BAŞBAKAN Yardımcısı Veysi Kaynak, Yunanistan'ın 8 darbeci askeri iade etmemesine sert tepki göstererek, "Dün, Avrupa'nın demokrasinin, insan haklarının, özgürlük ve hukuk devletinin üzerine inşa edildiği söylenen Avrupa Bir
Başbakan Yardımcısı Kaynak, Kahramanmaraş'ta partisinin Dulkadiroğlu İlçe Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Ak Parti milletvekillerinin de katıldığı toplantıda konuşan Kaynak, 15 Temmuz'daki darbe sürecinin ikinci ve üçüncü aşamalarına geçildiğini söyledi. Şu an Türkiye'nin bir ekonomik savaşla karşı karşıya olduğunu ifade eden Kaynak, bu çerçevede bir kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin kredi notunu düşürdüğünü vurgulayarak şöyle dedi:
"Gerçekten buna bir anlam vermek mümkün değil. Türkiye'nin döviz sıkıntısı yok, ödemeler dengesinde bir sıkıntısı yok, ithalatta, ihracatta, borçları çevirmekte bir sıkıntısı yok, Türkiye'de döviz bol, petrol bol ve her şeye ulaşılabiliyor, bütün dünya küçülürken Türkiye yeni yatırım hamleleri başlatıyor. Diyarbakır'da hükümet olarak Başbakanımız açıkladı terör nedeniyle zarar gören bölgede tam 73 milyar liralık bir yatırım hamlesi başlattı. Bu hafta da onun cazibe merkezine olan ilgili kısmını Başbakanımız Ankara'da bir kez daha icra etti. Bbu süreç içerisinde kendi yönetim şartları ve problemleri dışında bir batan şirket var mı Türkiye'de? Sosyal barış ayakta, yani bir işçi grevleri ve lokavt dalgaları yok. Türkiye'nin bütün ticareti gümrük birliği çerçevesinde ve yasal zeminde yürüyor. Dolayısıyla aslında biz, 15 Temmuz darbesine götüren sürecin arkasında hangi ağababalar olduğunu ve bugün hangi aşamalarını yerine getirdiklerine şahit oluyoruz. Dolayısıyla 15 Temmuz bitmedi, 15 Temmuz'un ileriki safhalarını hep beraber yaşıyoruz."
"YUNANİSTAN'IN YÜZ KARASI GÜNÜDÜR"
Konuşmasının devamında Yunanistan'ın darbeci askerleri iade etmemesini de değerlendiren Veysi Kaynak, Yunanistan Başbakan Yardımcısı Aleksis Çipras'ın o dönemde darbecileri hemen iade etmek istediklerini söylediği açıklamasını hatırlattı. Kaynak, şöyle devam etti:
"Dün, Avrupa'nın demokrasinin, insan haklarının, özgürlük ve hukuk devletinin üzerine inşa edildiği söylenen Avrupa Birliği'nin utanç günüdür. Yunanistan'ın utanç günüdür, yüz karası bir günüdür. Bunlar gangster ya da banka soyguncusu falan değil, bunlar milletin iradesini çalmaya gelmiş, milletin seçtiği Cumhurbaşkanının, Başbakanın canına kastetmiş, milletin üzerine uçaklarla bombalar, roketler yağdırmış. Anlatırken gerçekten duygulanıyorum. 18 yaşındaki bir genç kızın tank ateşiyle kafası kopmuş ve külliyenin çatısındaysa buna insan haklarının, hukukun üstünlüğünün, demokrasinin mabedi sayılan Avrupa Birliği'nin dönüp bir bakması lazım. Bu kararlar her devletin her milletin uluslararası hukukunda suçluların iadesiyle ilgili özel hükümler vardır. Evet kararı yargı verir ama yargı tersinde iade kararı verse bile o ülkenin hükümeti, Adalet Bakanı, Hayır bu yargı uygun değil' diyebilir. Zaten böyle bir konu o ülkenin siyasi iktidarına danışılmadan bir karara bağlanamaz. Aynen ABD'nin bir başka şekilde yaptığınız dün Yunanistan daha çıplağını, daha gerçeğini gözümüzün içine soktu. İşte Trump, ABD'de Başkan seçildi. Şimdi öğreniyoruz ki, bu zamana kadar, 15 Temmuz'dan bugüne, yaklaşık 7 ay geçmiş, FETÖ'nün iadesiyle ilgili gönderdiğimiz 85 klasör evrakın, klasörünün kapağı bile kaldırılmamış. Trump ve yönetimi de bunu düşünmelidir."
Başbakan yardımcısı Veysi Kaynak, konuşmasının devamında TBMM'de kabul edilen referandumla milletin oyuna sunulacak olan Anayasa değişikliğine de değindi. Meclisteki görüşmeler sırasında sürekli tek adam rejimi getirilmeye çalışıldığına dair iftiraların atıldığını kaydeden Kaynak, şöyle konuştu:
"Kurulu düzen, kim seçilirse seçilsin iktidarını kaybetmeyenlerin düzenidir. Kim seçilirse seçilsin iktidarını kaybetmeyenlerin düzenine şimdi çomak sokuyoruz. O yüzden yeni anayasa metni asla millet iradesinin bundan sonra kimsenin dışlayamayacağı bir metindir. En büyük iftirayı atıyorlar 'Tek adam rejimi, dikta rejimi' diye. Siz, kendisine vade biçen, bir diktatör gördünüz mü? ben 5 yıllığına seçileceğim, eğer ben istersem, millet isterse 5 yıl daha başkanlık yapacağım sonra emekli olacağım. İlk defa, milletin kendisinin belirleyeceği sivil bir yönetim, bunu sağlayacak bir anayasa metni önümüzdedir. Mecliste o yüzen büyük kavgalar verdiler, engellemeye çalıştılar. Konuşmalar içinde de 'Bu tek adam rejimidir, bu diktatör getirecektir, bu bütün meclisi, yargıyı bir adam bağlamaktır' iftirası dışında söyledikleri hiçbir argüman yok."