Çocukların çokça yaşadığı bir durumdan bahsedeceğim. Çocuk oyununu güzelce oynarken annesi ona, “Oğlum/kızım baban geldi, hadi eve” der. Çocuk aklıyla bunu idrak edemez. Arkadaşlarıyla oynadıkları oyunu da bırakmak istemez. Annesine, “Bana ne ya! Benim babamla bir randevum yoktu ki! Geldiyse geldi, bana mı geldi!” tepkisini verir. Anne balkondan bir daha seslenir, “Kime diyorum ben!” diyerek sesinin volümünü arttırır. Çocukta ona aynı tonda cevap verir, “Ya anne ya!” der. Akabinde şu cevapla karşılaşır çocuk, “Sus, “ya” denmez anneye! Baban sana çok kızar, ben karışmam!” der.
Günümüzdeki çocuklar bu konuşmalardan çok uzaklar. Bizim çağda bu yaşanırdı, bu tür diyaloglar. Bir de şimdi ki çocukların sorumlulukları çoktur. Okula gidiyorlar, yetmiyor etüde katılıyorlar, eve geldikleri gibi yapmaları gereken ödevleri vardır, hafta sonu da onları kurslar bekliyordur. Gel de dışarı da oyna. O yüzden duyamaz olduk, “Yavrum, hava karardı, gel artık” nidalarını. Bu da acayip bir cümleydi. Havanın kararması bizim eve geçmemizi gerektirmiyordu ki! Vampirler, yarasalar mı basacaktı oyunumuza! Anne dedim de çocuklarını savunmak için bazı anneler şu tümceyi kurardı, “Benim oğlum aslında çok akıllı ama kafası haylazlığa çalışıyor”. Bu sözü duymayanınız yoktur. Çocuğunun geri zekalılığını bu cümleyle örtmeye çalışması bile takdire şayandır. Ama çocuğunu nasıl sunarsan sun, karşındaki insanlar gördüklerine inanıyorlar maalesef.