimdi ne diyorlar? “Biz bundan sonra ne yapacağız” diyorlar. Bugüne kadar ne yaptığınız ortada. Bu ne demek? Bundan sonra yapacağınız bir şey var. Bugüne kadar açmadığınız bu fasılları açmaktan başka çareniz yok. Açmadığınız takdirde güle güle.
Türkiye bunların kapı kulu değildir. Bugüne kadar ne söylendiyse, ne denildiyse bunlar hepsi yerine gelmiştir. Şimdi bir haber, dün alıyorum. Yakında NATO zirvesi var, orada görüşme talepleri var. Eee? Yukarıdan aşağı 5 madde saymışlar, ilk adımın Türkiye’nin atması gerekir, OHAL kalkması gerekir… Geçin bunları geçin, siz ne yapacaksınız onu söylesin. Sen önce git Fransa’daki OHAL’i kaldır. Biz bu terörle mücadeleyi neyle vereceğiz? Orada 10-15 tane terörist öldürüldü Fransa’da bundan dolayı OHAL ilan ettiler. Bizde bir darbe teşebbüsü var. 249 şehidimiz var, 2193 gazimiz var. Biz ohal ilan edemeyeceğiz… Böyle bir şey olabilir mi?
DAKİKA DAKİKA TARİHİ TÖREN
14.00 Başbakan Yıldırım'dan sonra kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AK Partimizin saygıdeğer mensupları, kurucular kurulumuzun, merkez karar ve yürütme kurulumuzun, merkez disiplin kurulumuzun, demokrasi hakem kurulumuzun kıymetli üyeleri, çok değerli kardeşlerim, sizleri en kalbi duygularımla hasretle, muhabbetle selamlıyorum. 27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum" dedi.
13.58 - Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.
13.57 - Başbakan Binali Yıldırım konuşmasını tamamladı.
13.45 - Binali Yıldırım, olağanüstü kongrede Erdoğan'ın 'genel başkan adayı' olarak göstereceklerini açıkladı.
13.35 - Başbakan Binali Yıldırım konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı. Yıldırım'ın kürsüye çıkarken gözyaşlarını tutamadığı görüldü.
13.33 - Törende saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal marşı okundu.
13.31 - Erdoğan üyelik beyannamesini imzaladı ve resmen AK Parti'ye üye oldu. Töreni yöneten Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş şunları söyledi:
Bugün çok önemli bir gün. Partimizi ve ülkemiz açısından tarihi bir günü yaşıyoruz. 16 nisan’daki halk oylamasıyla, maddelerden bir tanesi de Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden üyeliğinin yapılmasıyla ilgiliydi. Bugün tarihi anı yaşatan rabbimize hamd ediyoruz, şükrediyoruz. Şu anda sayın Cumhurbaşkanımız üye beyannamesini imzalıyorlar.
13.29 - Konukların yerlerini almasıyla tören programı başladı.
13.25 - Erdoğan salona girerken Dombıra müziği çaldı. AK Partililer şarkıya alkışlarla eşlik etti. Salonda ağlayanlar dikkat çekti.
13.20 - Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurucusu olduğu AK Parti Genel Merkezi'ne geldi. Erdoğan'ı kapıda Başbakan Binali Yıldırım karşıladı.
13:15 - Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'den çıkış yaptı.
12:45 – Bakanlar ve Milletvekilleri salona alınmaya başlandı. Erdoğan'ın AK Parti genel merkezine gelmesi bekleniyor.