Basınımızın değerli mensupları, Bugün Esnaflarımızın sorunlarına değineceğiz;
Esnaflık belli bir deneyim ve birikim ister. Gecesi gündüzü belirsiz, fedakar insanlar ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere çalışırlar. Geçinmek ve bu hayata tutunmak isteyen esnafımızın büyük çoğunluğu geçim derdinde, ekmeğinin peşindedir. Esnaflık, bir fedakarlıktır aynı zamanda. Pandemi süreci, bize bir kez daha esnafımızın üretiminin değerini öğretmiştir.
Ekmeğimizi aşımızı, üstümüzü başımızı esnaftan bekler, her türlü ihtiyacımızı zanaat sahibi insanlarımızdan karşılarız. Aylardır, hayatını ortaya koyarak bize hizmet üretmeye çalışan insanları düşünmek zorundayız. Esnafımız, pandeminin hayati meselelerinin önceliğinin farkında olarak aylardır sabretmektedir. Sağlık çalışanlarının ve eğitim emekçilerinin ihtiyaçlarının ve sorunlarının aciliyetini anlayışla karşılamış ve yardımcı olmaya çalışmışlardır. Ama pandemi süreci beklenilenden daha uzun sürmüş ve bu sabır ve fedakarlık evresi esnafın canını yakmaya, dayanılmaz hal almaya başlamıştır. Esnaf, pandemi sürecinde fırsatçılık yapmamak ve toplumun öncelikleri için süreci başarı ile yönetmek için elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Dünyanın pek çok ülkesinde esnafa yapılan yardım ve destekleri görmeseler de bilinçli vatandaşlar olarak süreci sabırla yürütmeye çalışmaktadırlar. Kiralar tahammül sınırını aşmış, krediler ödenemez hale gelmiş, borçlar, primler ve vergiler kapıya dayanmıştır. Hükümet olarak esnafın hayatta kalabilmesi için seferberlik zamanı çoktan geçmektedir. Bugünlerde aşı planı konuşulurken esnafın da öncelikli grupta yer
almaması doğru değildir. Toplumla yüz yüze çalışan pazarcı esnafı, fırıncı esnafı, bakkal ve market esnafı, tekstil ve giyim esnafı gibi pek çok esnaf kesiminin öncelikli olarak aşılanması
gerekmektedir.
Esnaf için özel bir çalışma yapılmalı, her bir kesimin sorunları kendine özgü değerlendirilmelidir. Pandemi sürecinde verimli ve kazançlı bir süreç yaşayan elektronik ve iletişim sektörü gibi sınırlı sektör dışındaki kesimler ince ince çalışılmalıdır. Esnaf odalarımız ve sanayi, ticaret odalarımızın iş birliği ile tüm krediler ve bütün vergiler en az bir yıl faizsiz ertelenmelidir. Esnafa can suyu olmak üzere faizsiz ve uzun vadeli borçlar verilmelidir. Pandeminin en çok etkilediği ve burada her birini ayrı ayrı sayamayacağımız pek çok kesimde işsizlik hat safhadadır. Sanatçılar, tamirciler, ustalar, ağır iş emekçileri gibi düzenli maaşla çalışmayan yevmiyeli çalışanlar da işsiz olarak görülmediği için desteklerden de yararlanamamaktadır. Bütün bu gizli işsizleri, utancından derdini anlatmakta güçlük çeken insanları, evlere hizmete giden kadınları, çocuk bakan yardımcı bakıcıları düşünmek zorundayız.
Devlet bu günler için vardır. Devlet, milletten, milletin ihtiyaçlarını karşılamak milleti yaşatmak için vergi toplar. Esnafımız, geçinebilmek için, hayatını kazanabilmek için canını ve malını riske atar. Ticaret zor ve tehlikeli bir alandır. Tek başına bir yatırım ve kazanç alanı değildir. Aynı zamanda bir meslektir. Tarih boyunca da böyle olmuştur. Bir şehrin berberi, terzisi, ayakkabıcısı marangozu o şehrin zenginliği olmuştur. Bugün esnafın kapısına gitme, halini derdini sorma günüdür. Saadet Partisi olarak bu konuyu siyaset malzemesi olarak görmeden ekibimizle, birikimimizle bu sorunların çözümü için düşünce üretebilecek bir teşkilatız. Bu süreç anlaşıldı ki kronik bir meseledir ve en az yaza kadar etkisini sürdürecek uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Bu konuda eşitlikçi bir yaklaşım hakkaniyetli olmayacaktır. Esnafın derdi, bir ihtiyaç derecelendirmesi ile bir plan dahilinde dert edilmedikçe çözülemeyecektir. Bu iyileştirmeler, insanımıza ve tüm topluma huzur ve güven ortamı sağlayacaktır. Esnafı mutlu olan toplumun kendisi de mutlu olur. Esnafın kazancı bizim kazancımız, esnafın zararı bizim ziyanımızdır. Almanya şu kadar destek verdi, Fransa bu kadar demeye dilimiz
varmıyor. Biz kendimizden sorumluyuz. Esnafın bu zor günleri unutmayacağını hatırlatmak isterim.
Biz esnafı tüm samimiyetimizle anlıyoruz ve çözümü de biliyoruz. Bu iş bizim işimiz. Geçmişte “Erbakan Zammı” olarak tarihe geçen efsaneyi biz gerçekleştirdik. Memura tek seferde % 50, Bağ-Kur emeklilerine bir yılda % 221 reel maaş zammı yapıldı. Hayal gibi zamlar gerçek oldu. denk bütçe yapıldı ve “bu zammın kaynağı yok” diyenler mahcup oldu. esnaf, çalışan, emekli enflasyona ezdirilmedi. Devlet her zaman kaynak üretmekle mükelleftir. Bugün tasarruf etmesi gereken devlet iken devleti yönetenler savurganlık içinde ve maalesef vatandaş geçim derdinde, ekmeğinin
peşindedir. Bıçak kemiğe dayanmıştır. İnsanımız öncelikle yapıcı bir anlayış ve hayat veren bir destek beklemektedir.