Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "İki farklı partinin bir anayasa değişiklik paketine 'evet' oyu vermesiyle bir müştereklik söz konusudur. Ama her iki parti de kendi öncelikleri bakımından bir referandum kampanyası yür
Kurtulmuş, katıldığı Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Kurtulmuş, "Anayasa değişikliği teklifi Meclis Genel Kurulunda 339 oyla kabul edildi. Cumhurbaşkanının onayından sonra referandum sürecine geçilecek. Burada AK Parti'nin yürüteceği kampanyanın teması ne olacak?" sorusu üzerine, AK Parti'nin kampanya süreciyle ilgili çalışmalara başladığına dikkati çekti.
Çok hızlı bir şekilde kampanyanın stratejisinin, öne çıkarılacak sloganların, öncelik verilecek konuların tespit edileceğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Büyük ihtimalle, bunun bir rejim değişikliği değil, sistem değişikliği olduğu,Türkiye'nin etkin bir yönetim modeline kavuşması, büyüyen, gelişen, güçlü bir Türkiye için en önemli hususlardan birisi olduğu ana fikri üzerine oturacak bir kampanya yürüteceğiz. Özellikle terörle mücadele konusunda gelinen nokta, son aylarda sağlanan çok ciddi başarılar ve daha güçlü bir hükümet modeliyle, daha seri karar alan bir yürütme modeliyle terörün de üstesinden daha rahat gelinebileceği fikriyle bir kampanya yürütülecek. Ümit ediyorum ki kampanyamıza halkın büyük çoğunluğu evet oyu vererek, parlamentonun onayladığı bu metni yasalaştıracak, bu maddeler, Türkiye'nin yeni anayasa metninin içine girmiş olacak."
"Referandum çerçevesinde, MHP ile AK Parti'nin birlikte kampanya yürütmesi, ortak miting yapması öngörülüyor mu?" sorusuna Kurtulmuş, "Hayır. MHP ve AK Parti bu süreçte son derece şeffaf bir süreci yürüttüler. Başından itibaren Sayın Devlet Bahçeli, Türkiye'nin milli menfaatleri, beka meselesini göz önünde bulundurarak, özellikle terörle mücadelede gelinen noktadaki hassasiyetleri göz önünde bulundurarak bu konuda 'evet' diyeceklerini ortaya koydu." karşılığını verdi.
Yapılan müzakerelerle MHP'nin de oy vereceği bir teklifin ortaya çıktığını ve bunun TBMM'de kabul edildiğini anımsatan Kurtulmuş, "İki farklı partinin bir anayasa değişiklik paketine 'evet' oyu vermesiyle bir müştereklik söz konusudur. Ama her iki parti de kendi öncelikleri bakımından bir referandum kampanyası yürütecektir. AK Parti ve MHP'nin ortak bir referandum kampanyası yürütmesi söz konusu değildir. MHP, kendisince önemli gördükleri noktaları anlatacak, biz de AK Parti olarak kendi önceliklerimiz etrafından bir kampanya yürüteceğiz. Her ikisi de evet kampanyası olacak." ifadesini kullandı.
"BAŞBAKANLIK 2019'A KADAR DEVAM EDECEK"
"MHP ile AK Parti'nin milli mutabakat hükümeti kuracağı iddiaları var. Bu konudaki düşünceniz nedir?" sorusuna Kurtulmuş, "Bunlar kulislerde belki konuşulan konular olabilir ama böyle bir durum söz konusu değildir. Şu anda zaten Türkiye'de tek başına bir iktidar var ve bu iktidar, yeni milletin oyunu almış, seçilmiş olan bir parlamentonun içerisinden çıktı. Dolayısıyla 2019 yılına kadar 65. Hükümet devam eder. Herhangi bir milli mutabakat hükümetine ihtiyaç olmadığı kanaatindeyim." yanıtını verdi.
Kurtulmuş, "Referandumdan evet çıkarsa, Sayın Cumhurbaşkanının partiyle ilişkisi ne zaman başlayacak? Bu süreçte başbakanlık makamı devam edecek mi? " sorusu karşında, "Bu anayasa teklifinde cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş, 2019'daki cumhurbaşkanlığı seçimiyle olacak. Referandumdan evet oyu çıkmış olsa dahi başbakanlık sistemi 2019 seçimlerine kadar devam edecek. 2019'da da aynı gün hem milletvekili seçimi hem de cumhurbaşkanı seçimi yapılacak." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlarının partileriyle irtibatının devam etmesinin bu anayasa değişikliğinin sağladığı imkanlardan birisi olacağını belirten Kurtulmuş, milletin, partili cumhurbaşkanının olmasını olağan karşıladığını söyledi.
HERHANGİ BİR TEREDDÜT SÖZ KONUSU DEĞİL"
Kurtulmuş, cumhurbaşkanının arzu ederse partinin gelen başkanı da olabileceğini, anayasa değişkiliğinde bu konuda herhangi bir kısıtlamanın olmadığını bildirdi.
Şu anda mevcut anayasa teklifinin yasalaşmadığını, bunun için referandumda "evet" oyunun çıkması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, halkın verdiği destekle yeni dönemin şartlarının ortaya çıkacağını ve bunların gereğinin yerine getirileceğini vurguladı.
Kurtulmuş, "2019'a kadar Cumhurbaşkanı ve Başbakanın yetkisi nasıl olacak?" sorusuna ise "Başbakan kendi yetkilerini, sorumluluklarını kullanacak, Sayın Cumhurbaşkanımız da kendi sorumluluklarını kullanacak. Dolayısıyla sistemin nasıl yürütüleceğine dair herhangi bir tereddüt söz konusu değil." dedi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ"
Cumhurbaşkanı kendi bakanlarını, kabinesini kuracak ve KHK'lar ile bazı konularda çok daha hızlı bir şekilde karar alma imkanına sahip olacak. Ama bunun karşılığında da çok kuvvetli birtakım denetim mekanizmalarıyla, kuvvetli birtakım hesap verme sonucuyla karşı karşıya kalacak. Böyle olunca Türkiye daha hızlı kararlar alacak, aradaki birtakım mekanizmalar devreden çıktığı için özellikle ekonomi alanında Türkiye çok daha hızlı karar alacak, yolunda daha kuvvetli adımlarla devam edecek."
"Anayasa değişikliğiyle birlikte parlamentonun hesap sorabileceği bir cumhurbaşkanı var. Tabii aradan başbakanlık mekanizması kalktığı için başbakanlığın sahip olduğu yetkilerin bir kısmı cumhurbaşkanına geçmiş oluyor. Dolayısıyla mevcut sistemde iki başlı yürütme, açın bakın, Anayasa'yı okuduğunuz zaman yürütmenin önemli birtakım fonksiyonu cumhurbaşkanının uhdesinde, çok büyük bir kısmı da başbakanın uhdesinde. Anayasa gereği iki başlı yürütme ortadan kaldırılıyor ve tek bir yürütme mekanizması kuruluyor, 'bunun adına da Cumhurbaşkanlığı sistemi' deniyor. Dolayısıyla ilave, olağanüstü yeni yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanlığı değil, mevcut anayasal sistem içerisinde var olan, yürütmenin tamamını tek elde toplayan bir sistem."
Başkanlık sistemi ve Cumhurbaşkanlığı sistemi çok uzun zamandan beri tartışılıyor. Eğer Bahçeli "mevcut durumu düzeltmek lazım" diye bir süreci başlatmasaydı biz çok istesek de bunu kuramazdık. Sonuçta 316 oyumuz var. MHP'nin desteği ile çok şükür bunu gerçekleştiriyoruz.
REFERANDUMDA 'EVET' ÇIKMASIN DİYE UĞRAŞACAKLAR
“Terör örgütleri neden bu kadar yakın stratejik işbirliği içerisinde? Türkiye’ye diz çöktürmek istiyorlar. Arkasındaki güçlerle, bunların sırtını sıvazlayan ağa babalarıyla birlikte Türkiye’nin güçlü bir şekilde yoluna devam etmesini engellemek istiyorlar. Şimdi referandum sürecinin, onlar için ayrı bir motivasyon unsuru olduğu kanaatindeyim. 'Aman şu referandumda evet çıkmasın' diye terör örgütlerini de kullanarak Türkiye’de bir korku atmosferi oluşturabilirler, halkı canından bezdirecek bir noktaya getirebilirler. Bununla ilgili her türlü tedbirlerimizi alıyoruz. Allah’ın izniyle referandumda büyük oranda ‘evet’ çıktıktan sonra da bu terör örgütleri, hiçbir şekilde sesi soluğu çıkmayacak noktaya gelirler."
FIRAT KALKANI OPERASYONU
“Fırat Kalkanı Operasyonu ya da El Bab’daki operasyon, orayı temizleyip rejime devredilsin diye yapılmış bir operasyon değildir. En başından itibaren söyledik, Fırat Kalkanı, Türkiye’nin kendi ulusal güvenliğiyle ilgili bir operasyondur. Türkiye’nin sınırlarının korunması ve hemen sınırın güneyindeki bölgede Türkiye’ye gelen tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılmış olan bir operasyondur.”
"El Bab'da bölgeye ait olmayan unsurların gelip yapmış olduğu bir işgal var. Bunun ortadan kaldırılması ve sonrasında El Bab'da da halkın huzur ve güven içerisinde gelip kendi evlerine oturması, yeniden hayatlarını kurması, Türkiye'nin esas hedefi budur."
“Ne yazık ki El Bab’daki operasyonlar sırasında koalisyon güçleri, Türkiye’nin bu operasyonuna yeterli destek vermemiştir. Bunu da açıkça söylemekten hiçbir endişe taşımıyorum. Halen de destek almıyoruz.”
Açık söylemek gerekirse başından itibaren Obama yönetimi ve oradaki koalisyon güçleri, Suriye'deki sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin herhangi bir plana sahip değildi. Ümit ederiz ki şimdi yeni yönetim, Sayın Trump'ın yönetimi Suriye ve Irak'ta, bölgedeki bu süreçlerde bölge halklarının lehine olacak sonuçlara destek verecektir."
REİNA SALDIRISI
Ne kadar iyi yetiştirilmiş olursa olsun bu saldırı tek başına yapılcak bir eylem değildir. Sorgu aşamasında. Bunun arkasında kimler var nasıl oldu? Kimlerle iritbat kurdu? Bütün boyutlarıyla ele alınıyor.
Geçmişine doğru çok sayıda detay bilgiye de kavuşabiliriz. Saldırının arkasındaki gerçek güçlere ulaşılacak. Emniyet güçleri şahıstan hareketle önemli detay bilgilere sahip.
ASTANA ZİRVESİ
Suriye'de malesef 6 yıldır bir savaş söz konusu. Bir vekalet savaşı söz konusu. 600 bin sivil insanın hayatını kaybettiği bir savaş söz konusu. Türkiye ve Rusya başta olmak üzere bir sürecin başlaması için insiyatif ortaya koydu. Halep barışı üzerinden başlayarak Türkiye ve Rusya garantörlük ortaya koydu. Çok şükür sivillerin tahliyesi konusunda önemli bir yok katedildi. Ateşkesin Suriye geneline yayılması için bir süreç başladı. Astana'da bunun sonucudur.
"KURU İFTİRA"
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği mensubu imamların Almanya’da Türkiye adına casusluk yaptıkları iddiasıyla ilgili Kurtulmuş,
Bu, külliyen iftiradır. Diyanet İşleri teşkilatımızın hiçbir mensubu din görevlimiz casusluk faaliyeti yapmaz. Kendi cemaatindeki insanların özel hayatlarıyla ilgili ya da özel bilgilerini kimseyle paylaşmaz. Böyle olmasına rağmen DİTİB bu konuda soruşturma başlatmıştır. Soruşturmanın sonuçları da çok açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşılacaktır.”
Alman makamlarının, o makamlarda bulunan kişilerin insafla, vicdanla, akılla bir empati yaparak bu duruma yaklaşmalarını tavsiye ederiz. Asla hiçbir Diyanet İşleri görevlisinin casusluk faaliyeti içerisinde olması mümkün değildir. Bu kuru iftirayı da iftira yapanlara iade ederiz.” dedi
GÖRÜNTÜ YASAĞI İLE İLGİLİ CEZAİ MÜEYYİDELER ARTTI
KHK ile çıkardığımız bir kanun var. Görüntü asağı ile ilgili cezai müyeddeleri artırdık. Bir yıl içinde bir kez görüntü yasağını delene gün boyu belgesel yayınlama, ikinci kez yaparsa 5 gün ekran karartma, üçüncü defa yaparsa 15 gün ekran karartma, eğer bir daha yaparsa o kanalı kapatma kararı aldık.