Bir kaç gündür sosyal medyada dönüp duran bir video var. Pazarcı esnafı , Seyfi Doğanay'ın ''Yar gelecek yar gelecek'' isimli türküsünü zam'a uyarlamış. Gözüme çarpınca takıldım, izledim.
İzlerken de, rahmetlı Levent Kırca'nın ''Güler misin ağlar mısın'' parodileri aklıma geldi. Güldüm, düşündüm, hak verdim. İçinde bulunduğumuz gidişatı epeyce renklendirmiş türkü.
Uyarlama şöyle: Dolar oldu 14 lira zam gelecek zam gelecek, akşam yine zam gelecek.
Yani mevcut durumu anlatıyor, biraz ti geçiyor şartlarla.
O videoyu izledikten sonra haftalık mutfak alışverşimiz yapmak üzere marketin yolunu tuttum.. Bir vatandaş olarak markette dolanırken, gazeteci olarak da gözlem yapmak istedim. Fiyatlar havalanıyor mu, uçuyor mu anlam veremedim.
Aslında daha iki gün önce sigaraya gelen 2 liralık ''mini'' zam ,öncesinde petrole gelen zam , temel tüketim mallarının zamlanacağı habercisiydi. Göz aşınası olduğum raflarda etiketlerin göze batarcasına değişmiş olduğunu görmek ''nereye gidiyoruz böyle'' sorusunu kendime sordurdu. Herşey kura endeksi. Dolar şaha kalkınca etiketlerde şahlanmış.
Mutfağımızda olmazsa olmaz, evimizde bulunmazsa olmaz dediğimiz her ne varsa bir önceki güne göre akıl almaz oranda fırlamış. Üçlü bir tuvalet kağıdına 202 lira (ikiyüzikilira) verip aldığımı söyleyebilirim.
Ne olacak peki bu?
Vatandaşın alım gücü eridikçe eriyor. Cebimizdeki para pul oluyor. Diyeceksiniz asgari ücret artacak, nefes alırız...
Doğru artacak... Fakat hemen hemen bütün ekoministlerin ortak öngörüsü yeni yılla beraber zamlarında başlayacağı yönünde. İğneden ipliğe. Ayrıca asgari ücretin artması yeni zamlar karşısında temel tüketim mallarının değer kaybedeceği anlamına gelir.
Elbet her karanlık bir yolun aydınlık çıkışı vardır.
Yarınlarımız zamsız olsun. Sağlığınız bozulmasın..
Bir tuvalet kağıdı 202 lira olsa da neşeniz bozulmasın.