Elif Perinçek henüz 3 yaşında. Dünya tatlısı, şirin mi şirin bir kız. Gülünce o, gamzeli yüzünde gülistan açıyordu. Hayat nedir henüz keşfetmemişti. Elif'in gülen yüzünde herkes bir melekti, dünya onun için bir oyuncak parkıydı sanki. Belki o küçücük bedeninde hayalleri vardı, yaşama dair hesap kitap yapıyordu. Elif, henüz ne karanlık ne güzellikleri biliyor, ne de tahmin edebiliyordu. 3 yaşında, bir melekti.
O gün karyolasında oturmuş , en tatlı haliyle oyuncakları arasında kaybolmuştu. Öğlen vaktiydi. Annesinin vereceği yemeği beklerken, kendince zaman geçiriyor, eğleniyordu. Elif korkuyu, endişeyi, depremi de bilmezdi. Yer sallanınca oyuncakları arasında oyunun bir kuralı olarak düşündü belki de.
Elif Perinçek .... Canımıza can katan, bir can oldu sonrasında. ..6.6 şiddetindeki İzmir depreminin içimizi, yüreğimizi kor ataşı ile dağlayacağını,gözlerimizi yaşartacağını bilemezdik. 65 saat sonra yaşama tutunacağından da habersizdi.
Allah'ım sen ne büyüksün...!
Koranalı günler, doğal afetler bir sınav belki de bizler için. Ve o sınavda en iyi müjde Elif'in enkaz altından çıkarılması oldu.Hem de 65 saat sonra. AFAD, JAKUT ve diğer gönüllülere sonsuz teşekkürler. Ve Yaradan'a hamd olsun, Elif bebek bugün sağ salim aramızda.
1999 depremini pek hatırlamam. Marmara'yı sarsıp yerle bir eden depremde ben de Elif' den bir yaş küçüktüm.
Büyüdükçe gördüm, anladım ki, deprem değil yapılar öldürüyor insanı. Üç kuruş fazla para kazanma hırsına girmiş müteahhitler, beş kuruş kar etme uğruna kağıttan evler yapanlar ve tüm bu olumsuzluklara göz yuman belediyeler depremin yapamadığını yaparak, can alıyorlar aslında.
Hani nerede zorunlu deprem sigortası?
Hani nerede yapı tekniklerin işlevi?
Hani nerede belediyelerin imar müdürlükleri?
Sokaktaki simitçiye tekme tokat girmekle olmuyor belediyecilik... İşportacının tezgahına el koymak değildir belediyecilik..
Belediye kent demektir, şehirciliktir, imardır, yapıdır.
Tüm bunları yapmak , görevini hakkıyla idame etmek demektir.
Bugün Elif bebek kurtarıldı ama 98 can kaybımız oldu.
Tamam her şey takdiri ilahdır da, ya işin teknik kısmı ne olacak. ?
Arsayı al, binayı dik, ruhsatı kap... Nereye kadar? Yanında ki bina dimdik dururken kendisi yerle bir olmuş bir binanın müteahhitinden, projesine imza atan, ruhsat, iskan veren herkes yargılanmalıdır.!
İnsanlar evlerini, ailelerini kaybettikleri yetmiyormuş gibi birde hırsızlarla mücadele ediyorlar. Tehlikeli olduğu için boşaltılan evler başka şehirlerden sırf değerli eşyaları almak için gelen aciz insanları, depremzedelere gelen yardımları kendi dükkanına taşıyan şahısları görünce gerçekten de hangi olaya üzülecegimizi şaşırıp pes artık diyoruz. İnsanların kötü durumlarını fırsata çevirmeye çalışan insanların en ağır cezayı alması dileği ile hoşçakalın.