Kılıçdaroğlu, Best FM'de konuk olduğu "Konuşan Türkiye" programında, Anayasa değişikliğiyle "sistem"in değil, "rejim"in değiştirilmek istendiğini savundu.
Mevcut sistemde milli iradenin kendisine verilen yetki kapsamında yasaları çıkardığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yeni rejimde ise devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili düzenlemeleri Meclis değil bir kişi yapmış olacak. Şimdi buna karar vermemiz lazım; Bir kişi mi yapsın bunu yoksa Mecliste oturulsun, tartışılsın ortak akıl egemen mi olsun" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, değişiklikle 140 yıllık bir gelenekten vazgeçileceğini ileri sürerek, bunun halk nezdinde yeteri kadar tartışılmadığını, vatandaşın bunları yeteri kadar bilmediğini ifade etti.
"Halk oylamasında 'Evet' çıkması durumunda terörün biteceği"ne yönelik söylemleri hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"İyi de 15 yıldır yönetiyorsunuz, terörü bitirseydiniz. Yani sizin elinizden tutan mı vardı, size engel olan mı vardı? Yoktu. 'Efendim, istikrar olacak'. 15 yıldır tek parti. Parlamento'da çoğunluk var, bütün bakanlar onlara ait, istedikleri yasalar çıkıyor, istedikleri kararı alıyorlar, ekonomide istikrarın sağlanmamasının bu rejimle ne ilgisi var? Dolayısıyla bunların bütün ayrıntılarıyla açıklığıyla vatandaşa anlatılması lazım."
"Binali Bey'in böyle bir ifade kullanmasını çok yadırgadım"
"Sayın Başbakan, 'Abidik gubidik bir sistem var ve bu sistemde bazı belli olmayan isimler bile başbakan olabiliyor' dedi, mevcut sistemden şikayetçi olduğunu söyledi. Bununla ilgili bir şey söylemek ister misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir Başbakan'a bu tür bir ifadeyi kullanmayı yakıştıramadım" karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana hizmet vermiş, emek harcamış bütün başbakanları saygıyla andığını vurgulayarak, "Siz o başbakanları, bulundukları koltukları küçümsediğiniz andan itibaren aslında kendi pozisyonunuzu da küçümsemiş oluyorsunuz. Bir başbakan kendi koltuğunu yok etmek için alanlara çıkıyorsa herhalde bundan daha farklı kullanabileceği bir dil yok, öyle anlaşılıyor. Dolayısıyla Binali Bey'in böyle bir ifadeyi kullanmasını emin olun çok yadırgadım" dedi.
Anayasa değişikliğiyle rejimin değiştirilmek istendiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Parlamentonun yetkisini elinden almak, milli iradenin orada önünü kesmek bir rejim değişikliği değil midir? 1920'de parlamento kurulurken Kurtuluş Savaşı'nı bu parlamento yönetirken, bu parlamento 15 Temmuz darbe girişimini püskürtürken, siz Meclisin önemli yetkilerini, devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili yetkilerini elinden alıp götürüp bir kişiye teslim ederseniz bu rejim değişikliği değil midir?" diye sordu.
Kılıçdaroğlu, değişikliğin kabul edilmesi durumunda "bir başkanın istemesi halinde bir kararnameyle bütün devleti ele geçirebileceğini" savunarak, "İstiyorsa amcasının, dayısının oğlunu bakan da yapabilir, başbakan ya da başkan yardımcısı da yapabilir. O zaman bu nedir? Bu kadar yetki, keyfilik kime veriliyor? Çıkıp bana desinler ki 'Sayın Kılıçdaroğlu sizin bu söylediğiniz doğru değil. Bir başkan bu yetkileri kullanamaz, bu anayasa değişikliğine göre'. diyemiyorlar" ifadelerini kullandı.
"İşlerine gelmiyor"
Anayasa değişikliğiyle kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kalkacağını, yerine kuvvetler birliğinin getirileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "değişiklikle milletvekili sayısının artırılacağı, bunun da temsil kabiliyetini yükselteceği"ne yönelik söylemlere de "Tamamen komedi. Meclisin temsil yetkisi artırılmak isteniyorsa yüzde 10 seçim barajının kalkması lazım" eleştirisini getirdi.
Temsil gücünün sayıyı artırmakla değil, farklı siyasal partilerin Mecliste temsiline imkan vermekle sağlanabileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu kriteri, yüzde 10'luk seçim barajını kim getirdi? Darbeciler, 12 Eylül darbesinden sonra darbeciler getirdi. Hem diyoruz ki 'Darbeye karşıyız', darbeye karşıysanız, darbecilerin getirdiği bu düzenlemeyi niye değiştirmiyoruz? Onu istemiyorlar çünkü işlerine gelmiyor" ifadesini kullandı.
Değişiklikle milletvekili seçilme yaşının 18'e indirilmesine yönelik değerlendirilmesi sorulan Kılıçdaroğlu, "18 yaşını bu arkadaşlar kendi çocukları ve torunları için getirdiler. 18 yaşında milletvekili yapacaklar, çıkaracakları, yapacakları bir düzenlemeyle de askerlikten muaf tutacaklar. Ben soruyorum, berberin oğlu, manavın oğlu, simitçinin oğlu, ayakkabı boyacısının ya da herhangi bir sanayicinin oğlu 18 yaşında milletvekili olabilir mi? Olmaz. Bugünkü şartlarda olmaz. O zaman kimin çocuğu 18 yaşında milletvekili olacak? Bu Ankara'daki beylerin, bu düzenlemeyi yapanların" dedi.
Kılıçdaroğlu, halk oylaması sürecinin parti süreci olmadığını belirterek, "Her vatandaşımın bütün ayrıntıları düşünerek, sorarak, soruşturarak sandığa gitmesini istiyorum, elini vicdanına koyarak. Bu anayasa değişikliğine 'evet' demenin vebali çok ağırdır ülkenin, çocuklarımızın geleceği açısından." diye konuştu.
"Bu yanlış bir yol, yöntem"
"İlk etapta 'hayır' bloğunda olanların tamamına '15 Temmuz'un yanındadır, terör örgütüyle yan yanadır' ifadeleri kullanıldı" denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Yapılan anayasa değişikliğinin halka anlatılması gerekirken bu anayasa değişikliğini bütün boyutlarıyla halka anlatıp neden vatandaşın 'hayır' oyu kullanması gerektiğini ifade eden muhalefeti ya da kişileri, kurumları, sivil toplum örgütlerini 'terörist' diye ilan etmek aslında bir zaafın sonucudur. Yani 'Anlatamıyorum bir şey, vatandaşa neden 'evet' demesi gerektiğini söyleyemiyorum o zaman 'hayır' diyenleri suçlayalım'. Buradan yola çıktılar. Bu yanlış bir yol, yöntem. Biz söyledik. Anayasa değişikliği için vatandaş sandığa giderken düşünsün, kararını ona göre versin dolayısıyla 'evet' diyenin de 'hayır' diyenin de başımızın üzerinde yeri vardır, sonuçta hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Sonunda hepimiz huzur, barış içinde yaşamak istiyoruz. Böyle klasik birbirimizi suçlayarak bir anayasa değişikliği gerçekleştiremeyiz. Ayrıca şu çok önemlidir, anayasa metinleri birer toplumsal uzlaşma metinleridir. Eğer bu toplumun yarısı bu anayasaya 'evet', yarısı 'hayır' diyorsa bu anayasa değişikliği toplumu bölen bir anayasa değişikliğidir."
Halk oylamasında 'hayır' çıkması durumunda 17 Nisan sabahında Türkiye'yi neyin beklediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Hayır çıkarsa 17 Nisan sabahı Türkiye rahat bir nefes alacak. Sayın Cumhurbaşkanı makamında oturacak, Sayın Binali Yıldırım başbakan olarak görevini sürdürecek, bakanların hepsi görevlerinin başında olacak, çalışacaklar, parlamento eskiden olduğu gibi hükümetin getirebileceği veya milletvekillerinin teklif edeceği yasa tasarılarını ve tekliflerini görüşecek dolayısıyla herhangi bir sorun olmayacak. Yani bugünkü sistem olduğu gibi yoluna devam edecek."
Kılıçdaroğlu, "Halk oylamasında 'hayır' çıkması durumunda Cumhurbaşkanı'nın istifası mı istenecek' gibi söylemlerin olduğunu anımsatarak, "Hayır. Bu da olmayacak. Neden? Cumhurbaşkanı'nı parlamento seçmedi ki... Halk seçti. Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı yine görevine, görev süresinin sonuna kadar devam edecek." dedi.
"Yeni dönemde bunların hiçbirisi olmuyor"
Türk Silahlı Kuvvetlerince Suriye'nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik devam eden Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, harekatla Türkiye'nin güvenliğinin sağlanmak istendiğini belirtti.
"Doğru bir harekattı" değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, buna ilişkin desteklerini açıkladıklarını da anımsattı. Suriye'deki karışıklıkların Türkiye'ye olumsuz yansımalarının önünün kesilmesinin önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Fırat Kalkanı Harekatı bu bağlamda başladı El Bab'a kadar gidildi. Biz El Bab'tan öteye, Suriye'nin derinliklerine girilmesini doğru bulmuyoruz." diye konuştu.
Askeri konularda kendilerinin bilgilendirilip bilgilendirilmediği sorulan Kılıçdaroğlu, "Hayır. Eskiden bunlar olurdu, devletin duyarlı makamları ana muhalefet partisini bilgilendirirlerdi ama bu yeni dönemde bunların hiçbirisi olmuyor." ifadesini kullandı.