Hayatımız artık bu '3 Sosyal'' üzerine kuruldu . Yaşantımız, nefes almamız, geleceğe yönelik planlarımız, insan ilşkilerimiz, yaşam tarzımız oldu çıktı.
3 Sosyal , hayatımıza yön veren unsur olurken bunları iyi ve yerinde kullanmayı da bilmemiz gerekiyor. Aksi halde 3 sosyal, yaşamımızı kabusa çevirmeye aday.
Peki nedir bu 3 Sosyal dediğim.?
Önce sosyal mesafeyi irdeleyelim. Güncel bir ifade olarak hayatımıza giren sosyal mesafe kavramı , aslında yaşamamızın da anahtarı oldu. Öyle ya, Korona Virüs'le mücadele etmemizin birinci yolu sosyal mesafe. Bu yola riyaet ettiğimiz sürece varız. Hayatımızın sınırı 1 ,2, 3 metreden ibaret olup çıkıverdi. Ama maalesef buna uymayan azınlık bir kesim de var. O kesimi ki, onlara ''toplumsal duyarlılıktan nasibini almamışlar ''diyebiliriz, kendilerinin sağlığını hiçe saydıkları gibi , topluma da risk oluşturuyorlar. Vurdumduymaz, gamsız, sorumsuz insanlar yani. 10 Nisan'da başlayan ilk sokağa çıkma yasağı sonrası fotoğrafları gördünüz, ne acı bir tabloydu değil mi? Ya dün gece biten yasakta yaşananlar. Çatıda mangal yapıp evinin yanmasına sebep olan aileyi mi desem, terasta mayo ile güneşlenenleri mi, oto yıkama içinde voleybol oynayanları mı, yoksa depoyu pavyona çevirip hiç bir şey yokmuş gibi alem yapanları mı?
Peki sosyal medya? Bu arena tam bir alem zaten. Sosyal medyanın işlevini , önemini idrak edemeyenlerin uğrak durağı. Nargileli türbanlı kızların, tiktokçu zihniyetin, klavye kabadayılarının bol keseden attığı, racon kestiği başka bir alem değil mi? Sosyal medyayı özgürlük alanı sanıp bilinçsizce tüketen yeni bir nesil türedi ne yazık ki.
3 Sosyal'ın en önemli ayağı ise sosyal yaşam oldu.
Her şey hayal, her şey yapmacık, her şey banal. Aynı evi , aynı odayı paylaşan bireyler sohbeti unuttu. Dertleşmeyi kesti, paylaşmayı rafa kaldırdı. Bunun en büyük etkisi yine sosyal medya değil mi?
Normal hayatta bir kahve bile yapamayan kızların nasıl da hamarat olduğunu görür olduk. Yaşamında iki kişiyel konuşamayan insanın, iki kelimeyi bir araya getiremeyenlerin filozof kesildiklerine şahit olduk. Daha da beteri elinde bira kutusuyla arabada poz verenleri, başında türbanı ile nargile fokurtatanları, tiktok mecrasında kıvırtanları gördük.
Ya genç nesile ne demeli.?
Sosyal medya kurbanı gençlerimize ne demeli. Sosyal mesafeden bi haber , özel hayatın mahrumiyetinden şuursuzca uzaklaşama başlayan gençler.! Türkçeyi yuvarlayarak konuşan, izlediği filmlerin etkisinden kurtulamayan, taklitçi gençlerimiz. Ağzı bol küfürlü tiktokçu gençlerimiz. Her anını, yediğini içtiğini, plaj hayatını bile paylaşan gençlerimiz.
''Gelecek gençlerindir'' sözü ne güzel bir sözdü oysa. İlimde, fende, sağlıkta, sporda, bilimde yeni nesil ilerleyecek, hep güzel şeyler kataacaktı kendilerine ve ülkemize. Değil mi?
Ama gelin görünkü , görüntü ve gidişat öyle değil. Sosyal mesafe, sosyal medya ve sosyal yaşam yeni nesille şekillenecekse vay halimize.
Vay ki , ne vay.!