’Yeni Türkiye’ denilen başlangıcın temeli dün atıldı. 12. Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesinin anlamı budur. Ayrıca bir çok manası da var. ‘’Yeni Türkiye nedir, ne getirecek, ne götürecek’’ gibi sorulara cevap aramakta yarar var.
%74’lerde katılımın olduğu bir seçim geçirdik. Seçimin niteliği ve önemini göz önüne aldığımızda katılımın beklenenin altında olduğunu söylemek doğru olur. Zira böylesi tarihi bir seçimde %90’lara yaklaşacak katılım oranı olsaydı , Türkiye’nin ‘Yeni Türkiye’ yolundaki gerçek kararlılığını gösterebilirdi. Nitekim sandık başına gitmeyen 15 milyona yakın seçmen, ‘gerçek iradenin tescilini’ tecelli ettirememiştir. O yüzden Erdoğan %51.5 oy oranıyla ilk turda seçilmiştir.
Oy oranları gösteriyor ki , katılım oranının yüksekliği halinde , Erdoğan’a ikinci turda galibiyet gelmiş olacaktı. Ortaya çıkan mevcut sonuçlar değişecek, siyasi partilerin istikballeri de sil baştan ele alınacaktı.
10 Ağustos seçimlerinin iki galibi vardır.
Birisi zaten Recep Tayyip Erdoğan’dır. 12 yıldır süre gelen ‘’erkin başı’’ olmanın avantajlarını halkın teveccühü ile birleştirerek cumhur’un başı olmayı başarmıştır.
İkincisi ise Selahattin Demirtaş’tır.
Kabul edin etmeyin, sevin sevmeyin Demirtaş, Türk siyaset hayatına ismini kalıcı olarak yazdırmayı, temsil ettiği kitleyi toparlamayı ve dışarıdan da destek bulmayı başarmıştır.
Muhalefete gelince…
Şimdi CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye şunu demek lazım: Erdoğan karşısında boyunuzun ölçüsünü aldınız. Başkasının havlusu (!) ile gerdeğe girilmez. Hadi evinize.
Ayrıca bilinmeli ki, Erdoğan’ın bu başarısı aslında muhalefetin başarısızlığı üzerine konulmuş çatıdır.
Peki, bundan sonra ülkemizi bekleyen yenilikler neler olabilir? Asıl üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken soru budur?
Bu sorulara cevap bulmanın yolu, ‘Yeni Türkiye’ denilen kavramı iyi analiz etmekten geçer.
Nedir Yeni Türkiye?
Başbakan Erdoğan dün gece balkon konuşmasında bir kez daha vurguladı. ‘’Bugünden itibaren Yeni Türkiye vardır, hayırlı olsun’’ dedi.
En başta dediğimi gibi Cumhuriyet tarihimizde Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi zaten başlı başına bir yeniliktir. Gelinen süreçte farklı yeniliklerde yaşadık. Okullarda andımızın kaldırılması, remi kurumlarda T.C’nin silinmesi, anadilde eğitim, Kürtçe isimlendirmeler ve çözüm sürecine zemin hazırlayan yasaların getirdiği yaptırımların tümü, Yeni Türkiye’nin temelleridir.
Başka bir ifadeyle ; Yeni Türkiye, Cumhuriyet’in kazanımlarının pek çoğunun terki anlamındadır. Böyle okumalıyız.
Yine Erdoğan’ın balkon konuşmasında vurgu yaptığı önemli bir hususta , dört ana başlıktır.
Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet…
Erdoğan’ın bu mesajı öncelikle Güneydoğu’da dillendirilen ‘özerklik’ sevdalılarına yöneliktir.
‘Güçlü bir Türkiye ve yerel yönetimleri güçlendirilmiş bir Türkiye’’ şeklinde okuyabiliriz.
Yani;
Tüm etnik yapıların bir arada olduğu, özerklik değil, yerelde güçlü ve yerinde yönetim anlayışıyla desteklenecek yerel yönetimler.
O yüzden ‘’ Kürtler toprak istiyor, sınırlar yeniden çizilecek, Kürtler ayrılmak istiyor.’’ gibi safsatalarla zaman harcamamak gerekir. Ayrıca ülkemizin geldiği siyasi değişikleri, sınır komşularımızda olup biteni ve dünya konjektöründeki gelişmeleri iyi okumakta gerekli.
Bu düşüncemize paralel Yeni Türkiye’nin bize sunacağı en büyük değişiklik muhtemelen çözüm süreci sonunda olacaktır. Ki gidişat öyledir, öyle de olması gerekir.
‘’Toplumsal Mutabakat Yasası’nın amaçladığı sonuç da budur.
Sonu ‘’Genel Af’la neticelenen, herkesin kendine göre özgürlük duygusunu hissedeceği, cezaevlerinin tümden boşaltılacağı , temiz ve yeni bir sayfanın açılacağı bir dönem.
‘Yeni Türkiye ‘ dedikleri işte bu.
Kormayın, Erdoğan’ın ‘diktatörlük kılıcını’ sallayacağı bir dönem değil. Buna ne bu halk izin verir, ne de ABD.