İsrail bombalıyor, evler yıkılıyor ,araçlar yakılıyor , ancak hiçbir Filistinli zerre geri adım atmıyor, bu da İsrail askerini dehşet derecede korkutuyor . Bir avuç Filistinli karşısındaki şer gücü olan İsrail, onun arkasında iki yüzlü devletler her gün farklı açıklamalar yaparak İsrail’i mağdur, Filistin’i zalim gibi gösteriyorlar. En acısı da buna seyirci kalan, seyirci olan İslam ülkeleridir.
Ortadoğu kanayan bir yara. İsrail'in hedefi Müslümanların ilk kıblesi Kudüs'teki Mescid-i Aksa. Filistinlilerse buna direniyor , Kudüs'te gün geçtikçe daha da artıyor.
Namaz kılmak üzere Mescid-i Aksa'ya giden on binlerce Filistinli, İsrailli grupların planladığı yürüyüşte FİLİSTİNLİLERİN Harem-İ Şerif'e girmemesi için ellerinden geleni yaptılar . Ardından İsrail polisi müdahalesiyle zulüm devam etti. İsrail polisinin tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandı
İsrail polisinin, Mescid-i Aksa çevresinde barikat kurarak "binlerce Filistinlinin kendilerine taş ve molotof kokteyli attığı bahanelerine sığınarak toplanan Filistinlileri dağıtmak için plastik mermi de kullanarak Filistinlilere müdahale ettikleri de açıkladılar.
ELİNDEKİ SECADESİYLE ONLARCA FİLİSTİNLİNİN ORTASINDA DİMDİK KORKMADAN MEYDAN OKUYAN BİR FİLİSTİNLİ dünya bunu seyretsin, silahlar denk midir şartlar eşit midir. kurallar adil midir, işte ortada zalimin zulmü denilen budur işte.
İsrail’in yıllardır bitmek bilmeyen zulmü yeni bir boyuta taşınd. Onlarca asker bir Filistinliyi yaka paça götürüyor , ancak götürürlerken de İsrail askerlerinin korku gözlerinden okunuyor.
İsrail'in Mescid-i Aksa işgali devam ediyor… Kutsal mabedin girişine dedektörler yerleştiren İsrail, Filistinlileri kendi vatanlarında vatansız bırakmayı amaçlıyor. Kudüs'te genç, yaşlı, kadın, çocuk herkes direniyor. Kudüslü yaşlı kadınlar, Mescid-i Aksa kapılarında toplanıp İsrail'e meydan okuyor.
Filistin kadınının bayrağını sürekli göğün özgürlük havasında yükseklerde dalgalanmaktadır. Genelde Filistinli kadınlar bir elinde Kuran, diğer elinde emzirdiği çocuğuna din ve vatan sevgisi aşılamaktalar , meydanlarda direniş gösteren eşinin silahına sırtını dayamaktadır.
Kudüs, Müslüman için kanayan bir yaradır. Orta doğuda yer alan kilit yerlerden biri olan Filistin. Bu yüzden sıkıntılı bir tampon bölge olarak haritada yerini almaktadır. Filistin coğrafi olarak önemli bir konuma sahiptir. Bunun dışında ise en önemli etkenlerden biri etnik yapı ve dini inançların çarpışması durumudur.
Yahudiler açısında kutsal vaat edilen bahşedilmiş toprak olduğuna inandıklarından en büyük gayelerinden biri Büyük İsrail devletini kurmaktır. Zaten son zamanlarda haksız ve zorbalıkla Kudüs’ün başkent ilan edilmesi, artan saldırıların her gün daha artması bu acı politikayı da gözler önüne sermektedir
Allah’ın mescitlerinden, olan O’nun adının zikredilmesini engelleyip, onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır? (Bakara 114)
FİLİSTİN KADINLARI DA ÜLKELERİNİN DİRENİŞ TARİHİ BOYUNCA MÜCADELEDE ÖNEMLİ BİR YER ALDI.
Kamuoyu kadınların cinsel istismar ve mağduriyet hikayelerini duymaya alışmışken, Filistinli intifadaki kadınların savaştaki rolleri farklı bir yapıya büründü. Özellikle kadınların güçlü ve savaşların gidişatını etkileyen yönleri ön plana çıktadır.
Filistin kadınları da ülkelerinin direniş tarihi boyunca mücadelede önemli bir yer aldı. Dünya, intifadaların farkına vardığında Filistinli kadınlar silahsız olarak İsrail'in işgaline karşı en büyük direnişi sergiliyordu. Leyla Halid ile Şadiye Ebu Gazale bu direnişin sembol isimleri olarak tarihteki yerlerini aldı. Filistinli akademisyen ve yazar Sahar Khalifeh, Filistin direnişinin güçlü kadın figürlerini ele aldığı "Miras" kitabında bu direnişi ele aldı.
Filistinli yazar Mahmut Derviş'ten sonra kitapları en çok tercüme edilen yazar olarak bilinen Khalifeh, kitabında gelecek için umut olmayan nesli, hiçbir gücün sokaklara dökemeyeceğine değiniyor. Araştırmalar Filistinli kadınların özgürlük mücadelelerinin intifada öncesine dayandığını gösteriyor. Tarihsel kanıtlar, kırsal ve köylü Filistinli kadınların 1882-1903 yılları arasında Yahudi yerleşimcilerin ilk dalgasına karşı da erkeklerle birlikte mücadele ettiklerine işaret ediyor.
Varlığımızı bizi var edene adamayacaksak ne işe yarayacağız? Bizi var edenin varlığından haberdar olmayacaksak, var edenin sözlerinin sözlerin en güzeli olduğunu bilmeyeceksek, bizi biz yapan değerlere sahip çıkmayacaksak bizi bizim dışımızdakilerden farklı kılan ne ola ki?
Bizler ülkelerimizde bolluk içerisinde refah içerisinde yaşarken, Filistinli kardeşlerimiz tüm dünya Müslümanlarının ortak mirasını canları kanları pahasına koruyor, aç susuz kalıyor, zulme uğruyorsa bize yediklerimiz içittiklerimiz helal olmaz
Özellikle ülkemizden bir örnek vermek istiyorum. Malum Covit salgını için 17 gün tam kapanma yasağı gelmesiyle ülkemizin çoğunluğu bu 17 günü hangi tatil beldesinde, hangi kayak merkezlerinde , hangi yaylalarda veya hangi ülkede hangi adalarda geçireyim diye arayışa geçmiştir.Hiç kimse ''yok öyle bir şey demesin'' bu bir gerçektir
Diğer yandan Filistinli çocuklar , Filistinli gençler, Filistinli kadınlar cephanesiz yürekleriyle İsrail askerlerine nasıl direneceğiz hesaplarını yapmaktadırlar, her cephede çocuklar, kadınlar genci yaşlısı ölümüne ağır silahlara karşı taşla direnmektedirler.Hal böyleyken bizi bu 17 günü içimize sindirebildik mi? Sanırım bunun cevabi herkesi için itiraf ve öz eleştiri olur.