Ofis içerisinde ellerinizde dokümanlarla yürümelisiniz. Sakın karşı cinsle koridorda çarpıp evrakları yere düşürmeyiniz. Patronun gözüne gireyim derken, ofis arkadaşınızın gözüne girmeyiniz.
Bilgisayarı meşgulmüş gibi kullanmalısınız. İş yapıyor havasında sosyal medya da gezinebilirsiniz. Telefonla mesajlaşamadığınız için bilgisayarla mail aracılığıyla yazışabilirsiniz.
Masanın üstünü olabildiğince evraklarla doldurmalısınız. Bırakın masanız dağınık kalsın ki ne kadar yoğun olduğunuzu ispat etmiş olursunuz. Elinize alın bazı evrakları uzun uzun bakınız ama okumayınız. Aklınızdaki düşündüğünüz konuya yoğunlaşınız. Vermiş olduğunuz poz sayesinde iki işi de halletmiş olursunuz.
Arada bir sabırsız gibi davranınız. Hatta huzursuz da olabilirsiniz. Eğer patronunuz sizi bu halde görürse, sizin çok çalışmaktan ötürü gergin olabileceğini düşünecektir. Bu da göze girmenizde çok fayda sağlayacaktır. Patronlar, gergin ve huzursuz personelleri çok sever ve mutlu elemandan da nefret ederler.
Ofisten en son siz çıkın! Her zaman çalıştığın yeri en son sen terk etmelisin. Özellikle patronun ya da sorumlun varsa acele etmemelisin. Masanda oyalan, haber oku, dedikodu yap ama sakın erken çıkan sen olma!
Arada bir etkileyici iç geçir. Aynı ortamda birileri varken yüksek ses tonuyla iç geçir. Çevrendekilerin dedikodu hızından yararlanıp, senin ne kadar yoğun ve baskı altında olduğunu herkese söylesinler. Patronlar buna bayılırlar.
Masanın üstü dolu olup da istenen tepkiyi alamadıysanız, masanın altına da klasörleri koymayı deneyiniz. Hele ki patronunuz yanınıza geldiğinde oturacak yer bulamazsa, siz de koltukların üstüne koyduğunuz evrakları kaldırdığınızı gördüğünde buna minnettar kalacaktır.
Toplantılarda yeni öğrendiğiniz terimleri dile getiriniz, kimsenin bilmediği bu terimler sizi patronunuzun gözünde fark edilir kılacaktır. Boş zamanlar da sektörünüzle ilgili terimlere göz atmanız her zaman fayda olacaktır. Ne dediğinizi anlamayan iş arkadaşlarınız zor durumda kalacaklardır. Anlamını size sorsalar, patronun gözü önünde rencide olacaklardır. Anlamadığı içinde anlamış gibi çaktırmaya çalışsalar da hep tedirgin olacaklardır. Önlerine bakacaklardır ki sözün kendisine verilmesinden kaçınacaklardır.