Uzman Psikolojik Danışman Şura Saka konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Hayatınızda kaynanasının eziyetlerini çekmiş olan, eltilerinin rekabetleri ile karşı karşıya kalan, görümcelerine hoş görülen şeylerin kendisine hoş görülmediğini anlatan,babasının bir bakışıyla hareket dahi edemeyen, mirasın çoğunu erkek kardeşinin aldığı aile büyükleriyle karşılaşmışsınızdır. Yaşam şartları değişse de ne yazık ki bu şikayetlerin hala devam ettiği görülmektedir.Büyüklü evlere evlenen çiftler ekonomik özgürlüğün ebeveynlere bağlı olmasıyla birlikte o evin kuralları ve dinamikleriyle yaşamaya başlamaktadırlar. Belki yatak odaları ayrı olsa da çocukların yetiştirilmesi, ev işlerinin bölünmesi, aile içi ekonomik harcamalar, iş bölümü ancak evin büyükleri tarafından tahsil edilebilmektedir. Bu durum kendi yaşamını inşa edemeyen, belki orta yaşlara gelene kadar isteklerini dile getiremeyen ve hayattan “alacaklı” hisseden yetişkinlerin oluşumuna neden olabilmektedir. Bu kişilerin “Artık ben kendi hayatımı, isteklerimi yaşayacağım” diyerek yaşadıklarını benzer şekilde yaşatmaya başladığını görebilirsiniz.
Kendisi hayatın kahrını çekmiş olan ve artık tahta geçmesi gerektiğine inanan yetişkinler… Bu durum bazı zamanlarda doğrudan dile getirilmese de çocukları kendi isteklerini reddettiğinde suçluluk uyandıran cümlelerle sürdürülebilmektedir. “Ben çok hastayım, beni çok üzüyorsun”, “Senin için hayatımdan vazgeçtim, şimdi sen bana böyle mi teşekkür ediyorsun?", "Sana bakmak için yıllarca çalıştım. Şimdi senin bana bakma zamanın gelmedi mi?"; “Sen zaten beni sevmiyorsun, eşinin ailesini seviyorsun.”; “Evlendin beni terk ettin”; “Eşinin güdümündesin, seni manipüle ediyor.” bu cümlelerden bazılarıdır.
Geniş aileler çekirdek ailelere yerlerini bırakırken ebeveynlerin yeni evli çiftleri yönetmesi hala beklenebilmektedir. Bunların yanı sıra bazı ebeveynler geniş aile geçmişi olmasa da çocuklarının kendilerinden ayrışmasını istemeyebilir, onları yetişkin olarak kendi yaşamını kurmasından rahatsızlık duyabilirler. Ebeveynlerine duygusal olarak bağımlı bir partnerin olması evlilikte çeşitli çatışmalara neden olabilmektedir. Ebeveynlerine gerekli sınırları koymakta zorlanan bir kişinin yaşamı ancak ebeveynlerinin insiyatifinde sürebilmektedir. Evli çocuğunun maaşını birikimini isteyen, izinsiz evlerine giren, yatak odalarının çekmecelerini karıştıran, onlar adına hafta sonu planı yapan, çocuğunu sürekli kendi yanında isteyen ve eşini o plana dahil etmeyen, onlara haber vermeden evlerine misafir çağıran, uygunluklarını sormadan uzun süre onlara kalmaya gelen ve kendi kurallarını o evde yaşatan ebeveynler…
Yukarıda bir aile kurduktan sonra ebeveynlerinizle hiç iletişim kurmayın, onlara yardımcı ve destek olmayın denilmemektedir. Bağınızın olması olağan iken, bağımlı olmak çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. İki kişinin kurduğu ailede maddiyat, zaman ve iş bölümü kendi tasarrufları dışında süregeliyorsa burada biraz durmak ve değerlendirme yapmak gerekmektedir. Kurduğunuz ailedeki yetişkinler tam olarak kim? Eğer ebeveynleriniz ise onlar zaten kendi ailelerini kurdular. Kurduğunuz ailenin sorumluluğu size aittir.
Evlenmeden önce partnerinizle nasıl bir aile kurmak istediğinizi, hangi sorumlulukların kime ait olacağı, aileye ilişkin karar verirken (çocuğa kim bakacak, nerede yaşanacak, bayramın ilk günü nereye gidilecek vb) nasıl bir yol izleneceği ve ebeveynlerle ilişkide nasıl sınır konulacağını konuşmak bu noktada faydalı olabilir. Burada bir diğer önemli nokta da ebeveyninizle, kardeşlerinizle ilişkinizdeki sınırları korumanın sizin sorumluluğunuz olduğunu hatırlamaktır. Prof. Dr. Azize Nilgün Canel’in “Gelin ve kaynana arasında sorun yoktur. Aralarında dengeyi kuramayan damat sorunu vardır.” cümlesinde olduğu gibi ailenizdeki eleştirileri eşinize, eşinizin eleştirilerini ailenize taşımamak oldukça önemlidir. Bu cümleyi damat ve kayınpeder/kaynana arasında sorun yoktur şeklinde de okuyabilirsiniz.
Bunu konuda neler yapılabileceği özetlemek gerekirse:
● Öncelikle yaşamda kendi ailenizi kurabilecek özgürlükte ve yeterlilikte olmak
önemlidir (maddiyat, çocuk bakımı vb).
● Eşinizle kararların verilmesi konusunda uzlaşıda olmak mühimdir. Her iki kişinin de
çift olabilmesi için sorumlulukları bölüşmesi ve çeşitli fedakarlıklar yaparak ortak
karara varması gereklidir.
● Kendi ebeveynlerinizle ilgili sorunları partnerinize taşınmamasına özen
gösterilmelidir. Anneniz, babanız, kardeşiniz, yengeniz eşinizle ilgili yorumda
bulunduğunda bunun sınırını sizin çizmeniz ve eşinize bunları anlatmamanız
mühimdir.
● Evliliğinize, eşinize müdahale eden, edemediğinde duygu sömürüsü yapan
ebeveynlerinizle iletişim kurarken bazı kriterlere dikkat edebilirsiniz. Onları
değiştirmek mümkün değil, çünkü böyle bir talepleri yok. Bu nedenle onları
eleştirmeyin, suçlamayın ya da onlara duvar örmeyin. En önemlisi de savunmaya geçmeyin. Bu tam olarak bu oyunu sürdüren şey. Gereken cevabı kısaca verin, bu yeterlidir. Size karşı bir talepte bulunduklarında bu durumu değerlendirin. Reddetmeniz gerektiğinde, size uygun gelmediğinde kısaca bunu söyleyin. Kararınızı uygulayın ve tutarlı olun. Bu karar dışında onlarla irtibatta kalmaya özen gösterin.
Uzman Psikolojik Danışman Şura Saka,'' Son olarak, tüm bunları deniyor ama yapamıyorsanız, ailenizde dengeyi kuramıyorsanız, hayır diyemiyor suçluluk hissediyorsanız terapi almak bu konuda size yardımcı olabilir.''dedi.