** Tahir Canan’ın sahibi olduğu Özgürlük Kitabevi, “Özgürlük ve Umut” etkinliğinde Çamlık Parkı’nda Gezi havası estirdi. İnsan hakları savunucusu ve yazar Eşber Yağmurdereli artık dünyanın her yerinin Gezi Parkı olduğunu söyledi.
Özgürlük Kitabevi ulusal, evrensel ve yerel aydın ve sanatçıları, “Özgürlük ve Umut” adını verdiği Gebze Çamlık Parkı’ndaki etkinlikte bir araya getirdi. İnsan hakları savunucusu ve yazar Eşber Yağmurdereli; tiyatro sanatçısı Mehmet Esatoğlu, müzik insanı Refik Köksal ile şair ve yazarlar Neşe Yaşın, Sezai Sarıoğlu, Ertan Mısırlı, Sabiha Bayındır, Cengiz Hakkı Zariç, Halil Yeni ve Temel Kurt beş saati süren etkinlikte şiirleri, türküleri, oyunları, sohbetleri, kitapları ve imzalarıyla Gebzeliler ile birlikte oldu.
SÖZCÜKLER CAN YÜCEL’İ ÖZLER
Tiyatro Simurg, Mehmet Esatoğlu tarafından yazılıp yönetilen Sözcükler Can Yücel’i Özler adlı oyunu sahneledi. Oyunculuklarını Mehmet Esatoğlu ile birlikte Bilgesu Ataman’ın üstlendiği oyun büyük beğeni topladı. Oyun Can Yücel’in yaşama ve sanata mizahla bakışını konu alıyor. Birçok yerde sahnelenen ve Gebze’de halk ile Çamlık Parkı’nda buluşan oyunun ışık ve efekti Emre Işık ve Hamit Demir tarafından hazırlandı.
BİLKAR’DAN ŞARKI TÜRKÜ
BİLKAR Müzik Grupları yönetmeni Refik Köksal öncülüğünde BİLKAR korolarının şarkı ve türküleriyle renk kattığı, şairlerin şiirlerinin dizelerinin Çamlık Parkı’nda adeta şakıdığı etkinlik akşam saatlerinde düzenlenen, Gezi ve Soma’nın değerlendirildiği söyleşi ile son buldu. Moderatörlüğünü Cengiz Hakkı Zariç’in yaptığı söyleşide ilk olarak Eşber Yağmurdereli söz aldı.
DURUŞUMUZ, DÜŞÜNCEMİZ DEĞİŞMEDİ
Etkinliği düzenleyen Özgürlük Kitabevi’nin sahibi Tahir Canan’ın Mardin Cezaevi’nden arkadaşı olduğunu belirterek sözlerine başlayan Yağmurdereli, önemli ayaklarından biri Gebze olan 15-16 Haziran 1970 işçi hareketine atıfta bulunup o günden bu yana kendilerinin duruş ve düşüncelerinde bir değişim olmadığını söyledi. 12 Mart, 12 Eylül 1980 gibi vakaların bu sürecin ardından yaşandığına işaret eden Yağmurdereli kapitalizm var olduğu süreçte bu tür halk isyanlarının yaşanacağını, Gezi Parkı vakasının da bu sürecin bir ürünü olduğunu dile getirdi. Dünya genelinde dikkat çeken Gezi isyanının antikapitalist ve evrensel bir vaka olduğunu dikkat çekip, “Artık dünyanın bütün parkları Taksim Gezi Parkı olarak anılıyor” dedi.
GEZİ’NİN NEŞESİ HEP KONUŞULACAK
Kıbrıslı şair yazar Neşe Yaşın, Gezi olaylarının Kıbrıs’a yansıyan yönünü ise Kıbrıs üzerinden bir örnekle bütünleştirdi. Kıbrıs’ta geçen yıl benzer bir kıpırdanmanın yine bir parkta başladığını, Gezi sürecinin tersine kalabalık grupla başlayan harekete katılanların her geçen gün azaldığını ancak o eylemlere katılan bir kişinin Lefkoşe’ye belediye başkanı, birçok kişinin de belediye meclis üyesi seçildiğini söyledi. Yaşın, “Bizim için en önemli şey benim de içinde yer aldığım Gezi direnişinin neşeli bir direnç olmasıdır. Ölümler o neşeye gölge düşürdü ama kadere de direnmek gerekiyor. O ruh, o neşe hep konuşulacak” dedi. Yaşın konuşmasının başında Kıbrıs’ta son zamanlarda yaşanan gelişmeler esnasında Başbakan Erdoğan ve fikirdaşları tarafından üretilen söylemlerin de kendilerinin bir sömürge olduğunun aleni şekilde hatırlatması olduğunu kaydetti.
GEZİ YENİDEN TANIŞMA TEKLİFİDİR
Sezai Sarıoğlu, Gezi Parkı’nın (bugüne kadar birbirine uzak ve mesafeli kalan kesimlerin) tanışmak ve yeniden tanışmak eylemi olduğunu belirtip doğanın, ağaçların ve halkların birbirlerine yönelik bu teklifinin değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Gezi eylemlerinin ezber bozan bir yapıda geliştiğini belirtip konuşmasını şairlerin dizelerinden örneklerle süsledi. Nazım Hikmet’in “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür – ve bir orman gibi kardeşçesine” dizelerine de atıfta bulundu.
DEMEK Kİ MESELELER PARKTA ÇÖZÜLÜRMÜŞ
Ertan Mısırlı, 1969 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in memleket meselelerinin parklarda çözülemeyeceğine dair söylemine atıfta bulunup, “Demek ki memleket meseleleri parkta da çözülürmüş” diye konuştu. Etkinliğe ev sahipliği yapan Tahir Canan ise söyleşinin, forumun amacının herhangi bir düşünceyi mahkum etmek olmadığını belirtip, “Fikir ve düşüncelerinizin emekten, emekçiden, ezilenden yana olması yeterlidir” dedi. Ülkemizdeki sendikal anlayışın da devlet güdümündeki yasal statüden kendisini arındırması gerektiğini kaydeden Canan aksi taktirde sendikal örgütlülük alanında herhangi bir adım atılamayacağını kaydetti. Söyleşinin soru cevap bölümünde Gezi Parkı sonrası kurulan Gezi Partisi ve Sol Cephe oluşumları da değerlendirildi. Katılımcıların genel görüşü partileşmeye karşı olurken Sezai Sarıoğlu partileşmeyi bir devlet politikası ve güdümüne benzetip, “Birbirimize hala devlet olursak ne olacak?” dedi. Eşber Yağmurdereli de Gezi’nin en büyük öğretilerinden birinin insanların ihtiyaçları üzerinden proje üretimi ve yeni tarzda bir yan yana geliş olduğunu söyledi.
KORONUN EN KÜÇÜK ÜYESİ
Gün boyu süren etkinliğin en renkli görüntülerinden biri ise BİLKAR Korosu’nun şarkı ve türkülerini seslendirdiği esnada oldu. Elif Aydın, 6 aylık oğlu Miraç Ada ile birlikte koronun bir elemanıymış gibi koroya eşlik ederken koro elemanı olmadığını, oğlunun bu şekilde mutlu olduğunu dile getirdi. Etkinliğe CHP Gebze İlçe Başkanı Sedat Tatar, Gebze Belediye Başkan aday adayı Yüksel Genç; ÖDP, EMEP ve TKP Gebze İlçe yönetici ve üyeleri, BİLKAR Başkanı Serdar Dikkatli, Gebze Bir Umut Derneği Başkanı Ömer Çimen de izledi.