Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde, yeni dönemde gerçekleştirilecek çalışmalar kapsamında sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle istişare toplantısında bir araya geldi. Kurtulmuş'un konuşmasından satır başları şu şekilde:

"Rehinelerimizin aileleri olmak üzere, Türkiye'deki bütün halkımız büyük bir teşekkürü hak ediyor. En çok teşekkürü hak eden de zor şartlar içerisinde orada tutulan kardeşlerimizdir. Onları da tebrik ediyoruz. Sağlıklarının iyi olması, rahat şekilde getirilmiş olmalaları her türlü takdirin üstündedir.

Ayrıca sürecin başından itibaren, süreci titizlikle yürüten devlet kurumlarımıza teşekkür ediyoruz. Milletimizin gözü aydın, aileleri bir kere daha kutluyorum. Hep birlikte Türkiye bu sıkıntıları yaşamayacak, kararlılığını sürdürecektir.

Yaklaşık 30 kilometrelik alanda, Akçakale ile Murşitpınar bölgesi arasındaki bölgede 8 ayrı bölgeden 45 bin kardeşimiz Türkiye topraklarına girmiştir. Bu kardeşlerimizin bir kısmının kendi akrabalarının yanında ikametleri, bir kısmının devlet okullarında ikametleri, orada yapılan çadırlarla barınmaları sağlanmıştır.

'IŞİD 6-7 KİLOMETRE YAKLAŞMIŞTI'
Şu anda karşı karşıya kaldığımız Kobani bölgesinden gelen göçmenler meselesidir. Dün itibariyle başlayan hareketlilik önceki akşam ilgili bakan arkadaşlarımızla AFAD başkanımızla görüşmeler yaparak, en iyi senaryodan en kötü senaryoya kadar hazırlıklıydık. 100 bini geçecek göçmen dalgasına dahi Türkiye hazırlıklıydı. Dün itibariyle 4 bin 500 civarında göçmenler sınırlarımıza geldiler. Kapı açıldı, açmak mecburiyetindeydik. Ama IŞİD güçlerinin 6-7 kilometre yakına gelmiş olması Suriyeli kardeşlerimiz için...

Bugün yapacağımız toplantıdan sonra, Urfa'ya gideceğiz. Bu göçmenlerin durumlarını yerinden göreceğiz.
'DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİ...'
Dünyanın hiçbir ülkesi, bir gece içerisinde 45 bin mülteciyi alıp bunları hiçbir sorun olmaksızın yerleştirip, bunları sağ salim bir ikamete kavuşturamaz. Bu Türkiye'nin güçlü olduğunu gösteriyor. Biz uluslararası platforma gittiğimizde 5-6 bin mülteciyle başa çıkmanın zorluklarını dinliyoruz. Bu bize tarihten gelen sorumluluğun vermiş olduğu bir avantajdır.
'KİM GELİRSE GELSİN...'
Ta 540 sene evvel İspanya'dan Yahudiler geldiği zaman, Hitler Almanya'sından kaçan Yahudilere de kapımızı açtık. Saddam'dan kaçan Kürtlere de kapımızı açtık.

Balkanlardan kaçan göçmen kardeşlerimizin, Boşnakların Arnavutların sığınması için ellerimizi açtık. Aynı şekilde Bulgaristan'dan gelen Türk kardeşlerimize de kapılarımıza açtık.

Şimdi de 1,5 milyon Suriyeli göçmen durumundadır. Kim gelirse herkese yardım elimizi uzatmaya çalışıyoruz. Bunun onurunu tarih boyunca yaşadığımız gibi yeni Türkiye'de de onurunu yaşıyoruz.

Bu vesileyle gelenlerin kimlikleri konusunda istismar edilenlerden biri de Yezidilerin durumudur. Kuzey Irak'ta 380 bin Yezidi öçmen durumuna düşmüştür. Şu an itibariyle 30 bin Yezidi Türkiye'de ağırlanmaktadır. Onlara da hiçbir şekilde kimlikleri etnik kimlikleri sorulmamıştır, sorulmayacaktır.

Türkiye bütün bu yardımları koordine edecek, gördüğünüz gibi bu yaraları sarabilecek durumdadır."