Gülmelek ile Zeki 50’sinden sonra şehirden kaçanlardan. İkisi de köy yaşamına dair hiçbir şey bilmeden bir gece ansızın köye yerleşme kararı almış. Şimdiyse kurdukları hayali yaşıyor ikisi de... Onlarınki hangi yaşta, ne durumda ol
Gülmelek ve Zeki Karabulut çifti altı yıldır Artvin Arhavi’nin Dereüstü Köyü’nde kendielleriyle onararak baştan var ettikleri ‘dede konağı’nda yaşıyor. İkisi de 50’li yaşlarında.Gülmelek, Nişantaşı’nda doğmuş, büyümüş. “Daha önce hayatımda ne köy görmüştüm ne de yakından bir inek” diyecek kadar köy yaşamına uzakmış. Zeki Karabulut da çocukluğunda çıktığı köyüne bir daha uğramamış. Fethiye’de tekne kaptanlığı yaparak turizmle uğraşmış. “Hâlâ değişik ülkelerden çocuklarım çıkıyor. En son Avustralya’da ‘Casua’ adında 24 yaşında bir çocuğum olduğunu öğrendim. Yazın borç ödeyip, kışın yeniden borçlanıyorduk. Tuhaf bir yaşamdı”diye anlatıyor geçmiş yıllarını.
Bir gün, içinde boğuştuğu problemlerden dolayı sıkıntılı bir halde “Bıktım ulan bu hayattan” diye bağırarak arkadaşının teknesindeki minderlere atmış kendini. Gülmelek çıkmış tekneden ve bağıran adama tuhaf tuhaf bakmış. İlk tanışmaları böyle olmuş Gülmelek ile Zeki’nin. Bir yıl sonra da evlenmişler. Sonra bir gün Zeki, pikabın bagajını yükleyerek gecenin dördünde “Hadi kalkKaradeniz’e gidiyoruz” diye uyandırmış Gülmelek’i. Yola koyulmuşlar. Köye gelip geceyi komşuda geçirmişler. İlk başta yıkık dökük evi Gülmelek’e göstermeye cesaret edememiş Zeki. Neyse ki Gülmelek’ten “Senin yaşadığın her yerde yaşarım”yanıtını almış ve böyle başlamış köy maceraları. Zeki’nin doğuştan bir kolunun yarısı yok. Gülmelek ise ‘çıtkırıldım şehirli kadın’ görünümündeymiş. Doğal olarak köydeki herkes “Birkaç aya kalmaz dönerler”demiş. Ama öyle olmamış. Azimle çalışarak evden bahçeye her şeyi elden geçirmişler.