Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuba Erdoğan konu hakkında bilgiler verdi.
Gebelik sürecinde yaşanan depresyon, Klasik depresyon özellikleriyle kendini gösterir ve bu depresyonda en çok hissedilen duygu genelde kaygı olur.
Gebelik sürecinde yaşanılan depresyon doğum sonrasında da devam edebilir. Bunun bir sebebi anne adayının gebelikte yaşadığı fiziksel ve duygusal zorluklar olup, üstüne bir de yorgunluk hali eklenenince depresyonun seyrinin de ağırlaşma ihtimali artacaktır . Annenin kendine ayırdığı vakitte ciddi azalma ve hayatını bebeği odakta olacak şekilde yaşaması, ciddi ruh hali değişimlerine ve yoğun bir umutsuzluk yaşamasına sebep olabilir. Yaşadığı bu duygu değişimleri anne ve bebek arasındaki bağı da olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Hamilelik ve doğum sonrasında depresyon bozukluğu, özellikle ilk kez anne olanlarda, daha önce doğum yapmış annelere göre daha çok görülmektedir. Tanısal belirtilere baktığımız zaman ise anne de görülen aşırı ağlama, kontrolden çıktığını düşünme, bebeğinden kopuk hissetme, kendiyle ve annelik değerleriyle ilgili aşırı özeleştiri yapma ve herkesten her şeyden kaçma isteği gibi duygu ve düşünceler eşlik edebilir.Hamilelik depresyonu ve doğum sonrası depresyon belirtilerinizin olduğunu düşünüyorsanız eğer mümkün olan en kısa sürede doktorunuza başvurmanız en doğru olandır.
Tedavide genel olarak depresyon ve kaygı ağır düzeyde değilse psikoterapi ile ilerlenebilir. Hamilelikte ve emzirme döneminde yaşanılan depresyonda ilaç tedavisi ikinci planda olup, yine de bu duruma doktor kontrolü ile karar verilmesi gerekir. Eğer anne ve bebek sağlığını etkileyecek şiddette belirtiler mevcutsa ilaç tedavisine doktor kontrolünde başlanması gerekebilir ya da alternatif tedavi yöntemleri olarak TMS (transkraniyal manyetik stimülasyon), EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), BDT(Bilişsel Davranışçı Terapi) gibi psikoterapi yönteminin uygulanması gerekebilir.