Yurtiçinde yaşayan vatandaşlarımızın aksine yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız yabancı dil öğrenmeme, sürekli Türkçe konuşma gibi çabaları vardır. Çok ters bir durumdur. Yurtiçinde yaşayan vatandaşlarımızın heveslerinin onda biri yurtdışındakilerde yoktur. Oysaki burada yabancı kelimelere bayılırız. Her tümcenin içine bir adet koymaya çalışırız. Aslında bunun bir ortası olmalı. Burada kendi dilini terk etme çabalarını bırakıp, yurtdışında da hangi dil telaffuz ediliyorsa oraya ayak uydurmamız gerektiğini artık idrak etmemiz gerekiyor.
Bazı insanlarımıza bir kelimeyi kodlayın dediğimizde ağızlarından şöyle bir şey çıkıyor; “Manisa’nın M’si… Ordu’nun O’su… Los Angeles’in L’si… Amsterdam’ın A’sı…” Şimdi burada ki “L” harfini bize neden “Los Angeles” üzerinden anlatıyorsun ki! O nerden çıktı, demezler mi sana! Maalesef demiyorlar, karşısındaki insanımız da gayet normalmiş gibi dinliyor. “İzlanda’nın İ’si” diyenine rastladım, ne oldu bizim İstanbul’umuza! Uzaklar da arama, yanı başındaki illerden yardım iste!
Bazı insanlarımız “must” kelimesiyle durumunun vahim olduğunu dile getirir. “Must” (mast olarak okunur) İngilizcede mutlak gerekliliği anlatır ama bizim cümlemizde ne işi var? Sanki araya “mast” deyince karşındaki insana durumunun vahametini mi aktarmış olacaksın! Kusura bakma, çok kişi “must” kelimesinin anlamını bile bilmiyor. Çok alışık olduğumuz bir söz de, “Çok mersi”. Nasıl olduysa çok güzel sahiplendik. Hele ki bu kelimenin yabancı bir kelime olduğunu söylediğimizde, karşımızda duracak insanların olacağını biliyorum. “Yok, canım nerden çıkardın, kırk yıllık mersi kelimesinin yabancı olduğunu allasen!” diyecekler.
Sen “E-posta” diyorsun, karşındaki anlamıyor. “İmeyıl mı?” diye de senin dediğinin yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyor. Sen cahil kalıyorsun onun karşısında. “Nafiz KAÇGEL et Şekeroğulları dat kom dat ti ar” diyor. İşyerlerine yahut tüm kuruluşlara bakarsanız “ÇIKIŞ” pek kullanılmaz. Onun yerine “EXIT” yazısı kullanılır. Bunun da bir çıkış yolu bence bulunmalı!
Allah korusun, bir yangın olsa yabancı dil bilmeyenlerin eli ayağı birbirine girecek. Nedeni, yangın dolaplarımızın üstünde kocaman “F” var, “Y” yerine. Sokaklara kulak verdiğimizde “Hello”, “Hay” kelimelerini duyar olduk. Bir tanesini çevirip sorsak, “İngilizceyi çok seviyor olmalısınız. Sürekli cümlelerinize serpiştirme çabanızdan ötürü size bir soru sormak istiyorum. İngilizce bizim resmi dilimiz olsun ister misiniz?” desek, alacağımız cevap şu olurdu, “No!”…