İlkokul hayalini gerçeğe dönüştürdü, kaymakam oldu. İnsanlara ağaç, kitap, su kazandırdı. Köyünün ilk üniversitelisi olarak ailesine gurur yaşattı. Darıca Kaymakamı YÜKSEL KARA ile her şeyi konuştuk.
O zaman yollar, elektrik hatları vs. kaymakam yaptırıyordu. Kaymakamlığa ait nedir, ne olduğuna dair ilk fikir ve izlenimlerim o zaman oluştu.
Köyün ilk üniversitesini okuyup bitiren benim. Allah nasip etti ve kaymakam oldum. Ben okuduktan sonra köydeki okuma sayısı da arttı. Doktorluk gibi birçok güzel meslek edinenler oldu.
Recep Yazıcıoğlu onu idol olarak benimsemiştim. Tabi köy çocuğu, Anadolu çocuğu olduğumuz itibari ile yaşadığımız zorlukları, dertleri, sıkıntıları çözmek için kim hareket ettiyse ister siyasetçi olsun, ister bürokrat olsun onları kendimize yakın hissettik.
İlk resmi ıslak imzamı orda attım ve 24 yaşındaydım. O yüzden Malatya/ Darende ilçesinin ayrı bir yeri vardır bende.
Tema Vakfı, Avcılar Atıcılar Kulübü, İmamlarımız, Öğretmenlerimiz yani bir nevi milletle devlet hep birlikte yapılan ziyaretlerde, yapılan konuşmalarda birlik için seferberlik için milleti ikna ettik, motivasyon sağladık. Ciddi bir destek bulduk.
Ulaş’ta halı saha, yol çalışmaları Kazımkarabekir’de ağaçlandırma Kulpta’da en büyük hatıram ordadır susuz köy ve yolsuz köy kalmasın projesi vardı orada. Benim gittiğim ilk zamanlarda bu proje başlamıştı.
Daha 27 yaşında 14 trilyonluk ihale %50 kırılma ile 7 trilyona ihale ederek bütün yerlere dağıttık. O su o bölgelere kazandırıldı. Unutamayacağım anılardan biride budur. Çok mutlu olduğum, huzur bulduğum, manevi tatmini aldığım yüksek yatırımlardan, projelerden biridir.
Evin düzenlenmesi , nereye ne konulacaksa bunu bir kadın tarafından yapılması gerektirdiğinin düşüncesindeyim. Ev dışında son sözü ben söylerim, ev içinde de eşim ne isterse , nasıl bir şey arzularsa ona karışmam yani.
Darıca çok güzel, şirin bir ilçe. Sahil ilçesi, 17 km sahili var. Bayramoğlu'nun geçmişten kalma turizm yönü var. Bir otel alt yapısı var. Türkiye’nin 80 ilinden nerdeyse vatandaşlarımızın bulunduğu bir nevi Türkiye’nin küçük özeti.
Bu virüsle mücadelede sadece ceza vererek değil de eğitici, bilinçlendirici çalışmalar yaparak azaltmaya çalışıyoruz. Bir taraftan denetimler, uyulmaması takdirinde cezalandırmalar, diğer tarafta vatandaşlara eğitici, bilinçlendirici, geliştirici olarak mücadele etmeye çalışıyoruz.
Takvim yaprakları 24 Ekim 1976 tarihini gösterirken , Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Sarıtaş köyünde, akreple yelkovan da 07.17'in tam da üzerindeydi. Gün ışığıyla buluşan köyün sessizliğinde , Dünya'ya '' merhaba'' diyen bir bebek sesi yankılanıyordu. Karayağız , gözleri gülen, inim inim ağlayan bu bebek, köyün ilk yüksek mekteplisi olacağından bi haber dünyaya gözlerini açıyordu. Soyadı gibi kara bir bebekti. Adını 'Yüksel'' koydular. Soyadı da ''Kara'' idi.... Yüksel Kara dünyaya gelmişti. Belki de isminin ''Yüksel '' konulması ;'' Yükselsin, büyük adam olsun, ülkesine hizmet etsin.'' niyetiydi bilmiyoruz . Lakin bildiğimiz bir şey var ki , o da Yüksel Kara'nın doğduğu köyde yükselen ilk eğitimli insan olduğu. Doğdu, büyüdü, köyün ilk üniversitelisi olarak devletin yöneteni oldu. Sadece anası- babası mutlu olmadı elbette, Sarıtaş Köyü'nün bütün fertlerine hem örnek oldu , hem de köylülerin gurur kaynağı. Henüz ilkokul 4'üncü sınıfta kaymakamlık görevini kafasında yer eden , yıllar sonra 24 yaşında hayalini gerçeğe dönüştüren ve görev yaptığı pek çok yerde insanları ağaçla, kitapla ve teröre rağman vatandaşı su ile buluşturan Kaymakam Yüksel Kara'dan bahsediyoruz. Darıca'da göreve atanalı henüz sekiz ay bile olmadı. Fakat o , kısa sürede ilçe halkının gönlüne taht kurdu bile. ''Oturan değil , koşan Kaymakam'' olarak Darıcalıların sevgisini kazandı. ''Her bir vatandaşın derdi devletin derdidir'' diyerek makamda değil , çoğu kez sokakta oldu. Adeta Pandemiye savaş açtı. Halkın bilinçlenmesi, kurallara uyulması yönünde yoğun mesai içine girdi. Darıca'da herkesin dilinde ''Kaymakam Bey'' kelimesini sıkça duymaya başlayınca bizde merakımızı gidermek istedik. Kaymakam Yüksel Kara'yı daha yakından tanımak, tanıyanlara da o'nun bilinmeyen dünyasını yansıtmak için randevulaştık Kaymakam Kara ile. İçi- dışı tamamen Osmanlı motifleri kokan, tarihin dokusunu içimize sindirdiğimiz kaymakamlık konağına girdiğimizde, güvenlik görevlilerinin sıcak karşılamaları ve ''Lütfen HES Kodlarınızı okuyalım '' uyarılarıyla karşılaştık. Pandemi'den dolayı kaymakamlık girişinde bütün kuralların uygulandığını görmenin mutluluğuyla, ağaç merdivenlerin basamaklarından yukarıya makama doğru ilerledik. Hemen kapının girişinde dezenfekte ve Kovit19 uyarıcı levhaları dikkatimizi çekti. Kaymakam Kara'nın bu yöndeki hassasiyeti ve çabasını biliyorduk. Özel kaleme geldiğimizde önce kolonya, ardından çay ikramı bulduk. Hasan Bey , görevini çok iyi yapan, çok da başarılı bir özel kalem müdürü. Özel kalemde bulunanlar , biz dahil maskeliydik ve sosyal mesafeye göre oturma düzeni oluşturulmuştu. Koruma polisi, makam şoförü herkes maske, mesafe kuralları içindeydi. Devletin bütün sıcaklığını , misafirperverliğini ve şefkatini hissediyorduk. Özel Kalem Müdürü Hasan Bey'in davetiyle makama geçtiğimizde karşımızda Kaymakam Yüksel Kara vardı.... Uzun boylu, atletik vücutlu, gözleri gülen bir kaymakam. Yüzünde maske olmasına karşın gözlerinden samimiyeti okunuyordu. Ellerimizi kalbimize götürerek selamlaştık, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın selamıyla...
Maske mesafe , olmazsa olmazı makam odasında. Çok şık, ferah bir çalışma odası var Kaymakam Bey'in. Pencereleri süsleyen kırmızı perdelerin odaya ayrı bir hava verdiğini söylemeliyiz. Duvarları süsleyen Atatürk ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın portreleri de dikkat çekici. Kaymakam Kara ile keyifli sohbetimize başladığımızda arkadaşımız Dilan Şen ses kayıt cihazının play düğmesine basıyordu. Bir yandan da fotoğraf çekmek için hazırlığa girmişti. Sosyal mesafemiz uygun olduğunda Kaymakam'dan maskesini bir kaç dakikalığına çıkarmasını rica ettik. Toplam iki üç dakikada Dilan, fotoğrafçılık yeteneklerini kullanıp ardı ardına deklanşöre basıyordu. Ve bizde keyifli sohbetimize başlıyorduk. Umarız sizlerde bizler gibi keyifle ortak olursunuz sohbete. Her telden konuştuk, her şeyi sorduk.Hadi başlayalım...
Gölge: Kaymakamlık bir hayal miydi, tesadüf mü oldu?
Kara: Kaymakam olma düşüncesi ilkokul 4. Sınıfta , derslerde gördüğümüz 'ili vali, ilçeyi kaymakam yönetir'' fikri, düşüncesi yani kaymakamlık kavramı ilk o zaman işledi bana. Ben köyde doğduğum için eğitim hayatımı orda bitirdim. Köydeki ilkokuldu ve büyüklerimizin konuşmalarında kaymakam okulu yaptırdı kelimelerini duydum. O zaman yollar, elektrik hatları vs. kaymakam yaptırıyordu. Kaymakamlığa ait nedir, ne olduğuna dair ilk fikir ve izlenimlerim o zaman oluştu. Sonra ortaokul 2. 3. sınıflarda daha derin bilgilere öğretmenler ve kitaplar sayesinde ulaştım. Kendimin sözele mi yoksa sayısala mı daha yatkın olduğumu değerlendirdim , zaman sözele yatkın olduğumu fark ettim. Ondan sonra kaymakam olabileceğim düşüncesine ulaştım. Tabi o zamanlar aileden dolayı işçi çocuğuyuz önceliğimiz kaymakamlıktı. O tarz ailelerde iki şıkkın olması gerekiyordu. A planım kaymakam, b planı tarih öğretmeni olmaktı, 2 seçeneğim vardı. Üniversite seçimlerimde bu iki şıkka yöneldim. Kamu yönetimi ve tarih öğretmenliği seçimlerinde bulundum.
Gölge: Ailenizde sizden başka bürokrat var mı?
Kara: Ailenin ilk üniversite, hatta köyün ilk üniversitesini okuyup bitiren benim. Allah nasip etti ve kaymakam oldum. Ben okuduktan sonra köydeki okuma sayısı da arttı. Doktorluk gibi birçok güzel meslek edinenler oldu.
Gölge: Kaymakam kimliğinizle nasıl bir tepkiyle karşılaştınız? Nasıl bir duygu içindeydiniz?
Kara: İlk olarak aileniz sizle guru duyuyor. Çünkü bir anne babanın övünebileceği ilk etken evladıdır. Hayırlı, başarılı bir evlat yetiştirmektir. Bende bu gururu onlara yaşattım. Çünkü okuduğum ortam, yaşadığım zorluklar, zaman geçirdiğim yere bu mevkide gelmek şükür duygusu uyandırır içimde.
Gölge: Kaymakam olduktan sonra idol aldığınız bir devlet adamı oldu mu?
Kara: Evet vardı. Recep Yazıcıoğlu onu idol olarak benimsemiştim. Tabi köy çocuğu, Anadolu çocuğu olduğumuz itibari ile yaşadığımız zorlukları, dertleri, sıkıntıları çözmek için kim hareket ettiyse ister siyasetçi olsun, ister bürokrat olsun onları kendimize yakın hissettik, onların yaptıklarını yapmaya çalıştık. Onların başında da Recep Yazıcıoğlu gelir.
Gölge: İlk görev yaptığınız yerde kaymakamlık duygusu nasıldı?
Kara: Bizler mesleğe girmeden 3 yıl bir adaylık süresi , yani kaymakamlığa dair çeşitli stajlardan geçiriliyoruz. Stajı tamamladıktan sonra İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir komisyon, manipüle ortamından geçiyoruz. Bu adaylık sürecinde kaymakamlık uygulamaları görmek için Darende Kaymakamı Salih Yücel’in yanına göndermişlerdi. O izne ayrılmıştı, izne ayrıldıktan sonra vekaleten 2 günlüğüne ben yerine baktım. İlk resmi ıslak imzamı orda attım ve 24 yaşındaydım. O yüzden Malatya/ Darende ilçesinin ayrı bir yeri vardır bende. Burada ki görevi tamamladıktan sonra Londra’da 7 ay bir dil eğitimi aldım. Geldikten sonra valilik stajı, kaymakamlık stajını tamamladım. Beni Rize’nin Pazar Hemşin ilçesine gönderdiler. İlk görevimi orada yaptım. Etrafı dağlarla çevrili, dağın tepesine kadar sık bir yapıya sahip ağaçlar vardı , etrafa baktığınızda yemyeşil, gökyüzüne baktığınızda maviyi görebiliyordunuz. Öyle güzel, şirin bir ilçede görev yapma imkanı buldum. O doğa güzelliğini görünce muazzam bir yere geldiğinizi düşünüyorsunuz. Küçük bir ilçeydi. Dere kenarına kurulmuş Karadeniz’in diğer ilçeleri gibi. Orada Karadeniz kültürüne dair fazla bilgiler edindim. Karadeniz insanının yapısını ilk orda öğrendim. Daha sonra stajın bir parçası olarak Sivas’ın Ulaş ilçesine atandım. Orada yaklaşık 1 sene kadar vekâleten görev yaptım. Oradaki görevimde ilçelere halı saha kazandırmak gençlerin spora yönlendirilmesi, gençlerin, yetişkinlerin güzel zaman geçirmesi adına genel olarak halı saha yapımına yöneldik. Tabi ilçe 2500 nüfusa sahip olunca imkânları da kısıtlı oluyordu. Bir kısmını iş adamlarımızdan, bir kısmını devlet imkânlarıyla halı saha oluşturmuştuk. Daha sonra ulaşım geçmişine dair yani sahip olduğu değerlerinin genç nesile aktarmak adına bir kitap basım sürecimiz olmuştu. Ulaşımına ve tarih geçmişine yönelik ilk kitap oydu. Adaylık sürecinde öyle bir çalışmamız olmuştu.
Gölge: Darıca’da ki kaymakamlık süreciniz ne kadar?
Kara: 8 ay oldu. Hatta şunu söyleyeyim. Burası Marmara bölgesi olarak gözüküyor. Akdeniz bölgesine ait ilçeler hariç bütün bölgelerde çalıştım.
Gölge: Genel olarak baktığınızda sizde iz bırakan görev yeriniz neresidir?
Kara: Bende iz bırakan, halkıyla aile gibi olduğum onların beni benimde onları sevdiğim Karaman/Kâzımkarabekir ilçesi oldu. Karaman asaleten ilk atandığım yerdir.2003 yılında kaymakamlık staj sürecini tamamladıktan sonra başarıya göre kura ile seçilen ilk görev yerimdi. 1998 yılından itibaren Türkiye’de bir ağaçlandırma seferberliği başlamıştı. Bütün il ve ilçelere talimatlar gidiyordu ve özellikle İç Anadolu bu anlamda sıkıntı yaşayan Doğu Anadolu ağacın, yeşilin az olduğu yerler ile ilgili talimatlar gelmişti. O süreçte bizde çalışmalar yapıyorduk. O zamanlarda Karaman/Kazımkarabekir özellikle orman yönünden az olan yerdi. Konya/Karapınar oraya yakın bölgeydi , orman yönünden çölleşmenin ilk olduğu yerdir. Orada ağaç dikme alışkanlığı yoktu neden? En azından bir tarlanın başına ağaç dikersiniz onun gölgesinde tarlada çalışırken onun gölgesinde dinlenirsiniz, öğle yemeği yersiniz. Ama o bölgede öyle bir alışkanlık yoktu. O manada biz çalışmalarımızı o yönde geliştirdik. Daha sonra Tema Vakfı, Avcılar Atıcılar Kulübü, İmamlarımız, Öğretmenlerimiz yani bir nevi milletle devlet hep birlikte yapılan ziyaretlerde, yapılan konuşmalarda birlik için seferberlik için milleti ikna ettik, motivasyon sağladık. Ciddi bir destek bulduk. Yaşlılarımız, gençlerimiz, okuyan çocuklarımız hep birlikte boş gördüğümüz her yere ağaç dikmek için seferber olduk. Köy yollarının sağlı sollu, ilçenin giriş ve çıkışlarını ağaçlandırılması için görevliler oluşturuldu. Çalışmalar sonucunda 100 bine yakın ağaç oldu. İnanılmaz bir rakam zaten. 25 dönüm meyve veren ağaçlık oluşturma kararı aldım. Özellikle bodur, yarı bodur, tam bodur elma ağaçları ektik. Geleneksel elma ağaçlarından diktik. 25 dönümü 3’e böldük burada şunu hedefledik ; çiftçi gelip görsün hangisi daha fazla meyve veriyorsa gitsin onu tarlasında eksin. Ve gerçekten çok etkili oldu. Tam bodur ağaç çok fazla meyve verdiği için çitlerle desteklenmesi gerekiyor. O tarz sistemler kurmuştuk. Akabinde hazine ve orman arazilerinde ağaçlandırmalara yaptık. Tabi bu çalışmalar sırasında Kazımkarabekir halkının sizinle çalışması, size büyük destek vermesi çok onure edici oldu. İlişkilerimiz baya kuvvetliydi. Hala görüşürüz orada beraber çalıştığımız arkadaşlarla, halkla, yardımda bulunan vakıf ve kulüple. Tam bir seferberlik ruhuyla hep birlikte ağaçlandırma yönünde başarı elde ettik.
Gölge: Güzel bir hatıra olmuş. Başka güzel anı bırakan yerler varmı?
Kara: Karaman’daki görevimden sonra Diyarbakır/ Kulp’a gittim. Sırayla devam edeyim. Ulaş’ta halı saha, yol çalışmaları Kazımkarabekir’de ağaçlandırma Kulpta’da en büyük hatıram ordadır susuz köy ve yolsuz köy kalmasın projesi vardı orada. Benim gittiğim ilk zamanlarda bu proje başlamıştı. Ben orada hevedan denen yaklaşık 23 köy ve mezralar ile 46 yerleşim yerini dolaşıyordum. Tabi projeden dolayı nerde sorun var, nerde ne eksik araştırma yapıyordum. Bir köye uğradım sohbet ettikten sonra hal hatır sorduktan sonra nereden su içiyorsunuz diye sordum. Kuyulardan dediler. Kuyularınız nerede? kesum( elle yapılan kuyulara denir.) kuyumu yoksa motorla çalışan kuyu mu bir gösterir misiniz dedim. Gösterdiler elle açılan kuyu, kuyunun üstü yeşil yosun kaplı biraz daha bakınca içinde kurbağa oynadı, bu suyumu içiyorsunuz diye sordum. Evet bu suyu içiyoruz dediler. Çünkü o bölge yeraltı ve yerüstü su kaynakları açısından imkânsız bir bölgeydi. Çünkü Diyarbakır/Kulp 4 bölgeden meydana geliyor hıyap, koçağı, hevedan ve kulp ilçesinin olduğu bölge. En sıkıntılı bölge hevedan bölgesiydi. Su kaynakları araştırmaya başladım madem bu bölgede su yok, bölgenin dışında su getirebileceğimiz yerler var mı diye incelemeye başladık. Bingöl/ Genç sınırını fark ettik. Hevedan’a göre o sınır daha yukarıda kalıyordu. Oradaki suyun boşa aktığını söylediler. Yani 23 köy 46 ünite toplam yerleşim yerine yetebilecek suyun boşa aktığını söylediler. Daha önce sulama amaçlı kullanılmış ama şuanda tarlaya ekim vb. şeyler olmadığı için bunun üzerine çalıştık. Köy hizmetlerini çağırdık önce onlara sonra il hizmetlerine söyleriz diye düşündük. Teknik ekipleri çağırdık çalışma yaptılar. Bu işin sürdürülebilirliği olmayacağını, basıncında birde çok köy var su dağıtımında sorun olabileceğini söylediler. Hiç bir alternatif yok. Tabi Efkan Ala valimiz ben ısrar edince toplantıda konuyu ele aldı, bir daha incelenmesi gerektiğini söyledi. İllere ait teknik ekiplere haber verildi onlar inceledi onlarda olabirliği söyleyince valimiz ''yetki sende '' dedi, '' ihaleyi sen yapacaksın, proje ile sen ilgileneceksin, çizdireceksin '' dedi. Biz o suyu aldık 46 üniteye dağıttık. Kaymakamlık köylere hizmet veriyor. Daha 27 yaşında 14 trilyonluk ihale %50 kırılma ile 7 trilyona ihale ederek bütün yerlere dağıttık. O su o bölgelere kazandırıldı. Unutamayacağım anılardan biride budur. Çok mutlu olduğum, huzur bulduğum, manevi tatmini aldığım yüksek yatırımlardan, projelerden biridir.
Gölge: Siz bu 3 ayrı bölgeye su, ağaç ve kitap kazandırmışsınız. Hayattaki en önemli üç unsur doğa, su, kitap.
Kara: Evet yine güzel özetlediniz gazeteciliğin mahareti bu olsa gerek)
Gölge: O dönemlerde o bölgede terör olayları vardı. Zorluk yaşadınız mı?
Kara: Evet. Öyle bir unsur vardı. Biz bu suyu görme kararı aldık ve gittik. O zaman il genel meclis üyelerimiz, teknik elemanlarımız, bir arabaya bindik önümüzde bizi koruma amaçlı bir grup asker özel aracıyla önde gidiyor. Meclis üyelerinin arasında hdp’li üyelerimizde var. Dediğim gibi su kaynağı Bingöl il sınırında teröre müzahir bir alan. 22 kişilik bir araçla gidiyoruz. Tabi gittikçe il meclis üyelerimiz ‘’Kaymakam bey biraz sıkıntı var buraya gitmesek suyu uzaktan da görebiliriz’’ dediler. Buraya kadar geldik 5 km daha gitmenin ne mahsuru olabilir, devam edelim dedim. Tabi biraz gittikten sonra tekrar aynı şeyi gitmesek iyi olur dediler. Bende senin dilinin altında bir şey var onu söyle dedim. Tedbirlerimi aldığımı düşünüyorum kimseye haber vermeden çıktım yola. Dilinin altındaki baklayı çıkar dediğimde ''buralarda belirli gruplar var '' dedi. ''Biz buradaki susuz, yoksul insanlara içme suyu götüreceğiz, grup bize bu yüzden mi zarar verecek'' dedim. ''Bunların içinde Ermeni ve Suriye kökenli gruplar var onla çok acımasız, bize müsaade etmezler'' dedi. Onun üzerine su kaynağını görmeye gidelim dedim. Su kaynağına gidip gördük, birkaç kişi geldi köyün sakinleri gibiydi ama aslında o grupların habercileriydi. Yanımıza geldiler ''hoş geldiniz'' dediler , ne yapmaya çalıştığımızı anladılar gözetlediler bizi. O gruba haber götürecekleri belliydi. Tabi bu durumu anladıktan sonra tabur komutanlığı varda yakınlarda , oraya talimat verdim, helikopterleri hazırda beklettik zaten güçlü ve tedbirli geldiğimizi gördükleri zaman eylem yapmazlardı. Tedbirleri aldıktan sonra seri şekilde suya baktık birkaç görüntü aldık. Tespitlerimizi yaptıktan sonra oradan ayrıldık , o bölgede de böyle bir sürecim oldu.
Gölge: Eşiniz ne işle meşgul?
Kara: Hazine Avukatı oldu kendisi. Daha önce Sağlık Bakanlığı'nın kurum, memur avukatıydı.
Gölge: Eşinizle nasıl tanıştınız?
Kara: Ortak hâkim arkadaşımız vardı. Hâkim arkadaşımız eşiyle birlikte bulunduğumuz Cida ilçesine gelmişti. O zamanlar ikimizde bekârız. Arkadaşımın eşi eve gidince ona demiş ki; benim üniversiteden sevdiğim bir arkadaşım var senin kaymakam arkadaşınla tanıştıralım.Tabi bizim bu olaydan haberimiz yok. O konuşmadan sonra biz eşimle görüştük, tanıştık ve evlenme kararı aldık. 9 yıldır evliyiz.
Gölge: Eşiniz avukat, siz kaymakamsınız evdeki anlaşma durumu nasıl oluyor?
Kara: Aslında evlilik iki ayrı dünyanın bir potada erimesidir. Dolayısıyla ev ortamında huzur önemli karakterlerin, düşüncelerin uyuşması önemlidir. Ben genellikle ev ortamına çok müdahil olmam. Evin düzenlenmesi , nereye ne konulacaksa bunu bir kadın tarafından yapılması gerektirdiğinin düşüncesindeyim. Ev dışında son sözü ben söylerim, ev içinde de eşim ne isterse , nasıl bir şey arzularsa ona karışmam yani. Alacağımız kararları birlikte seçiyoruz konuşarak, düşünerek ortak sonuca varıyoruz. Her insanın farklı zevkleri, davranışları, düşünceleri olabilir ,her insanın ayrı bir dünyası vardır. Bunu huzur bozacak şekle getirmemek lazım. O yüzden iyi bir iletişim burada son sözü söylemekten daha ötedir. İki tarafında konuyu masaya yatırıp doğru karar vermesidir benim için önemli olan.
Gölge: Darıca’ya geldiğinizde neler fark ettiniz nelerle karşılaştınız. Diğer görev yerleri arasında farkı var mıydı?
Kara: Darıca’ya atanmadan 2 ay önce buraya atanacağımı bilmiyordum. Darıca’ya dair herhangi bir bilgim yoktu. Bakanlık Darıca ve Kocaeli olabileceğini söylediği zaman Darıca hakkında araştırma yapmaya başladım. Darıca ile ilgili olarak ; Darıca çok güzel, şirin bir ilçe. Sahil ilçesi, 17 km sahili var. Bayramoğlu'nun geçmişten kalma turizm yönü var. Bir otel alt yapısı var. Türkiye’nin 80 ilinden nerdeyse vatandaşlarımızın bulunduğu bir nevi Türkiye’nin küçük özeti, minyatürü olan bir ilçe görünümüne sahip. Farklı illerden insan olmasına rağmen bir huzursuz ortam olabilir diye düşünürsünüz. Burada her vatandaşımız huzur ve beraberlik içinde yaşamaya başaran ilçe diyebilirim. Sanayi bakımından birkaç tane sanayi kuruluşumuz var. Burası daha çok yaşam alanı gibi, insanların iş dışındaki aktivitelerini gerçekleştirdiği, çalışmak için Gebze, Dilovası, Tuzla ilçe konumundadır. Geçmişine dair biraz kitap okuma fırsatı buldum o manada 2 kitap var elimde. Köyken, ilçeye geçiş tarihsel bir serüveni var. Akabinde Cumhuriyet ile birlikte belde statüsü gördüğü en son 2008 yılında Büyükşehir yasası ile birlikte ilçe statüsüne yükseltiliyor , böyle bir süreçten geçmiş. Son zamanlarda hızlı büyüyen bir ilçedir. Km²’sine düşen insan sayısı olarak Türkiye’nin en kalabalık yerlerinden biri. Hızlı bir kentleşme var. Hızlı bir nüfus artışı var. Tabi kamu hizmetlerinin buna ayak uydurması gerekiyor. Sağlım konusunda aslen bina yapısını nüfusa göre yapılandırmamız gerekiyor. Bunu kısmi olarak başarmış durumdayız.
Gölge: Darıca’ya ilk geldiğinizde böyle bir sorun var. Bu sorunu ortadan kaldırmamız gerekiyor dediğiniz oldu mu?
Kara: Darıca’nın temel sorunlarından biri ulaşım, istenen seviyede değil. Milli Eğitim’in yeni okullar yapması gerekiyor. Okul ihtiyacı olan Kâzımkarabekir gibi birkaç mahallemiz daha var. Fazla nüfusa sahip mahalle onlar. 2.’si bir hükümet konağı ihtiyacımız var. Çünkü kurumlarımız kaymakamlık olarak eski tarihi yeri şuan burada bulunduğumuz, röportaj yaptığımız yer muazzam bir yerdir. İçişleri anlamında kaymakamlığın ihtiyaçlarını karşılayabilir. Diğer anlamda çalışan kamu arkadaşlarımız sağlıksız ortamlarda hizmet vermeye çalışıyor. Dağınık bir yapıya sahip, her birim farklı yerlerde olduğu için vatandaş içinde zorluk taşıyor. Vatandaş birkaç hizmet ihtiyacı için biri nüfus için başka yere, sosyal yardımlaşma için başka yere, sosyal hizmet için başka yere veya SGK için başka yere gitmesi vatandaş için zorluktur, sıkıntıdır. Onun için mutlaka en kısa sürede bir hükümet konağı ihtiyacı var, belediye başkanımızla görüştük. Millet bahçesinde yer verecekti bize, tabi onun büyük sorunu var, kamu alanında hükümet konağı olarak tanımlanması gerekiyordu imar alanında. O isteğimiz oldu. Muzaffer Başkanı’mla birlikte Büyükşehir Belediye Başkanımızı ziyaret ettik. Kendisinden bu konuda ricada bulunduk. İmar konusunda kararların çıkması, meclis gündemiyle kesinleşmesini kendilerine ilettik. Sağ olsun o manada talimatını verdi. Sn. Büyükşehir Belediye Başkanımız bize yardımcı olacak ve biz temel sorun olan yer sorunun çözeceğiz. Daha sonra zemin etikleri, projelerinin çizilmesi, keşfinin çıkarılması ve ihale yapılması ve son olarak inşaat aşaması tamamlanması. Farabi Hastanesi'nin aşağısındaki millet bahçesinin belediye binasına yakın yapılmasını düşündük. O yüzden temel sorunu çözmüş durumdayız. Burayla ilgili (mevcut kaymakamlık binası) genel düşüncemiz; belediyenin kütüphane, kültürel faaliyetlerin yapıldığı bir yer veya sanat dallarına yönelik eğitimlerin yapıldığı ve kursların olduğu yer olarak ve turizm yönünden eski bir yapıya sahip olduğu için, turizm yönünden kullanılabilir olduğu düşüncesindeyiz. Küçük kafeteryalara sahip güzel kütüphaneler var, insanların ruhuna işleyen o tarz yapıya uygun olduğu için hem biz, hem belediyemiz bu düşünceye sahibiz. Belediyemizin Darıca için uygun güzel düşünceleri var. 3. temel sorunumuz trafik yoğunluğu, park etme sorunu özellikle ana caddelerde sağlı sollu park etmeler trafiği felç ediyor. Kalabalık saatlerde trafiğin yarattığı stres, sıkıntı gerçekten üst seviyede. Bu manada trafik ekiplerimiz görevlerini yapmaya çalışıyor ama bizim yaptığımız nedir aracı kaldırmak veya ceza yazmaktır. Bunlar geçici tedbirler kalıcı çözümü daha çok yeraltı yerüstü otoparkları yapmak, caddeleri mümkün oldukça geniş planlamak , belediyemiz bu konuyla alakalı Büyükşehirle çalışmalar yapıyor. Hem belediye başkanımız, hem ilçe belediye başkanımız bu sorunun farkında. İstasyon Caddesi'nde alternatif bir yol oluşturma düşüncesi var bu birincisi. İkincisi Tuzla’ya sahil yolu bağlantısı, üzerinde Osman Gazi Köprüsü’nün üstünden geçen Tuzla’ya, İstanbul’a giden alternatif bir yol çalışması var. Bu çalışmalarla rahatlayacağımı düşünüyorum.
Gölge: Darıca’nın asayişi hakkında ne düşünüyorsunuz? Polislerimiz yeterli midir?
Kara: Temel sorunlarımızdan biride bu maalesef, sayımız yetersiz. Tabi bu bizim ilçede değil Türkiye’nin birçok yerinde sorun. Mesela Covid-19 ile mücadelede gece bekçilerimizi de gündüze kaydırmak, denetimlerde görev vermek zorunda kaldık. Bizim şöyle bir çıkmazımız var; Jandarma teşkilatımız olsa jandarma takviye edersiniz. Jandarma teşkilatı olmayan nadir ilçelerden biriyiz, böyle bir yapımız var. Jandarma olmayınca zabıta sayısının artmış olması lazım oda olumsuz, çünkü belediye bütçesini zorluyor. Zabıta sayısı az, trafik ekipleri sayısı az ve jandarma teşkilatı yok. Bu durumda polis sayısının fazla olması gerekiyor. Olmayınca bu konudan kaynakları sorunlarımızı, tabi Türkiye’nin genelinde bu tarz sorunlar olduğu için biz bu sorunu yerel kendi imkânlarımızı zorlayarak çözmeye çalışıyoruz.
Gölge: Covid-19 ile ilgili çalışmalarınız var mı?
Kara: İmamları denetim ekiplerinde görevlendiriyoruz, öğretmenlerimizi aktive ediyoruz, okul müdürlerimizin, müdür yardımcılarımızın da desteği var. Mahalle muhtarlarımız şuan sahada Covid-19 denetimlerinde aktif rol oynuyorlar. Oda başkanlarımızın ciddi destekleri var, hemşeri dernekleriyle sürekli toplantı yapıyoruz, hemşerileri ile görüşsünler bilgilendirsinler diye. Sosyal medya ve sms üzerinden sağlık bakanlığı açıklamalarını, ilçedeki vaka sayıları, dikkat edilmesi gerekenleri paylaşmaları için konuşuyoruz. Belirli gruplar oluşturuyoruz, bu gruplar evleri ziyaret edip izole hayatın nasıl olması gerektiğini, misafir kabul etmemelerini, evlerini sürekli havalandırmalarını, altın günü, taziye, nişan vs. şeyler yapmamaları, ''akrabamdır gelsin'' deyip ev davetlerine gitmemeleri gerektiğini söylüyorlar. Çünkü bu virüsle mücadelede sadece ceza vererek değil de eğitici, bilinçlendirici çalışmalar yaparak azaltmaya çalışıyoruz. Bir taraftan denetimler, uyulmaması takdirinde cezalandırmalar, diğer tarafta vatandaşlara eğitici, bilinçlendirici, geliştirici olarak mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu mücadelede sağlık yönü tedavi amaçlıdır ama asıl önleyici olarak güvenlik görevlileridir.
Gölge: İlçenizde suç oranı ne kadar?
Kara: Son zamanlarda hırsızlık olayları oluyor. Son 10 günde 3 tane hırsız şebekesi yakalandı. Bunların çoğu da burada yaşamayan, dışardan gelen insanlardır. Asayişi bozucu, milletin eşyalarına zarar verici durumlar oldu. Genel olarak temel noktalarda sorun olmasına rağmen çokta asayişi bozucu, toplumda gerçekten rahatsız edici, sıkıntıya sokucu bir unsur yok.
Gölge: Kaymakam Bey , bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz, sağlıklı günler ve başarılar diliyoruz.
KAYMAKAM KARA KİMDİR?
24 Ekim 1976 tarihinde Elazığ İli, Baskil ilçesi Sarıtaş köyünde doğdu.İlk, orta ve lise öğrenimini aynı ilçede tamamladıktan sonra, 1995 yılında Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü kazanarak 1999 yılında mezun oldu. Ardından aynı yıl kaymakamlık sınavını kazandı. İngiltere’nin başkenti Londra’da dil eğitimini aldı. Milli Güvenlik Akademisini tamamladı.
Sivas Ulaş ilçesi ve Rize Hemşin ilçelerinde kaymakam vekilliği görevini yürüttü. 2003 yılında Karaman Kazım Karabekir ilçesine kaymakam olarak atandı. Sırasıyla Diyarbakır Kulp , Malatya Akçadağ ve Kastamonu Cide Kaymakamlığı, Kütahya Vali Yardımcılığı yaptı. Kütahya Tavşanlı ilçesinde Kaymakamlık görevini yürütürken, 14.07.2020 tarih ve 31185 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Darıca Kaymakamlığına atandı. 27.07.2020 tarihinde görevine başladı. Evli olan Darıca Kaymakamı Yüksel Kara, İngilizce biliyor.