Geçtiğimiz günlerdi. Haberi gazetemizde okumuşsunuzdur. Özel haber olarak verdiğimiz, sadece Gölge'nin görüntülerine ulaştığı bir haberdi. O haberi hazırlarken, habere imzamı koyarken içim yanıyordu. Klavyenin tuşlarına parmaklarımın gitmediğini hissederek hazırlamıştım haberi.
Darıca'da küçük bir köpek yavrusuna yapılan işkenceden bahsediyorum. Şiddet görmüş,bir kenara atılmıştı. Video görüntüsünü de yayınlamıştık. Hatırladınız mı?
İnsanların nasıl bu kadar vahşi duygular içine girebildiğini sorguluyordum kendimce. Haberin satırlarında minik köpek yavrusunun iniltilerini belki duyamadınız o an, ama bir şeyi hep birlikte gördüğümüzü , en azından hissettiğmizi anlayabiliyorum.
Hangi vicdan, nasıl bir vicdandır o ki ; dilsiz , günahsız, minnacık bir yavruya kıyabiliyor. ! Pek çok kez TV ekranlarına konu oluyor bu tür şiddet. Hayvana şiddet, hayvana eziyet. Allah'tan hükümet hayvana şiddeti de TCK içine aldı da, biz hayvanseverlerin biraz duygularına merhem oldu. Diyeceksiniz ki, '' Kadına şiddet ortadayken , hayvana şiddeti mi çok takıyorsun.?''
Evet, şiddetin her türüne, her türlüsüne karşıyım.
Benim anlayışıma göre şiddet çağ dışı bir zihniyettir. Şiddet , gericiliktir, insani duygulardan bihaber kafadır. Benim için şiddet karşıtı olmayanlarda aynı kefededir. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvana şiddet yobazlıktır, tükenmişliktir, ruh hastalığıdır. Daha da önemlisi fiziki güç sergilemek özgüveni olmayan, beyni basmayan insanların utanç verici ruh halleridir.
O nedenle toplum olarak şiddete bakış açımızı değiştirmeli, yasal haklarımızı takip etmeli, şiddet karşısında bir bütün olmalıyız. Bir de başka bir kafa var ki, anlamının karşılığını bulamıyorum. Hani Anadolu'da yaygın olan bir deyim var ya; ''Kocadır döverde severde.'' Yok öyle bir şey kardeş. Kocanın görevi eşini dövmek, fiziksel olarak kendisinden zayıf olan eşine şiddet uygulamak değildir. Olmaz olsun öyle sevgi de , koca da. Buna ne koca denir, ne herif, ne adam. Canavardır canavar.
Ezilen, hor görülen , şiddet gören , sokağa atılan kadınların böylesi acı gerçekleri yaşamamaları için kadınlara düşen çok önemli bir görev var. Eğitim.!
Eğitim şart..
Şimdi benim feminst olduğumu düşüneceksiniz. Değilim. Feministlikten öte kadın-erkek eşitliğini sonuna kadar savunan bir insanım. Kadına erkeğe insan muammelesi yapılması gerektiğini savunuyorum. Bunun yolu da sadece kadının eğitiminden değil, erkeğinde bilinçli ve duyarlı olmasından geçer, böylece kadın da kendi ayakları üstünde durmasını başarır.
Kadın okumalı. Kadın çalışmalı. Kadın kendi işini kurabilmeli, kadın yönetmeli, kadın üst düzeyde olmalı. Kadın sadece evde koca bekleyen meta değil, üreten ve kazanan , topuma katkı sunarken de toplumu yönetebilen birey olabilmeli. İşte o zaman ne kadına şiddet kalır ortada, ne de şiddetin esamesi.
Zaten kadına, çocuğa , insana şiddet uygulamamayı başarabilirsek , hayvana şiddet, hayvana eziyette ortadan kalkar. Çünkü insanı seven hayvanı da sever.
Esen kalın.