Hal, tavır, davranışlarımız ve ağzımızdan çıkan sözler bizim imzalarımızdır. Olaylar karşısında, sevinince, üzülünce, sinirlenince herkesin verdiği tepkiler, aldığı tavırlar ve ağzından çıkan sözler çok farklıdır. Bu gerek insanların yapısından gerekse büyüdüğü ortamdan kaynaklanır. Sosyal ortamlarda, iş ortamlarında, ikili ilişkilerde, arkadaşlıkta bu davranışlarımıza göre konumlanırız.
Yerimiz, öneminiz, saygımız bunlara bağlıdır. Hal, tavır, davranışlar ve ağızdan çıkan sözler derken bunun temelinde canlıları sevmek ve saygı duymak vardır. Empati yapabilmek vardır. Kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyup onun şartlarında, onun ortamında düşünebilirsek daha doğru kararlar alabiliriz. Birinden kötülük gördüğümüz zaman hemen feveran edip ayni kötülükle cevap vermeyelim.
Sabırlı olup olgunluğumuzla durursak ve biz iyilik yapmaya devam edersek karşı tarafı mahcup etmiş oluruz ve bir daha bize aynısını yapmaya fırsat vermemiş oluruz. En önemlisi de kendimizi onun seviyesine indirimeyip aynı kulvarda olmadığımızı gösteririz. Bazen görmemezlikten anlamamazlıktan gelmek de iyi bir cevap olur. En önemlisi de seviyemizi aşağıya düşürmemiz olur.
Özellikle neden kötü bir olay diyorum çünkü bir insan sinirlenince kendinin aslını gösterir. Mutlu olunca insanlar kendi özlerini saklayabilir ve sahte haliyle hayatına devam edebilir. Sinir anında ağzınızdan çıkan sözler, tavrınız; sizin nasıl bir insan olduğunuzun aynasıdır. İnsan o an kendini tutamaz ve özüne döner. Sinir anındaki davranışlarınız çok önemlidir çünkü sizin aynanızdır.
Ağızdan çıkan sözler, yapılan davranışlar ve hal tavırlar ne telafi edilebilir ne de unutulabilir. Güzel olan güzel hatırlanır kötü olan kötü hatırlanır. O yüzden her zaman sözlerimize, hal ve tavırlarımıza, davranışlarımıza dikkat etmeliyiz. Bize ait bize has bir duruşumuz, tarzımız olmalı. Herkese saygı, sevgi duymalıyız. Aslında bu kendimize duyduğumuz saygı ve sevginin bir yansımasıdır. Çünkü kendine saygı duymayan kendini sevmeyen biri başkalarına saygı duyup sevemez.