Çocuklar, ne zaman ne yapacağı belli olmayan türdendir. Misafirlikte eğer onu kızdırırsan, seni oracıkta zor duruma sokmaktadır. “Baba, sen dün bunlara evde küfretmiyor muydun? Şimdi de utanmadan geldik!” demesi çileden çıkmanıza yeterlidir. Bir de söz eğer çocuğun ağzından çıkıyor ise, doğruluğu kesindir. “Çocuktan al haberi” sözüyle bu kanıtlanmıştır.
Çocuklar her daim masumdurlar. Ancak günümüzün fırlamaları nedense pek de masum sayılmazlar. Çünkü çıkarı olan bir velet, anında annesini ve de babasını hiç düşünmeden zor duruma sokabilir. İstediği bir şeyi almayan ebeveynlerinden öç almayı çok iyi başarır.
Çocuklar, büyükleriyle dalga geçmeyi çok seviyorlar. Bir bakarsınız, çocuk ayağınızı tekmeliyor. Bir şey yapamazsınız. Çünkü “Gücün ona mı yetiyor!”, “Uyma çocuğa!”, “Çocukla çocuk olma!” sözlerini sırtına alan çocuk, ayağınıza kalıcı bir izini bırakmayı başarana kadar tekmeler. Olur ki kızar ve çocuğa saldırırsanız, çevredekiler az önceki sözleri suratınıza yapıştırır. Haksızmışsınız gibi çekinerek olay mahallinden uzaklaşırsınız. Giderken, “Yazık yazık! Boyundan posundan da mı utanmıyor, el kadar çocuğa saldırıyor!” sözleri kulağınıza ulaşmayı başarır tabi ki...
Çocukluktan gelen bazı alışkanlıklar, yaş ilerledikten sonra da devam eder. Küçük yaşlarda oyuna başlamadan, bir şeyin doğruluğunu ispatlamadan önce “Nesine!” kelimesini kullanan çocuk, ilerleyen yıllarda da bu kelimeyi şans oyunlarında sürdürmeye devam etmektedir.
Çocuklar sıkıldıklarında çevredekileri de bir hayli sıkarlar. Sıkıldıklarında saçma sapan oyunlar üretebilmekteler. Kapının ziline basıp kaçma oyunu onları coşturmaya yeter. Ancak evde uygunsuz durumda yakalananları düşünürsek, onlara tüm insan evladı acır. Diyelim ki banyodayken bu zil çalsa -ki çocuklar kapı açılana kadar ısrar ederler- adam hemen apar topar kapıyı açma telaşına kapılır. İşte o görüntü çocuklar için çok güzeldir. Havluyla belli noktaları kapatmaya çalışırken bir yandan da çocukların peşinden koşması, etrafta görenlerin hayranlığını kazanması için yeterlidir. Adamın o anki siniri geçtikten sonra eve dönüşü de şahanedir. Ürkek adımlarla, kızarmış yanaklarıyla, bir yandan da etrafa gözeterek eve duhul olma çabası yok mu, muazzam! Sanki yakalasa çocukları dövecekmiş gibi koşması tabi ki saçma. Dövemeyeceksin, çünkü dokunulmazlıklarına dair birtakım sözleri vardır çocukların. En fazla, yakaladığında, “Evladım, koskoca adam olmuşsun, bırak bu işleri! Saçma değil mi bu davranışın?” deyip yanağından makas alarak dönersin. İçindeki çocuğa olan nefret duygunu stok halinde biriktirmeye başlarsın. İlerleyen yıllarda bu stoklar hastalıkla, saç ağarmasıyla, dökülmesiyle sana geri dönecektir. Aslında, orada senden makas alınmıştır çocuk tarafından. Yanağından makas alınan çocuk da yakalanmasına rağmen dayak yememesi karşısında, büyüğüne saygı dolu bir cümle ile vedalaşır: “Korktun değil mi! Korkak, korkak, korkak...”