Dr. Mesut Ayyıldız konu hakkında bilgiler verdi.
Vücudun temel yapı taşı olan hücrelere enerji üreten mitokondrilerin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamaktadır. Vücutta meydana gelen serbest oksijen radikallerinin yok olmasını sağlar ve vücudumuzun kendisi üretir. Bununla birlikte hücrelerin yaşlanmasına ve bozulmasına, bununla birlikte bazı hastalıkların ortaya çıkmasına ve bağışıklık sisteminin güçsüzleşmesine engel olur. Bakteriler, virüsler ve vücudumuzda toplanan ağır metallerle savaşarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Fakat son yıllarda GDO içeren besinlerin çok yükselmesi, besinlerin içerisinde bulunan katkı ve koruyucu maddeler, tarım ilaçları, pestisitler, deterjanlar, aseton ve makyaj malzemelerinde bulunan son derece zararlı maddeler nedeniyle vücudumuzda üretilen glutatyon eksik kalmaktadır. Yine parasetamol artışı, Röntgen tomografi gibi x ışınlarına maruziyet, kronik stres, aşırı kaygı ve endişe, depresyon ve benzeri gibi sebepler vücudun glutatyon üretimini son derece aşağıya indirerek bağışıklık sistemimizi olumsuz şekilde etkilemektedir. Sigara ve yoğun alkol kullanımı ve hava kirliliği de bu duruma katkıda bulunmaktadır.
Damar içi yoldan verilen glutatyon ve vitaminler kaygıyı, migrene bağlı baş ağrılarını, kas spazmlarını ve fibromiyalji yakınmalarını çok ciddi oranda son derece hafifletir. Astım, alerji, kronik yorgunluk, uykusuzluk ve soğuk algınlığı gibi birçok problemde etkindir. Cildimizin tekrar yenilenmesine ve parlak görünmesine büyük katkı sağlar. Özellikle otoimmun hastalıklarla vücudun savaşmasına destek olur. Bununla birlikte yoğun sigara kullananlar, bağışıklık sistemi düşük olup sık sık hastalanan kişiler, yetersiz ve dengesiz beslenenlerde, yaş almış kişiler de veya gençliğini korumak isteyen kişilerde, özellikle Kovid-19’un çok arttığı bu dönemlerde bağışıklık sisteminizi güçlü tutmak için ayrıca Kovid sonrası dönemde de güvenle kullanılabilir. Glutatyon Terapi uygulanması ile ilgili devam eden bilimsel çalışmalar da mevcuttur.