Profesörün birisi, “Ben günde üç kere elimi yıkarken, şimdi 5-6 kere elimi yıkıyorum” diye bir açıklamada bulundu, şaşırdım kaldım. Sözde bize yol gösteren insanın ne kadar temiz olmadığını bu ifadesiyle öğrenmiş olduk. 3 öğün yemek öncesi ya da yemek sonrası 1 el yıkama hakkının olduğunu düşünürsek, geriye kalan temel ihtiyaçlarında elini yıkmadığı aşikâr olmaktadır. Kimi profesörler de konunun dönüp dolaşıp kitabına getirilmesini istiyor. Onun da amacı bir bilgi paylaşmak değil de kitabını satmak olduğunu öğrenmiş oluyoruz. “Bu konuda bildiklerimi yeni kitabımda anlattım” diyor, “Dilerlerse alıp okuyabilirler” diye de teşvik ediyor. Kitabından bahsedilmesine müsaade edilmeyince de “Ben kalkıp gidiyorum, beni hiç konuşturmuyorsunuz” diyerek bir nevi tehditkâr ifadelerde bulunuyor. Kalk git, seni zaten bu programa çağıranlara kızmak gerekiyor. Sana, “Böyle ortamda kolonya, maske, eldiven bulamayasın e mi!” diye de güncel beddua edilmesi gerekiyor.
Evde canı sıkılanlar için birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum;
Sadece hijyeni el ve yüz ile algılamamız gerekiyor. Bence asıl önemli olan hijyenin “Zihinsel Hijyen” olduğudur. O yüzden “Zihinsel İzolasyon” şarttır, bu süreci güçlü atlatmamız için. Yoksa sizi korkutan dezenformasyonlardan, can sıkıntısından anksiyete sahibi olursunuz. Hayatımızda iki çeşit izolasyon olmalıdır: Sosyal İzolasyon-Zihinsel İzolasyon…
Veba salgının karantina günlerinde Newton, yer çekimi kavramını kaçtığı çiftlik evindeki elma ağacını gözlemleyerek kaleme almıştı. Bunun gibi Shakespeare ise Kral Lear, Makbet ve Kleopatra’yı bu dönemde yazdı. Bu nedenle sizde günleriniz sosyal medya da harcamayınız! Okuyun, düşünün, bir şeyleri keşfedemezseniz bile kendinizi keşfedin. Hem bu sizin için daha faydalı olacaktı