Hemen hemen her gün birbirine benzer vakaları haber bültenlerinde görür olduk. Kadına ya şiddet içeren bir haberle karşılaşıyoruz yahut da tecavüz ve cinayet… Sapıklıkla ilgili haberleri de sıkça görmekteyiz. Sapık kimdir sorusunu sorarsak eğer, sapıklığını göstermek için fırsat kollayan herkesin bildiği normal, sıradan insanlardır. Sapıklar hiçbir zaman ulu orta kendini belli etmezler. Çünkü onlarında işleri, güçleri, mevkileri, makamları vardır. Kendilerine en ufak zarar gelmesin diye de imkân kollamaktadırlar.
Baktığımızda öğretim görmüş erkekler de eşlerini, sevgililerini darp ediyor veya öldürebiliyor. Almış olduğu diploma o erkeği adam etmediğini görüyoruz. O yüzden öğretimin aslında bu işin çözümü olmadığını anlamış oluyoruz. İhtiyacımız hep aynı olması da çok üzücü, EĞİTİM. Cem Yılmaz’ın “Eğitim şart” sözü esprili olarak kullanıldı bir dönem. Fakat bu söz bence çok ciddiye alınmalıydı, gülüp geçilmemeliydi. Bir erkek eğitimini her yaşta görmektedir. Okulda, ailede, askerlikte, iş yerinde, evlilikte… Aile yapısında şiddet hâkim ise o erkek şiddeti artık sıradan bir olay gibi kabulleniyor. Anlamından uzaklaşıyor. Ailenin kadınlara karşı yorumları da, kafa bulmaları da önem arz ediyor. Bir gelini döven erkeği öven sözlerle ebeveyn bahsederse, evlat olan erkekte aynı düşünceye haiz oluyor. İşyerinde yöneticilerin ya da iş arkadaşları tarafından taciz edilen, mobbinge uğrayanlarında sayısı çoğalmaya başladı. Bugünün çalışanı şahit olduğu yöneticilerin personellerine taciz ve mobbing uyguladığını görünce, fırsat kollamaya başlıyor. Yarın o personel yönetici olduğunda da hemen kadın personellere olan bakışı pisleşiyor, işten çıkartırım korkusuyla da kadın personelin kendisine karşı gelme seçeneğinin olmadığına inanıyor. Bir kocanın karısını mahallenin ortasında dövmesi ve bunu da komşuların sadece izlemesi de o erkek çocuğun bakışını değiştirebiliyor. Eğitim seviyesinin dipte olduğu bu gibi yerlerde büyüyen erkek çocuklar da gördüklerine artık şaşırmaz oluyorlar. Önlerinde kadını öldürseler, vicdanları sızlamıyor. Televizyon kanallarına söz etmeye gerek yok, söze başlasam sayfalar sürer eleştirilerim. Diziler de hep kurtarılmaya muhtaç bir kız ile onu kurtaracak erkeklerin hikayeleri yer alıyor. Kadının aciz olduğunu ve bir erkek tarafından kurtarılması gerektiği görüşü zerk ediliyor, seyircilere. Yazlık dizilerde de hep aynı konular işleniyor. Zengin bir işadamı ve onu elde etmeye çalışan 3-4 kızın mücadeleleri yer alıyor. Bu kızlar her türlü maymunluklar yapıp, onurlarını gururlarını ayaklar altına alıyor. Tek amaçları vardır, o da başroldeki zengin adamın kendisini seçmesidir.
Sosyal medyada bir de katillere profil açan tiplerde türemeye başladı. İşin ilginç yanı kısa zamanda yüzlerce takipçileri de oldu. Durumun ciddiyeti çok kötü yerlere gitmeye başladı. Haber bültenlerinde “Sevgisine cevap vermediği için” sözünü kullanan medya kanallarını da gördük. İşin boyutunu ne de güzel değiştirebilen bir söz. Bir insan birisini sevmiş, karşılık göremeyince de öldürmüş. Sebep belli, sonuçta beklenen olmuş gibi anlatılıyor.
“Adam” kelimesi “toprak” anlamına geliyor. Bir diğer anlamı ise “İnsanın Atası”. Bu da insanın topraktan geldiğini simgeliyor. Bundan şunu anlıyoruz ki eril bir söylem olmadığı. Unisex bir anlam içeriyor. Fakat nasıl olmuşsa erkekle özdeşleştirilmiş. “Yüksek Karakterli İnsan” anlamına gelen “Adam” sadece erkeğe has bir kelime değildir. Madem bu kelime erkeklere özdeşleştirilmiş, anlamını da öğretilmesi gerekiyor artık! Bunun da tek çaresi idam değil, EĞİTİM’dir.