Bir millet kendisini dışarıya tanıtırken, edebiyatı ve sineması ile yola çıkmış olur. Bizler her iki alanda da çok hatalar yaptık. Yeşilçam bu konuda çok olmasa da kötü işlerde yapmıştır.
Düşünsenize bahçesinde leğeniyle çamaşır yıkarken bacakları göründü diye Tecavüzcü Coşkun’un saldırısına uğrayan üç çocuk anası kadınların olduğu bir sinemadan batı ne anlayacak? (Çamaşır makinası çok namus kurtardı) Ya evine getirip içkisine, suyuna, meyve suyuna uyku ilacı atanlara ne demeli?
“Sinema bir milletin aynasıdır” diye batılıların meşhur bir sözü vardır. Bu gibi sahneleri nasıl açıkladık ya da açıklayacağız?
Amerikan sinemalarında konular genellikle şunlardır: Adamlar uzaya çıkıyorlar, dünyaya çarpmakta olan göktaşını yok ediyorlar. Yeri geliyor, dünyayı kıyametten kurtarıyorlar. Matriks ve Marvel ile dünyaya gözdağı veriyorlar. Son teknolojilerini sergileyerek, tüm dünyaya psikolojik baskı kuruyorlar. Sonrasında gerçek hayatta istediği ülkeye girdiğinde birçok ülkenin sesi soluğu çıkmıyor. Çünkü onların ne kadar güçlü olduklarına inandık. Milli sinema böyle olmalıdır. Karı kız kovalamakla, koca koca adamların sevgilileri için ağlayıp zırlayıp, şarkı söylemesiyle olmaz!
Filmlerimizde ağa var. Bütün köye kan kusturur. İstediği kızla birlikte olur. Bu ayrıntı bile sinemamızı ya da dizimizi sattığımızda bizi kim bilir nasıl gösteriyordur? İnanın bana pis bir imajdan öteye gitmiyordur.
Siz hiç ekmek derdine düşmüş, bakkala veresiye yazdırmaya giderken tezgah altına çekilmiş, iğrenç tekliflerle karşılaşmış kahramanları batı sinemasında gördünüz mü? Ya filmlerimizdeki ev sahipleri? Kirasını ödeyemeyen, kocasından boşanmış dört çocuklu kadınlara “Önemli değil, sen benim göynümü hoş tut, yeter” diyenleri? Kendi elimizle yapıyoruz, sonra da birileri eleştirince kırılıp dökülüyoruz. “Biz öyle bir millet değiliz, iftira atmayın” diye çığlıklar atıyoruz.
Neşet’in bir türküsü vardır: “Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sararıp soldum, eyvah…”
Halimizi yazıyla anlatamasak da bakın türkülerimiz ne güzel anlatıyor. Yazarı, çizeri, eleştirmeni, aydını dinlemek kimsenin işine gelmez. Lafa gelince türkü dostu bir millet olduğumuzdan dem vurulur. Bari türkülere yeterince kulak verseydik…