Ölüm...
Sen ne kadar gerçeksin. Bugün varız, yarın yokuz. Ateşin düştüğü yeri kor ettiği gerçeği acı da olsa her faninin kapısını çalıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Gerçek şu ki; doğuyoruz, büyüyoruz ve ölüyoruz. Ölüm ne kadar gerçekse , insanoğlunun yaradılış sebebi de, o kadar gerçek.
Vade dolunca ölüm nedeni çeşitli bahaneler ismiyle anılıyor. Boğuldu, yandı, trafik kazası geçirdi, intihar etti, vuruldu, hastaydı, yaşlıydı, vs, vs...
Ölüm gerçeği sadece farklı isimlerle anılıyor, ama asıl olan vadenin dolmuş olması. Ecel kapıya dayandıktan sonra isyan ne çare.
Allah herkese, hepimize hayırlı ölümler nasip etsin. Tek dileğim elden ayaktan düşmeden, bir başkasına muhtaç olmadan Yaradana kavuşmak.
Seven sevdiğinden, sevilen sevenden ancak ölümle ayrılır ya ve geride sadece yaşlı gözler, inanılmaz duygular, hayal-rüya karışımı bir şeyler bırakır. İki gündür bende bu hisler içindeyim.Nur yüzlü, pamuk dokunuşlu, okyanus gözler yok, gitti. Babaannemi aldı bizden.
Canım babaannem, Hatun ninem.
Tam da bir anadolu kadını, ismine yakışır bir hatun.
Babaannem.... Tahmin edersin ki yokluğuna alışmak kolay olmayacak, ilelebet içimizde, sol yanımda yaşayacaksın . Bilesin ki, senin gibi bir ninenin torunu olmanın gururuyla yaşayacağım.
O deniz mavisi gözlerini çok özleyeceğim. Sıcaklığını, sarılışını, dostluğunu, babaanneliğini, bazen kızmalarını , ama hepsinden önemlisi gülüşünü ve seni çok özleyeceğim.
Babaannem... senden çok razıydık, Allah'ta senden razı olsun. Mekanın cennet, ruhun şad olsun. Peygamber efendimize komşu ol inşallah. Hakkını helal et babaannem.