Geçtiğimiz gün bir arkadaşımla sohbet ederken konu döndü dolaştı genç kalmanın sırlarına dayandı. Halbuki, ne güzel de güneşli günlerden konuşuyor, tatile yönelik planlarımızı yapıyorduk. Konu ''genç kalmak, genç görünmek'' olunca biz kadınlar biraz daha yoğunlaşıyoruz. Sanırım o yüzden Gebze'de mantar gibi güzellik merkezleri çoğaldı. Neredeyse her sokakta adım başı bir güzellik merkezi var. Gerçi bu kadınların kendilerini sevmesinden kaynaklı, arz talep meselesi.
Arkadaşımla güzellik ve gençlik üzerine kafa yorarken, benim asıl ve tek tezim ; 'güzel kalmanın sırrı kadının psikolojisinden geçer ' yönünde oldu. Hani klişeleşmiş bir ifade var ya ; ''Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır''...Evet, kadının genç kalması da tamamen bununla ilişkili.
Neden diyecek olursanız;
Çevrenize, yakınlarınıza, etrafınıza, arkadaşlarınıza bakın ve gözlemlerinizi bu yönde yapın, demek istediğimi anlayacaksınız. Dikkat edin inatçı, kindar kadınlar çok daha çabuk çöküyor. Çünkü sinir sistemleri fiziklerini bastırıyor, güzelliklerini öldürüyor. Gamsız, neşeli, yüzü gülen, yaşamayı ve insanı seven kadınlar ise, ne makyaj derdinde oluyor, ne de güzellik merkezlerinin yolunu tutuyor. Böyle olunca aslında uzun yaşamanın ve genç kalmanın sırrı da ortaya çıkmış oluyor.
Sinirden kendini paralayan, içi içini kemiren karakterdeki kadınlar da erken yaşlanmaya adaydırlar.
Peki, o halde biz kadınlar ne yapacağız?
Kazandığımızı güzellik merkezlerine mi vereceğiz, yoksa kendi güzelliklerimizle yetinip, psikolojimizi bozmadan uzun yaşamayı mı tercih edeceğiz?
Elbette her genç kızın, her yaşta ki kadının uzun yaşama, genç kalma ve kişisel bakım içinde olma hakkı var. Doğanın kuralı , değişmezi olan yaşlanma gerçeğini ötelemek ise söylemeye çalıştığım gibi bizlerin elinde.
Sağlıklı beslenin, stresinizi yönetin, günlük en az yarım saatinizi yürüyüşe ayırın, ve düzenli bir uykunuz olsun...
Uzun ve güzel yaşamak denilen ayrıcalıklar bunlardan ibarettir...