ABK Denizcilik ve Liman Hizmetleri'nin genç , ama başarılı patronu Abdullah Baycan Karadağ, bilinmeyenlerini ve zirveye giden öyküsünü Gölge Dergi'ye anlattı.
Benim tek hayalim vardı aslında , biz araçlara babamız kızdığından binemediğimiz için bir filo kurmak istiyorum diyordum kendime. Yani ben bu araçları dizeceğim , önünde çayımı içeceğim.
Almanya ve Hollanda ortaklı bir firmada üniversite stajımı yaptım. Staj yaparken gördüm ki , biz işi bilmiyormuşuz , bizimkisi sadece eski kamyonculuğun şimdiki adıyla Lojistik olarak anılmasıymış . Çünkü daha nice taşıma yöntemleri varmış da biz bunları atlamışız.
Gebze’yi il yapmama adına böldüler. Dilovası, Çayırova, Şekerpınar, Darıca gibi ilçeler çıktı. Hala Gebze büyük. Hala Gebze en ağır sanayiyi barındıran bir yapı. Bunun karşılığı olarak Kocaeli’den yeterince yatırım alamıyor. Belki de il yapmamalarının sebebi Kocaeli’nin batacağını düşünmeleri.
Daha sonra BAYKA Lojistikle başladım , benim ilk kendi başıma yani ailemden ayrılarak icra ettiğim iş. Bayka Lojistik ile uluslararası nakliye sektörüne başladık. Türkiye den Avrupa ya, Avrupa'dan Kafkasya'ya.. Hep yurtdışı odaklı müşteriler edindim.
Dolar ve Euro kuruda yukarı doğru çıkmaya başlayınca bizim araç yatırımlarımız maalesef Türkiye de durma noktasına geldi. Bu yüzden yurtdışı yatırımlarımıza başladık. Gürcistan'da, Almanya'da yeni ofisler açtık oradan araçlar almaya başladık.
Biz işi paket olarak alıyoruz müşteri portföyimizin yüzde yetmişi hep yurt dışı odaklı ki , bu nedenle bizim firmamızı Gebze 'de çok az kişi tanır. Bizim hedef kitlemiz Gebze veya Türkiye değil. Yurt dışından ihaleyi alıp buradaki üretici ile temasımız oldu.
ABK benim adımın kısaltılmış hali. Ben hiçbir zaman soyadımla şirket kurma hayalim olmadı. Liseyi muhasebe tabanlı okumam ve liseden sonra az bir süre muhasebe bürosunda çalışmam dan dolayı şirket prosedürlerine hakimim. Muhasebeciliğinde verdiği kültür ile şirket kurmak, şirketlerin tüm mali işlerini yönetmek aslında bizim işimiz.
ABK'da şuan sekiz tane mobil araç var. Bu mobil araçlar Türkiye’nin her yerinde Şanlıurfa’ ya kadar müşteriye hizmet veriyor. Gebze için konuşayımon dört tane personel var. Marmara, Ege ve Karadeniz Bölgesini Gebze üzerinden organize ediyoruz. Ayrıca, ABK olarak şu anda Ankara ve İstanbulda da yerleşik durumdayız.
Deva'nın bu ülkenin ekonomisine de deva olabileceğini düşünüyorum. Şuan ülke ekonomisi çok kötü durumda, en azından bunu tüm ekonomistler görüyor ve bizlerde yazılı ve görsel medyadan takip edebiliyoruz.
Avrupa’ya muhtaç bir ülkeyiz. Çünkü tüm ticari bağlantılarımız ve yıllardır en eski pazarımızdır Avrupa. Avrupa ile ilişkisi çok iyi olan bir adam Ali Babacandır. Ali Babacan dünya ile barışık.
Fotoğraflar: Gül AKDEMİR
Türk denizciliğinde kabul gören bir firmanın kaptanı ile şerbet tadında bir söyleşi için bir araya geldik. Hani bazı insanlar vardır; ilk bakışta sert yüz hatları biraz ürkütür , hatta ''Bu ne ciddiyet kardeşim, ne soğuk bir adam.'' dediklerimiz olmuştur. Sonra o insanla oturup konuştuğunuzda , ilk intibanızın yanlışlığını anlarsınız ya, karşınızda aslında şeker gibi bir adamın olduğunu idrak edersiniz ya, o'nu tanıdıkça..
İşte Abdullah Baycan Karadağ'da böyle biri. İri yarı cüssesi, sert yüz hatları , keskin bakışları ve tok ses tonuyla karşımızda duran Karadağ'la konuştukça , aslında o'nun altın bir kalp taşıdığını fark ediyoruz . Konuşurken gülmekten çok tebessümü tercih ediyor. ''Pek sevmem gülmeyi, gülümsemek daha doğru ''diyor, fotoğraf çekimleri sırasında.
Ama fotoğraf çekimine gelene kadar geçen sohbetimizde yakından, çok yakından da tamıma imkanımız oluyor. Ticareti daha çocukluğunda kafasına koymuş biri. Babasının kamyonculuk mesleği nedeniyle , o'nun da çocukluğu kamyon sırtında geçmiş. Komyonlara, tırlara, ticarete o yaşlarda tutkun olmuş.
O kadar tutkun , o kadar aşk beslemiş ki tırlara ve ticarete, eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmış. Abdullah Baycan Karadağ'ın genç yaşta ticaretin zirvesine gelen yaşam öyküsünü dinlerken , kah takdir etmek, kah imrenmek geçiyordu içimizden. Biraz da sinsi sinsi kıskançlık.
O'nu dinlerken anlıyoruz ki , bugün sektöründe Türkiye'de ilkleri başlatan bir isim olmasının temelinde de azmi, kararlılığı, ticari zekası ve özgüveni yatıyor. Hızlı karar verebilen, krizleri iyi yöneten, koyduğu hedeflere çabuk ulaşabilen bir insan olup çıkmış Karadağ. Kendini yetiştirmiş, bilgiye doymamış, sektörel donatıyı elde etmiş , lojistiğin inceliğini bir çırpıda kapmış. Hal böyle olunca da ortaya, Türkiye'nin ilk on firması içinde yer almayı başarmış ABK Denizcilik ve Liman Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi çıkıvermiş.
Abdullah Baycan Karadağ, aslen Karslı bir iş insanı ailesi 1976 tarihinde göç etmiş. Ama doğma büyüme Darıcalı. Kendi oluşumlarını da oturttuktan sonra Gebze de ticaret yapan ve Gebze ye yerleşen bir hemşehirlimiz. Kars'ın mertliğini ve insani duygularını, gelenek ve kültürünüüzerinde barındırırken, batının da modern yaşamını ve ayrıcalıklarını şiar edinmiş. Çok çalışıp az uyuyan, toplumsal sorumluluğunun bilincinde olan bir iş insanı Karadağ... Kentine , kentlisine düşkün, bölgesinin ve ülkesinin sorunlarına vakıf, bunlara da kafa yoran bir adam. Bu yüzden de, ticaretteki başarısını siyasete taşımak için hazırlık içinde olan duyarlı bir yurttaş.
Biz lafı uzatmayalım. Genç yaşta denizlerin kralı nasıl olunurmuş anlamak için sözü Abdullah Baycan Karadağ'a bırakalım. Oldukça şık, sade, ama modern dizayn edilmiş ofisinde biz sorduk , o cevapladı.
Hadi buyrun bakalım...
GÖLGE- Abdullah Baycan Karadağ kimdir?
KARADAĞ- 1987 Darıca Osmangazi'de doğdum. Nakliye işini askerlikte meslek edinen bir babanın oğluyum. Dolayısıyla hayatımız çocukluktan beri tırların içinde geçti. Tırlar yüzünden babamdan dayak yemişliğim vardır. ''Neden biniyorsun, şoför mü olacaksın'' diye. İster istemez her alanın içinde bulunduk, sanayide çıraklık yaptım, bir taraftan dayımlar konfeksiyoncuydu , onların yanında çocukluktan beri büyüdüğüm için ticareti öğrendim. Orta öğretimi buraya kadar okuyabildim. Eskiden Gebze çok tekin değildi. Liseden sonra eğitim hayatımı bırakmak zorunda kaldım. Sigara tüketen biriydim. Babamda ''benim paramla zevki sefa mı süreceksin'' diye bir restleşme oldu aramızda, her baba- oğul arasında olabilecek bir olay. Daha sonra liseyi bitirip bıraktım. İki yıl kadar muhasebecilik yaptım. Muhasebe bürosunda eleman olarak çalıştım. Bana göre uygun olmayan bir meslek olduğunu anladım. Çünkü ben çocukluktan beri nakliye işine aşıktım. Horoz Lojistik’in Çayırova'da aktarma merkezi vardı, tesislerin içinde, orada çalışmaya başladım. Yer süpürerek başladım dersem yalan olmaz. 2004-2005 yıllarında 6-7 ay sonra operasyon şefliğine kadar yükseldim. Horoz Lojistik'te 6-7 ay kadar çalıştım , İlker Özkocacık diye Türkiye Direktörümüz vardı . ''Bir lise mezununun gelebileceği son pozisyon burası ''dedi. Bir gece vardiyasıydı hiç unutmuyorum , hayatım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçerken sabah istifa ettim, üniversiteye gitmeye karar verdim.
GÖLGE- Üniversiteye gitmenizde kesin karar aldığınız olay , buydu diyebilir miyiz?
KARADAĞ - Evet. Ne yapabilirsin diye düşündüm, '' lise mezunusun , bu şirketin en üstünde ki adam seni getirebileceğim son nokta bu'' diyor. Benim tek hayalim vardı aslında , biz araçlara babamız kızdığından binemediğimiz için bir filo kurmak istiyorum diyordum kendime. Yani ben bu araçları dizeceğim , önünde çayımı içeceğim.
GÖLGE- Hayalinizde ki mesleği yapıyorsunuz diyebilir miyiz ?
KARADAĞ- Daha da fazlası. Üniversiteye gideceğim dedim sınavlara ilk turda yerleşemedim. Kısa bir süreliğine Sürat Kargo'nun Anibal şubesinde müdür muavinliği yaptım. Hatay'da okudum üniversiteyi, uluslararası lojistik bölümü mezunuyum. Hem çalışıp hem okuduğum dönemler oldu. Stratejik olarak çok güzeldi Hatay benim için. İstanbul Üniversitesi'ni tutturamadım , Hatay'a gittim. Türkiye’nin en büyük filosu birinci İstanbul, ikincisi Hatay'dır. Okulda bölüme katkı sağlayacak eğitim görevlisinin olmadığını gördüm. Ben daha iyisini biliyordum ama adam anlatamıyordu. İster istemez okul sıkmaya başlamıştı. Bunu yöneticilere aktardım vs , mezun olup geldikten sonra çok güzel bir yerde staj yaptım. Almanya ve Hollanda ortaklı bir firmada staj yaptım. Staj yaparken gördüm ki , biz işi bilmiyormuşuz, bizimkisi sadece eski kamyonculuğun şimdiki adıyla Lojistik olaran anılmasıymış . Çünkü daha nice taşıma yöntemleri varmış. Stajımın bitimine çok az bir süre kalınca patronum , Yeditepe Üniversitesi'nden birde Hatay Üniversitesi'nden ben üç stajyeriz. ''Sınav yapacağım bileniniz burada kalacak , benimle çalışacaksınız'' dedi. Adam duayen , hangi ülkede hangi şehirde köprü kaç metre, ne kadar uzunlukta bilir. O zamanlar en global nakliye firmalarından DHL İstanbul da Proje yönetimi bölümü açıyor, Micheal Hakawi diye bir müdür var başında, benimde amacım o müdürle çalışmak. Sonra öğrendik ki bizim patronumuz daha büyük bir adam çıktı. Soru şuydu;''insan ne zaman kargo olur.?'' Canlı bir birey kargo olamaz. Bilinçli olarak insan öldüğü zaman kargo olur dedim. Öldüğü zaman deyince öle kaldım orada. Yaklaşık olarak 4-5 yıl orada çalıştım. Amacım proje taşımacılığını öğrenmekti. Çok şey öğrendim, bana çok şey kattı. Halen daha görüşüyorum.
GÖLGE- Kendi işinizi kurmanızın temeli orası mı?
KARADAĞ- Kesinlikle. Şuanda mevcut üç firmamızın bütün temellerini orada attım.
GÖLGE- Abdullah Baycan olarak ilk temeli nasıl attınız?
KARADAĞ- Artık bir şey öğrenemeyeceğimi anladım. O firma artık bana bir şey katamayacaktı. İnsanları bir yere bağlayan onlara katılanlardır. Eğer açsanız bir şeyler öğrenmeye, bulunduğunuz o yer sizi orada tutar. Ya da ''hayır bu kılıfa sığamıyorum '' deyip ayrılmak zorunda kalırsınız ki , benim operasyon müdürüm biraz da vesile oldu. Biz global düşünüp global çalışan bir yapıydık. Şimdi Türkmenistan bizden iki üç saat ileride, halbuki Amerika'da daha sabah olmadı. Bizim mesai kavramımız yok. Sabah beşte geliyorum yeri geliyor eve gece bir de iki de giriyorum. Siz ertesi sabah geç gelme hakkına sahipsiniz. Bir iki söylenince dolayısıyla artık bir nokta da dur dedim. Sonra FORKA’yı kurduk. FORKA’yı bir aile şirketi kültürüyle kurduk.
GÖLGE- FORKA ne demek?
KARADAĞ- İngilizce'de four dört demek, lakin ağzınızdan for diye çıkar gider. Forka dört tane Karadağ’ın birleşimi anlatacaktı biz üç kardeş bir baba olarak başlayacaktık. Başladıkta çok güzel işler de yaptık, ama maalesef bir noktada aile kültürünün işimizi engellediğini gördüm. Herhangi bir yatırım da dört kişiyi toplamak çok zordu. Bizim ülkemizde biliyorsunuz ki sermaye problemi vardır firmalarda. Bizim işimiz bu engellere takılmaması gerekiyordu. Bir eylem varsa bunu biran önce yapmamız gerekiyor ki , sonuç bulabilelim. Dolayısıyla 2013 yılında artık bu işi tek başıma yapabileceğimi , bu zamana kadar yapılanlarında her şeyin geride kalacağını hiçbir menfaat getiri beklemeden bırakacağımı söyledim bıraktım. Daha sonra BAYKA Lojistikle başladım , benim ilk kendi başıma icra ettiğim iş. Bayka Lojistik'le ilk Türkiye'de uluslararası nakliye başladık. Türkiye'den Avrupa ya, Avrupa dan Kafkasya'ya.. Hep yurtdışı odaklı müşteriler edindim. Bir noktada iş artık staj zamanında öğrenmiş olduğum proje taşımacılığına itti. Kapıdan kapıya nakliyenin üreticiden tüketiciye kadar olan nakliyenin her aşamasına bizi itmek zorunda kaldı. Gemileri kiralayan, donatan, yükleyen hale geldik. ABK oluşumunun yaptığı iş lashing’e iter hale geldi. BAYKA 'da 2011 de Suriye olaylarının başlaması ile Bayka’yı kurduğumuz zaman çok sıkıntılar yaşadık. Türkiye ‘nin en büyük ikinci filosu İstanbul’a akın etti. Hatay, Akdeniz nakliyecileri... Dolar ve Euro kuruda yukarı doğru çıkmaya başlayınca bizim araç yatırımlarımız durma noktasına geldi. Bu yüzden yurtdışı yatırımlarımıza başladık. Gürcistan'da, Almanya'da yeni ofisler açtık , oradan araçlar almaya başladık. Burada bir araç sattığınızda Gürcistan'da üç araç satın alabiliyordunuz. Hala dahil Gürcistan'da MTV denen bir şey yok. Araç muayeneleri sadece tırlar için mevcut. Gürcistan'da bu yatırımı yapınca piyasada söz sahibi olabildik. Lakin hala tam istediğimiz işi tam kapasiteyle yapamıyorduk. Biz işi paket olarak alıyoruz müşteri portföyimizin yüzde yetmişi hep yurt dışı odaklı ki , bu nedenle bizim firmamızı Gebze 'de çok az kişi tanır. Bizim hedef kitlemiz Gebze veya Türkiye değil. Yurt dışından ihaleyi alıp buradaki üretici ile temasımız oldu. 2015 yılının sonunda tedarikçimiz olan bir insanı biz BAYKA Lojistik olarak işe alıyoruz , malzemeyi limana taşıyoruz, gemiye yüklüyoruz gemide bu yükün sabitlenmesi lazım ki , bir dalga dümende yan yatmasın yada devrilmesin. Tedarikçimizin bir hatasından dolayı biz yüksek maliyetlere boyun eğmek zorunda kaldık. Üretici bu parayı sigortayı aldı ama sigortayı tanıyacağı kişi bu durumda sizsiniz çünkü işi siz yapmışsınız. Tedarikçimiz bizi buna sürükleyince ister istemez ABK Denizciliği kurmak zorunda kaldık. Deniz sektöründe yük sabitleme ve limanların içerisinde hizmet eder hale geldik.
GÖLGE- ABK nedir? Yatırımları, hizmet sektörleri nelerdir?
KARADAĞ -ABK benim adımın kısaltılmış hali. Ben hiçbir zaman soyadımla şirket kurma hayalim olmadı. Muhasebeciliğinde verdiği kültür ile şirket kurmak, şirketlerin mali prosedürüne halim olmak aslında bizim işimiz. ABK Denizcilik de sunulan hizmet lashing , yani Türkçe karşılığı yük sabitleme.
GÖLGE- ABK’ nın içinde lojistik, denizcilik dışında tabelanızda neler var?
KARADAĞ- Şuan yapmış olduğumuz ana konu, yük sabitleme ve endüstriyel paketleme. Denizcilik maalesef lashing hala Türkiye'de vergi sisteminde ya da ticaret odası sisteminde sektör olarak geçmiyor. Sektör olarak geçmediği için bunu Gebze Ticaret Odası Başkanına da son seçimlerde belirttim , '' siz denizciliği nakliyeden ayıramadınız ''diye. Dolayısıyla denizciliği biz oraya koymak zorundayız. Yapmıyoruz şuan gemimiz yok, gemi kiralama işi de yapmıyorum ,ama yük sabitleme işi yaptığım için denizciliği oraya koymamı Ticaret Odası istiyor.
GÖLGE- Bölgemizdeki limanlardan yararlanıyor musunuz?
KARADAĞ- Yılport’a küskünüz, dışardan firma almıyor içeriye. Yılport maalesef bu işi içerisine bir taşeron firmayla anlaşıp içeriye alıyor, dışarıdan hiçbir firmayı kabul etmiyor. Diğer limanlar Beldeport, Evyap, ya da Yarımca'da bulunan Dubai bunlar ise dışarıdan insanları içeriye alıyor. Bölgemizde hizmet verdiğimiz en büyük yapı Kastamonu Entegre. Türkiye'de bütün limanlarına yük sabitleme hizmeti veriyoruz.
GÖLGE- Sabitleme işini biraz daha detaylı anlatabilir misiniz?
KARADAĞ- Bir yükün ihraç edilebilmesi için alıcının ya da göndericinin bir nakliye organizasyonu yapması lazım. Bunu genellikle komisyoncu, arabulucu yapıyor. Bir arabulucu vasıtası ile taşıma metodunuzu, taşıma yönteminizi belirlemeniz gerekir. İster karayolu, ister deniz yolu, isterse uçak ile. Deniz yolu ile gidecek olursak şayet sizin aracınız bir konteynır organizasyonu yaptı ve bunu kapınıza gönderdi ise sizin burada artık teslim yöntemleri var. Artık Türk ihracatçılar Ex Works olarak teslim ediyorlar ama Ex Works de Avrupa da yapmış olsanız yüklemek size ait değildir. Bizim ülkemizde ise herkes elindeki müşteriyi kaçırmamak için müşterisi gitmesin diye yükler. Dolayısıyla kapıya konteynır geldi, siz yükü yüklediniz bizim işimiz burada başlar. Yüklenen bu yükü denizciliği düzenleyen bazı unsurlar var, bunlar size bağlamayı anlatır. Bu yükün hangi şartlara gireceğini, kaç tonun nasıl bağlanacağını anlatır. Şirket bünyesinde çalışan bütün çalışanlarımız sürekli olarak eğitimlere tabii tutuluyor ve bu baglama metodlarına hakim oluyor. Benim işim bağladıktan sonra bitiyor. GÖLGE- ABK’nın fiziki özelliklerinden bahsedelim. Araç sayınız, personel sayınız kaç?
KARADAĞ- ABK birden çok nokta da yerleşik durumdadır, Gebze özelinde şuan da sekiz tane mobil araç var. Bu mobil araçlar Türkiye’nin her yerinde Şanlıurfa’ ya kadar müşteriye hizmet veriyor. Gebze için konuşayımon dört tane personel var. Marmara, Ege ve Karadeniz Bölgesini Gebze üzerinden organize ediyoruz. Şuanda bizim bulunduğumuz noktalar Türkiye üzerine konuşuyorum. İstanbul Anadolu yakası, Gebze ve Ankara bu grup dahilinde on iki araç ve yirmi dört personel var. Ankara mazimiz çok önemli bizim için, çünkü biz bu ülkeye bir şey kattık. Ankara da ANKALASH diye bir firma kurduk. Ankara’nın anka’sı lashing’ in de lash kökenini aldık. 2018 yılında bir rahip vardı, Brunson'dan kaynaklı dolar tavan yaptı, ithalat durdu , kimse malzeme getiremiyordu. Bizim lashing malzemelerini de getiremedik. Çin'den, Hindistan'dan gelirdi , malum demir cevherleri hep buralarda. Aşağı yukarı bir ay malzeme sıkıntısı yaşadık. Gelen malzemelerde fahiş fiyatlara satılmaya başlandı. Yanımda çalışan müdürümüz Nida bey '' neden biz rahibi çekelim '' dedi, bizi Ankara’ya sürükledi. 2018’in Aralık ayının yirmi altısında oraya işletmeyi açıp makineleri tesisatları koyup üretim yapmaya başladık. Ankara'da hem lashing hizmeti sunuyoruz, hem paketleme hizmeti sunuyoruz , hem de sektördeki bütün lashing firmalarına ve diğer bu işi kendi bünyelerinde yapan büyük ihracatçı firmalara mal üretiyoruz.
GÖLGE- ABK ile alakalı söyleyeceğiniz eklemek istediğiniz şeyler var mı?
KARADAĞ- ABK bu ülkeye en büyük hayrı , sektörü ile alakalı ithalatı kesmiştir. Bugün Türkiye'de kullanılan bütün lashing malzemeleri bu ülkede üretiliyordur. Demir grubunu biz üstlendik, kayış grubunu İstanbul'da Serhat diye bir ahbabımız üstlendi kullanılanlar zaten bunlardır. Ciddi manada ülkeye ithalatını azaltacak bir hamle yaptık. Bu bizim için en büyük bir yatırım ve ülke anlamında kazanç. İlk on oyuncu arasındayız Türkiye genelinde.
GÖLGE- Cironuz ne kadar?
KARADAĞ- Dolar kurundan dolayı biz bu işi TL olarak yapamıyoruz. Çünkü kullandığımız demir dolarla geliyor, dolarla satılıyor. Kayışlar gene aynı şekilde. Merdiven altı olarak üretilen ürünleri kullanmaya kalksan evet TL olarak yapabilirsin. Şu durgunlukta sadece ABK olarak yıllık ciromuz maalesef iki buçuk, üç milyon olarak değişiyor. Çok ciddi bir ciro değil ama şöyle bir gerekçe var ; eskiden yirmi kişiydik şimdi kırk kişi olmuş durumdayız. Eskiden rahat rahat yatırım yapıp yeni müşteri bağlayabiliyorken şuan onu yapamıyoruz. Çünkü ülkenin ekonomisi buhran dönemlerinden geçiyor.
GÖLGE- Sizi de etkiledi mi yaptığınız işi , sektörünüzü?
KARADAĞ- Ciddi manada. Biz eskiden kırk adam çalıştırıyorken şimdi sayı düşürmek zorunda kaldık. Eskiden bir işe 3-4 adam veriyorduk , şimdi ise o işi iki işi yapması için o adamdan destek ve katkı bekliyoruz.
GÖLGE- Kaç ülkeyle bağlantınız var?
KARADAĞ- Nakliye grubu anlamında şuanda Avrupa genelinde çalışabiliyoruz. Bu genellikle batı Avrupa oluyor. Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika olarak çalışıyoruz. Lashing grubunda ise genellikle amiral gemimiz Kastamonu Entegre'yken bir taraftan da İngiltere ve İsviçre ile yakın temas halindeyiz. Bununda gerekçesi dünyadaki en büyük projelerin yatırım mimarları hep Avrupa'dır. Onlar işi alıp size bir nokta da ulaştırırlar. Bizim asıl yapmak istediğimiz , maalesef son zamanlarda durmuş noktada proje. Bugün bir Ali Babacan dönemini hatırlayın ekonominin ne halde olduğunu herkes biliyor. Ben 2008-2013 arası para kazanmadım diyen yalan söyler. Çokta güzel para kazandı. Şuan kazanmıyor muyuz, elbette kazanıyoruz kazanmasak bu tası tarağı toplar giderdik. Maziyi düşündüğünüzde eskiye göre kazançlar eski oranda değil.
GÖLGE- ABK’yı kurduğunuz zaman şimdiki yatırım olarak düşündüğünüz hedeflerinize ulaştınız mı?
KARADAĞ- Henüz değil. Bizim ABK'daki asıl hedefimiz Denizciliğe dair bütün hizmetleri sunabilmek, Gelen adamın gemisini tamir edebilmek, konteyner tamiratı ve modifikasyonunu sunabilmek, konteynır hatlarına sektörümüz ile ilgili tüm hizmetleri sunabilmek. Biz aslında bu firmaları kurarken bir denklem üzerinde gidiyoruz. Konteyneri taşı, Konteyneri sabitle ve Sabitleme için gerekli olan malzemeyi üret... Bunu şuan yapabiliyor muyuz , taşıma anlamında maalesef yapamıyoruz. Malum Euro yedi liralarda bir aracın maliyeti şuan bir milyon beş yüz bin liraya yaklaşmış durumda. Ama ABK’yı biz yurt dışında görmek istiyoruz. Biz bu ülkede zaten yeterince ABK’ yı doyurduk. Bizim şuanda Bulgaristan, Romanya üzerinden yeni yapılacak kanal ile beraber projelerimiz var. Kanal’dan geçecek gemiler için Romanya ve Bulgaristan da bu hizmeti sunma projemiz var. Hedef yurt dışında ABK ile bu projeyi yapabilmek.
GÖLGE- Siyasetle alakalı bir geçmişiniz var mı?
KARADAĞ- Bu yaşıma kadar hiçbir siyasi parti yada derneküyesi olmadım. Kendimi hep ticarete adadığım için. Ticaretle uğraşan bir insanın olmayacağını düşündüm. Bununda nedeni insanlar hep bir tarafın bir parçası olup o taraftan kazanç kar elde etmeyi düşündüğü için karakterimi hep korumaya çalıştım. Hiçbir partiye yanaşmadım. Hep şunun tarafında oldum , kim ekonomiyi güçlendiriyorsa, kim bu ülkeye katma değer sağlayabiliyorsa insanların refah düzeyini yukarı doğru arttırabiliyorsa, ben o partinin yanındayımdır.
GÖLGE- Var mı öle bir parti?
KARADAĞ- Var. Ali Babacan’ın kurduğu partiden bu oluşumu bekliyorum. Deva ’nın, Deva olacağını ümit ediyorum.
GÖLGE- O zaman siyasete yeşil ışık yakmaya başladınız ?
KARADAĞ -İnşallah. Ali Babacan’ın şuan il ve ilçe teşkilatları henüz oluşmadı. İl ve ilçe teşkilatları için başvuruda bulundum. Gebze üzerinde katkı sağlayabileceğime inanıyorum. İnşallah da oluşum içerisinde Gebze teşkilatı oluşmaya başladığında kendimizi de gerek en altta, gerek en üstte gerekli bütün desteği sağlayacağız.
GÖLGE- Tanır mısınız Ali Babacan’ı?
KARADAĞ - Birebir tanımıyorum. Kendisiyle bir sohbetim olmadı. Biz bu ülkeye bir şey katabileceksek yanlarında olmaya hazırız.
GÖLGE- Abdullah Baycan Karadağ neden Ali Babacan’ı destekliyor?
KARADAĞ- Sizin ANAP geçmişiniz sağ bir partidir. Benim babamda ANAP'ta , Turgut Özal'ın o zamanlar da Semra hanımın yakınlarındandır aslında , makam şoförlüğüne kadar yapmıştır Suudi Arabistan da. Fotoğrafları halen durur. Biz hep sağ görüşle büyüdük, milliyetçi görüşle. Biz sağ taraftan geldiğimiz için bugün değiştirilebilir mi çok zor. Sağ’ın temsili yıllarca MHP idi. ANAP’ın düşmesi ile birlikte bu partide oldular. Hatta şuanda Darıca teşkilatını çok iyi tanırım. Erkan Azeri’yi çok iyi tanırım. İlçemizden çıkıp merkeze giden ve taktir ile izlediğim biridir sayın Azeri… Ben insanın bugün söylediği bir cümleyi ister siyasi olsun, ister olmasın yarın değiştirmemesi gerektiğine inanırım. Ülke çıkarı olur, olmaz bu ayrı, tartışmak lazım. MHP'ye yanaşamadım. Çünkü hep çek senet mafyası olarak dillendirildi. Şimdiki Cumhurbaşkanımızda bunu daha önce zikretti, dolayısıyla ben hep ticari olarak düşündüğüm için kendime orada bir yer bulamadım. Kendimi hiç orada göremedim.
GÖLGE- Deva'da neden görüyorsunuz?
KARADAĞ- Deva'nın bu ülkenin ekonomisine de deva olabileceğini düşünüyorum. Şuan ülke ekonomisi çok kötü durumda. Avrupa’ya muhtaç bir ülkeyiz çünkü yıllardır en büyük pazarımızdır Avrupa… Avrupa ile ilişkisi çok iyi olan bir adam Ali Babacandır. Ali Babacan dünya ile barışık, ekonomik olarak Türkiye'ye değer katabilecek insan olduğu için yanında bulunmayı isterim. Çok genç yaşta ekonomi bakanlığı yaptı. Ekonomiyi sırtlayıp kalkındırdı.
GÖLGE- Mevcut hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
KARADAĞ - Artık ekonomide bir çizgi vardır ya aşağı ya yukarıdır. Mevcut hükümetin uca yaklaştığını düşünüyorum. Çıkış ucuna.
GÖLGE- Ülkemizin üç tane temel sorunu nedir sizce?
KARADAĞ- Gebze’ye baktığımda bir şehirciliği hala göremiyorum. Kamu dairelerinin ayrık ayrık olması en büyük kanayan yara. Kamuda bir ayrımcılık var şuanda. Ayrımcılıktan kastım bir küme haline toparlayamadık. En anlaşılır şekilde şöyle söyleyeyim Gürcistan yurt dışında en bildiğim ülkedir her şey bir noktada. Gidersiniz , evlenirsiniz de , pasaportta alırsınız , kimlikte çıkartırsınız. Ama bu ilçede il yapmama adına, bölüp parçalanmasına rağmen hala daha şehirciliği yayamadık. Şuanda bulunduğumuz noktaya baktığınızda burası bir D-100 karayolu bandı , buranın Gebze’nin yüzü olduğunu düşünüyorum. İstanbul' dan, Tekirdağ' dan gelen adam Gebze’yi buradan görüyor. Anadolu'dan gelen adam gene Gebze’yi buradan görüyor.
GÖLGE- E5 kenarındaki sanayilerin yirmi yıl içinde kaldırılacağına dair Büyükşehir’in çalışma kararı var. Kalkmalı mı sanayiler oradan?
KARADAĞ- Sanayi bugün kalkmalı mı derken biz geçmişe gidip bu sanayi buraya kurulmalı mıydı demeliyiz. Biz sanayiyi niye buraya koyduk. Avrupa'da şehircilik bir sanattır. Düz ovaya tarım yapar dağın tepesine fabrika kurarlar. Bizim demek ki buraya koymamızın sebebi dağda yol yok buraya kurmuşuz. Dilovası diyor ki , ''fabrika bizi zehirliyor '' . Peki siz neden fabrikanın dibine ev yaptınız. Çünkü o adamında gideceği yer yoktu, yol yoktu. Bugün Kroman demir çelik kaldırılabilir bir yapı mı? imkansız. Sarkuysan kaldırılabilir yapı mı? Hayır. Devasa yapılar bunlar.
GÖLGE- Hangi gerekçeler ile Gebze’nin il olmasını istiyorsunuz?
KARADAĞ- Birincisi öğrencilik hayatımda İzmit’e gitmekten çok yoruldum, her sınavda İzmit’e giderdik. Bize en yakın nokta İstanbul. Buradan altmış km İzmit’e gitmek zorunda kalıyorduk. Gelişen ekonomi ile şuan evet Gebze deki okullarda da sınav yapılıyorama Gebze Türkiye’nin en ağır sanayisine sahip ilçe olduğunu düşünüyorum. Gebze’yi il yapmama adına böldüler.Dilovası, Çayırova, Darıca gibi ilçeler çıktı. Hala Gebze büyük. Hala Gebze en ağır sanayiyi barındıran bir yapı. Bunun karşılığı olarak Kocaeli’den yatırım alamıyor. Belki de il yapmamalarının sebebi Kocaeli’nin Gebze olmaksızın batacağını düşünmeleri.
GÖLGE- Abdullah Baycan’ın bir günü nasıl geçer?
KARADAĞ- Sabah uyandığımda kendimi işe en iyi şekilde nasıl motive edebilirim düşünüp öyle çıkarım. Ben hala bir pazarlamacıyım. İşim gereği bu firmaya hizmetlerini ve eylemlerini pazarlayıp iş getirme zorunda olduğuma inanırım. Sabah altıda kalkarım , bu hiç değişmez. Saat on, on bir arası da uyurum. İnsanların kendi psikolojilerini kendilerini onara bileceğini düşünüyorum. İş- ev arasında gidip geliyorum.
GÖLGE- Aile yaşantınız nasıl?
KARADAĞ- İki çocuğa sahibim, üçüncüsü yolda. Bir kızım olacak yakında, ama kötü bir zamana denk geliyor sağlık açısından. Çekirdek bir aileyiz. Ailem hala Darıca da yaşıyor. Sürekli Gebze, Darıca, Ankara arası gidip geliyoruz.
GÖLGE- Eşiniz ev hanımı mı?
KARADAĞ - Evlenmeden önce bankacıydı. Evlendikten sonrada bizim yapımız içerisinde finansı kendisi kontrol ediyordu. Ama şuan çocuklar küçük diye belirli bir süre ara verdi. Herhalde bir dört-beş sene sonra tekrar bizimle çalışacak. Ama evden de olsa işleri takip ediyor.
GÖLGE- Sporla müzikle aranız nasıl?
KARADAĞ- Koyu bir Beşiktaşlıyım. Spor demek Beşiktaş demek benim için. Çok güzel bir türkü dinleyicisiyim. Türküleri İngilizceye çevirmeyi severim. Pratiğimi öyle yapıyorum. Benim için türkü dinlemeyen, çay içmeyen, kitap okumayan birey olmamalı. Bizim kültürümüz türküden geliyor. Tarih kitaplarına bayılıyorum.
GÖLGE- Gündemde ki ülkemizi de çok etkileyen Corona ile alınan tedbirler sizce yeterli mi? Siz şirket olarak ne gibi önlemler alıyorsunuz?
KARADAĞ- Öncelikle Sağlık Bakanını tebrik etmek lazım. Bu iş tez zamanda ciddiye aldı. Bugün bir İtalya’yıya da Orta Avrupa ülkesini baz alırsak çok büyük bir sıkıntı halindeler. Bizim bakanımız işi ciddiye alıp ilgilendi. Yapamadığımız tek eylem insanları yalınlaştıramıyoruz. Sosyal aktiviteden uzaklaştıramıyoruz. Bununda nedeni ekonomik sıkıntılarımızın olması. İnsanları bir haftada olsa evlerine tıkamayacağımızı da çok rahat bir şekilde gördük. Sokağa çıkma yasağı ilan dahi etsek olmayacakmış. Dolayısıyla bilinçli bireyleri elde etmemiz gerekiyor. Çözüm insanları ikna ve eğitebilmek. Şirket olarak ise biz zaten temizliğe ve hijyene önem vermek zorundayız. Çünkü çalıştığımız yerler toz, pislik içinde olan yerler. Biz her zaman ABK'da tek bir eylem planı vardır’’ İnsana değer insana katkı’’. Bizim için çalışanlarımız odak noktamız. Biz müşteri kazanmaktansa elamanlarımızı kazanmayı yeğliyoruz. El ve vücut hijyenine dikkat ettiğimiz sürece bulunduğumuz noktalarda ki hijyene dikkat ettiğimiz sürece bu hastalığın ülkemizi çok fazla etkilemeyeceğini düşünüyordum.
GÖLGE- Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ?
KARADAĞ -Herkes tedbirlerini arttırsın. Stokçuluğa son versinler bu bir çözüm değil. Bu ülkede marketlerin kapatılacağını da düşünmüyorum. Gebze’nin gün ve gün kötüye ilerlediğini görüyorum. Yetiştirdiğimiz nüfus bizim geleceğimiz , yarın bu ülkede bu şehirde yaşayacak insanlar, bunları nasıl eğitebilirsek yarın biz altmış, yetmiş yaşına geldiğimizde göreceğimiz tablo onlar olacak. Benim Gebze'den umut ettiğim tek şey, insanların birbirine saygılı olması ve eğitimlerine ara vermeden kişisel gelişimlerini tamamlamalarıdır.