“Türkiye’de Ansiklopedi Geleneği ve Kocaeli Ansiklopedisi” panelinde konuşan Cumhurbaşkanlığı eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen, Kocaeli Ansiklopedisi projesine dair açıklamalarda bulundu
12. Kocaeli Kitap Fuarı önemli bir panele ev sahipliği yaptı. Oturum Başkanlığını Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi’nin yaptığı, Selim Sırrı Paşa Salonunda düzenlenen “Türkiye’de Ansiklopedi Geleneği ve Kocaeli Ansiklopedisi” panelinde Akademisyen ve Cumhurbaşkanlığı Eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen ve Akademisyen Prof. Dr. Azmi Özcan katılımcılara hitap etti. Panelde önemli açıklamalarda bulunan ve ülkemizde yakın geçmiş ve şimdilerde güzel ansiklopedik çalışmaların yapıldığını belirten Akademisyen ve Cumhurbaşkanlığı Eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen “Mesela bunların en çok dikkat çekenlerinden birisi de İslam Ansiklopedisidir. Bize hep haddimizi bilmemizi öğretiyorlar biraz da kadrimizi bilelim. İslam ülkeleri içinde kendi İslam Ansiklopedisini telif çerçevesi içinde yayınlamış tek ülke Türkiye’dir” dedi.
“İSLAM MEDENİYETİNİN EN BÜYÜK KATKILARINDAN BİRİ DE TARİH YAZICILIĞIDIR”
Prof. Dr. Mustafa İsen “Her medeniyetin dünyada öne çıkan katkıları olur. İslam medeniyetinin dünyaya en büyük katkılarından bir tanesi de tarih yazıcılığına getirdiği genişlik ve bunun içinde biyografiye kazandırdığı derinliktir. Bugün ansiklopedi dediğimiz faaliyet sonuç olarak büyük oranda biyografiye dayanan bir faaliyettir. İslam dini Hz. Peygamber’in hayatında hali hazırda bir devlete dönüştü. Bu önemli çünkü diğer dinlerin böyle bir şansı olmadı. Bu devlet Abbasilerle birlikte bir medeniyete dönüştü. Medeniyet, bir havuza akmakta olan farklı kültürlerin ve birikimlerin oradan bir kalıba bürünerek, insanların hayatlarına dokunabilecek bir yapıya ulaşması demektir. Bu Abbasilerle birlikte oldu. Abbasilerle birlikte birçok farklı kültürün bir araya gelmesi ile biz İslam Medeniyetinden bahsetmeye başladık. İşte bu medeniyetin en önemli çıktılarından bir tanesi de az önce söylediğim gibi tarih yazıcılığı ve biyografidir” şeklinde konuştu.
“ŞEHİR TARİHCİLİĞİ İSLAM DÜNYASINDA 8. YÜZYILDA AVRUPA’DA İSE 18 YÜZYILDA ORTAYA ÇIKMIŞTIR”
Prof. Dr. Mustafa İsen “Eric Olsen diye Fransız bir Ansiklopedi yazarı var. Biliyorsunuz Larousse başta olmak üzere Fransız kültürü, bu asiklopedicilik ve lügatçilikte Avrupa’nın öncü kültürlerinden birisidir. Eric Orslen de bu faaliyetin önemli isimlerinden birisidir. Onun bir sözü var. Diyor ki; ‘Biz ansiklopedi ve lügatçi konumumuzla Fransızlar olarak pek övünürüz. Eğer o Arapların, o Arapların diyor ama biz Müslümanların diye algılayabiliriz, Arapların 8. Ve 9. Yüzyılda yapıp ettiklerine baktığımız zaman fiyakanızın ne kadar bozulduğunu göreceksiniz. Onu biraz izah etmeye çalışacağım. 8. yüzyıldan itibaren İslam Dünyasından reel olarak örnek vereceğim. Şimdi maalesef dağıldı döküldü. Halep, Şam ve Bağdat şehirleri ki, bu şehirler İslam Dünyası’nın erken dönemlerindeki kültür merkezleridir. Halep için yazılmış, 200 ciltlik şehir tarihi var. Bakın 8. Yüzyıldan bahsediyorum. Bu manada şehir tarihçiliği Avrupa’da 18. Yüzyılda ortaya çıkmaya başlamıştır. Biyografi o kadar özellik kazandı ki, genel biyografilerden bahsetmiyorum. Eldeki birikim o kadar özel alanlara indi ki, mesela Halep Şairlerinden bahsedecek diyelim total Halep Şairlerinden değil, adı Ahmet olan Halep Şairleri adı Mehmet olan Halep Şairleri gibi hatta boyu uzun olan şairler boyu kısa olan şairler gibi biraz komik olan tasnifler yapılarak kitaplar yazılmıştır” dedi. “BİYOGRAFİK ESERLER 15. YÜZYILDAN İTİBAREN TÜRKÇE YAZILMIŞTIR
” Tarih yazıcılığının ustadan çırağa geçen bir zanaat gibi olduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa İsen, “Başlangıçtan 12. Yüzyıla kadar Arapça olarak, 12. Yüzyıldan 14. Yüzyılın ikinci yarısına kadar Farsça olarak devam etmiştir. 15. Yüzyıldan itibaren de Ali Şiir Nevai ile birlikte bu sefer bayrağı Türkler devir aldılar. Bu tarihten itibaren de en önemli biyografik eserler Türkçe olarak yazılmıştır. Şakaik ve Numaniye Vezeirleri ile Bilginlerin Hayatları, Şairler Tezkireleri ile Şairlerin Hayatları, Tezküretin Hattatin adıyla Hattatların Hayatları, Evliyaların hayatları bunlardan vazgeçtim bunlar az çok toplumun öne çıkmış isimleridir. Osmanlı’da hiç bir dikkat değer meslek yoktur ki, onların hayatları bir kitapta toplamamış olsun” ifadelerini kullandı.