Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, 36. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısı'nda, Adana, Bartın, Burdur, Bursa, Gaziantep, Giresun, İzmir, Karabük, Kastamonu, Mersin, Niğde, Sivas, Yozgat ve Zonguldak illerinden gelen muhtarlarla bir araya geldi.
Programa gecikmesinden dolayı muhtarlardan helallik isteyen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bugün 36. kez muhtarlarla bir araya geldiklerini ifade etti.
Ülke ve millet olarak kritik günlerden geçilen bir dönemde gerçekleştirilen bu buluşmaların önemi vurgulayan Erdoğan, "Biliniz ki bu buluşmalar tüm dünyadan takip ediliyor. Burada sizinle Türkiye'ye ve dünyaya, sergilediğimiz birlik, beraberlik, dayanışma görüntüsüyle verdiğimiz mesajlarla tarihe adeta not düşüyoruz. Türkiye'de işleyen bir demokrasinin bulunduğunun en somut ispatı işte bu salonda sizlerle birlikte 36'ıncı defadır tekrarladığımız kucaklaşmadır. Tamamı milletin özgür iradesiyle seçilen muhtarları, belediye başkanları, milletvekilleri, cumhurbaşkanıyla ülkemiz tabandan tavana demokrasinin tüm unsurlarıyla yaşandığı, yaşatıldığı bir yerdir." diye konuştu.
Geçmişte, Türkiye'nin demokrasiye, "Mücadele etmeden, bedel ödemeden sahip olduğu" imasında bulunanların 15 Temmuz'la birlikte böyle bir iddialarının da kalmadığını söyleyen Erdoğan, "Milletimiz o meşum gece canı pahasına istiklaline, istikbaline ve demokrasisine sahip çıktığını, çıkacağını göstermiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"Bu, sadece Türkiye için değil" diyen Erdoğan, Türkiye'ye resmi ziyaret gerçekleştiren Etiyopya Cumhurbaşkanı Mulatu Teshome Wirtu'nun dün gece kendisine, "Siz ekranda görünüp de FaceTime'da İstanbul'a geleceğinizi açıkladığınız anda ben rahatladım." dediğini aktardı.
Wirtu ile Ankara'da büyükelçilik yaptığı dönemde tanıştığı anlatan Erdoğan, Wirtu'nun Etiyopya'dan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesini izlediğini ve FETÖ'yle mücadeleye müdahil olduğunu ifade ettiğini aktardı.
DEMOKRASİ MÜCADELESİ LAFLA OLMAZ
"Demokrasi mücadelesi lafla olmaz." ifadelerini kullanan Erdoğan, "Millet, şairin dediği gibi 'Eğer sen yürürsen, millet arkandan yürür.' Hep söylüyorum ya, eğer lider taşın altına saklanırsa, millet dağın arkasına saklanır. En modern silahların karşısına, yüreğindeki imanı ve çıplak elleriyle dikilen Türk milleti, dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir zafer kazanmıştır. O gece benim milletimin elinde silah yoktu, ahlak vardı. Onunla yürüdü onların üzerine ve onunla o gece o saldırıları durdurdu ve şehadete yürüdü, Allah'a yürüdü, 'vatan' dedi, 'millet' dedi ve böylece de 17 saatte bu işi evelallah sona erdirdi." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi gibi seçilmişlere seslenerek, şunları kaydetti:
"Milletimizin bu fedakarlığını, bu kahramanlığını, bu sağlam duruşunu kendi görev alanlarımızda hakkıyla hizmet vererek taçlandırmaktır. Bunun için muhtarsak en iyi hizmeti vermek için çalışacağız. Belediye başkanıysak ilçemize, beldemize, ilimize en güzel hizmetleri gerçekleştirmenin çabası içinde olacağız. Milletvekiliysek şehrimize ve ülkemize en faydalı projeleri kazandırmanın peşinde koşacağız. Cumhurbaşkanıysak ülkemizi ve milletimiz her alanda dünyada en ileriye taşımanın mücadelesini vereceğiz. Memurundan daire başkanına, kaymakamından valisine, genel müdüründen müsteşarına kadar tüm kamu görevlileri de seçilmişlerin ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda çalışmalarını yürüteceklerdir. Aksini savunan demokrasiye ihanet eden bir vesayetçidir. Demokrasiye inandığını söyleyen herkes bunu kabul etmek zorundadır."
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Bu anayasa değişikliğini engellemek için Meclis'te sergilenmedik çirkinlik bırakmadılar. Şimdi aynı işi meydanlarda yapmaya çalışacakları anlaşılıyor. Halbuki milletimiz için bu yeni bir mesele değildir. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi krizini aşmak için atılan adım ülkemizi bu noktaya getirmiştir. Bu sistemin ne anlama geldiğini, birçok kimse ilk uygulaması olan 10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçimiyle anlayabilmiştir.
Sorunun şahsımdan değil sistemden kaynaklandığını kabul etmediğimiz müddetçe sorun çözülmeyecek. Siyasi hayatları birçok krizlerle geçen rahmetli Özal ve rahmetli Demirel'in nihai aşamada geldikleri yer, bugünküyle aynıdır. Aynı şekilde merhum Erbakan ile merhum Türkeş'in aynı görüşe sahip olduğunu biliyorum."
MADDE MADDE ANLATTI
İşin aslının müzmin muhaliflerin söylediği gibi olmadığını lütfen milletimize anlatın. Kardeşlerim Cumhurbaşkanlığı sisteminin (bunu hiç unutmamak lazım) Tek Millet, Tek bayrak, Tek vatan, Tek devlet ilkelerinin sistemi olduğunu çevrenizdeki herkesle paylaşın. Bize millet-i İbrahim denir. Bizim anamız babamız Adem ile Havva değil mi? İnancımızda bu yok mu? Oradan geldiğimize göre bizi bölmek isteyenler ihanet içerisindedir. İki tek bayrak Bayrağımızın rengi belli. Kimse bize bayrak yutturmacası yapmasın. Bizim o paçavralara bakacak yüzümüz yok. Bu mesele yürek meselesidir. Üç Tek Vatan. Bu ülke 780 bin kilometrekare ile tek vatandır. Ve Tek devlet. Bizim başka devletimiz yok. Söz konusu olamaz. Böyle bir gayretin içerisine giren ağır öder ve ödemeye başladılar.
Kararlıyız. Milletimiz bize böyle bir görev verdi. Bizi bu vatan hainlerinden kurtarın dedi. Bunların bedeli neyse ödesinler dediler. Biz de ödediyoruz ödeteceğiz. Dolayısıyla işlenen suçların bedelini hukuk içerisinde yargı soracaktır. Kardeşlerim biliyorsunuz. 18 maddelik anayasa değişikliğinin 4 maddesi farklı hususlarla ilgiliyken kalanları doğrudan yönetim ile ilgili.
1. Madde: Yargının bağımsızlığının yanına TARAFSIZDIR ilkesi ilave ediliyor. Bundan kim neden rahatsız olabilir?
2. Madde Milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkmasıyla ilgilidir. Çift kamaralı sistemde toplam 600 seçilmişle çalışan bir meclis vardı. Buradan geliyoruz biz. Dünyadaki örneklerine de gayet uygun. Tek kamara sistemimiz 600 vekil. Senatör yok.
3. Madde seçilme yaşını 18'e indirme. Daha önce başbakanlığım döneminde 30'dan 25'e indirmiştik. Bana göre en önemli maddelerden biri budur. Gençlerimizin kendilerine 18 yaşında seçme hakkı veren ama seçilmelerine rıza göstermeyen bu sistemi değiştirmek için halk oylaması sisteminde gece gündür çalışacaklarına inanıyorum. Böyle bir saçmalık olur mu? Seçilme mi zor seçmek mi? Seçmek zordur. Doğruyu yanlıştan iyiyi kötüden ayırt edecek bir erdeme ulaşmaktır seçmek. Seçilmek onun kadar zor değil. Adam gibi 18 yaşında benim gencim hakkını kazanıyorsa milletim o genci parlamentoya gönderir. Ve bugün dünyada 57 ülkede seçme seçilme yaşı 18'dir. Bakıyorsunun 25 yaşında bakan oluyor adam. Bu konularda bir defa gençlerimize güveneceğiz. Ve inanıyorum ki gençlerimize bu farklı bir sınıf atlatacak. Şimdi çıkmışlar diyorlar ki askerlik ne olacak? Sanki öyle diyelim ki Türkiye genelinde 7 milyon gencin hepsi vekil oluyor da bu soruyu soruyorlar. 10-15 neyse bu gençleri askerlikten muaf tutarsın olur biter. Parlamentoda görev yapmak kadar kutsal bir görev var mı?
ARTIK SORUMLU CUMHURBAŞKANIDIR VE HESAP VERMEKTEN KAÇMA İMKANI YOKTUR
Diğer maddeler mevcut sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi düzenliyor. En önemlisi de Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın birleştiriliyor olmasıdır. İki yürütme yerine gücünü milletten alan bir tek yürütme ortaya çıkıyor. Millet kime oy verdiğini, kimden icraat beklediğini, kime hesap soracağını bilecektir. Bu kişi artık Cumhurbaşkanıdır. Bu kişinin de sorumluluktan kaçma imkanı yoktur.
AYDA BİR SEÇİM YAPILMASINA SON
Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri 5 yılda bir yapılacaktır. Bu kadar büyük maliyetlerle bu kadar zaman harcanmayacak. Ayda bir seçim oldu bu ülkede neler yaşadık ya? Ayda bir seçimin olduğu, başbakanın değiştiği ülkede istikrar olur mu? 16 ayda bir hükümet değişmiş ortalamaya bakınca. Burada istikrar olmaz. Bunu kim kaldırdı biz kaldırdık. Belediyeler gibi bu seçim de 5 yılda bir olacak. Krizler döneminin kapanması sağlanmış olacak.
KARARNAME DEĞİL KANUN ÜSTÜN VE ONU DA MECLİS YAPIYOR
Bir diğer önemli husus Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi vererek yürütmenin daha hızlı olması veriliyor. Dikkat edin kanun değil kararname yetkisi veriliyor. Ayrıntılı sınırlamalarla birlikte... En önemlisi de kanunun kararnameden üstün olduğunun belirtilmesidir. Yasama organı meclis olduğuna göre elbette bu konuda üstünlük ve öncelik oraya verilmelidir. Ve öyle yapılmaktadır. Tüm kanun yetkileri meclise ait.
FESİHTE BİRLİKTELİK İLİŞKİSİ GELİYOR
Seçimleri kim talep ederse etsin ikisi beraber olacak. Cumhurbaşkanı ile meclis arasında böyle bir ilişki tesis ediliyor. Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi sağlanırken partileriyle ilişkisini kesme şartı koşularak gerçekçi olmayan bir yöntem öngörülmüştür. Benim mesela kurucusu olduğum partimle ilişkim kesildi. Yeni değişiklikle bu yanlış düzeltiliyor. Zaten siyasi olan Cumhurbaşkanının partili olmasının önü açılıyor.
CUMHURBAŞKANI HESAP VERİYOR
Yine mevcutta Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında sorumsuzdur. Yeni sistemde denetim mekanizması ve Cumhrubaşkanını sorumlu hale getiriliyor. Böylece Meclisin Cumhurbaşkanı ile birlikte yardımcı ve bakanları denetlenebilecek. Ceza gerektiren durumlarda Cumhurbaşkanı Yüca Divanda yargılanabilecek. Cumhurbaşkanının la Yüs'el olmadığı denetlenebildiği demokratik bir tablo ortaya çıkıyor.
Yeni anayasa Türk milletinin ve Türk devletinin geleceğini aydınlatarak 2023 hedefi ve 2071'in şekillenmesini sağlayacak, yeni Türkiye'nin müjdesi haline gelecektir. Bu 'Büyük Türkiye' olacaktır. Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi ya da AK Parti'nin veya MHP'nin parti meselesi değildir. Bu ülkenin meselesidir.
SİSTEMDE KALICI HALE GETİRMEK İSTİYORUZ
Biz sorun yaşamıyoruz ama bu durumun sistemin doğruluğundan değil. Şahsım ve hükümetin uyumundandır. İşte biz bu durumu sisteme bağlıyoruz. Şahıslar geçici. 2 metreküplük bir mezar şahısları götürür. Kim olursan ol. Biz bunu sistemde kalıcı hale getirmek istiyoruz.
Biz nereye gideceğimizi biliyoruz. Neden kendimize saray yapalım? Biz tarih yazacak bir millete burayı miras olarak bırakalım diye yaptık. Başbakan olduğum zaman tuvaletlerin içinde karafatmalar dolaşıyordu. Bir Başbakan böyle bir odada çalışabilir mi? Çok tasarruf sahibiymiş maşallah ya! Bunların dikili taşı yok. Hayatları böyle geçti. Şimdi buradan yüklenici firmaları buradan her yıl bir bedel alacaklar. Kim ödeyecek onlara? Devlet ödeyecek. Kimin adına? Milleti adına.
BU SİSTEM ŞAHSIM İÇİN DEĞİLDİR
Cumhurbaşkanlığı sistemi şahsımın sistemi değildir. Şahsımla baki değildir. Türkiye'de Allah'ın izniyle Tayyip Erdoğan'lar bitmez. Her sistem kendi liderini önderini üretir. Bu sistemde hiçbir etnik grubun hiçbir inanç grubunun ortadan kaldırılması, tehdit altında olması mümkün değildir. Çünkü yeni dönemde irade bizatihi milletin ta kendisindedir.
"Ülkemizde artık milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle kavgalı hiç kimsenin, ülkenin başına bela olma ihtimali de kalmamıştır. Bu sistemde hiçbir etnik grubun, inanç grubunun yaşam biçiminin ortadan kaldırılması tehdit altında olması mümkün değildir. Çünkü yeni dönemde, devletin sahibi şu veya bu kurum değil bizatihi milletin ta kendisidir. Millet, doğrudan denetimi altında tuttuğu meclisi ve cumhurbaşkanı aracılığıyla demokrasisine de istiklaline de istikbaline de sahip çıkma imkanına kavuşuyor. Bu düzenleme aceleye getirilmiş değil bilakis geç kalmış hem de çok geç kalmış bir reformdur."