Yerel seçimlere tam gaz gidiyoruz. Ülke siyaseti kadar bölgemiz siyaseti de alabildiğince renkli. Buna rağmen liderlerin aksine, yerelde adaylar arasında birbirlerini rencide edecek söylem ve davranışların olmaması, Başkent siyasetinin tabandan ne denli uzak olduğunu da gösteriyor.
Yerel siyasetin farkı bu işte..
Güzelliği, tadı burada.
Çünkü her hangi bir partinin adayı diğer parti adayı ile her hangi bir sokakta karşılaşabiliyor, yüz yüze gelebiliyor. 30 Mart’tan sonra da sürekli karşılaşabilecekleri süreç başlayacaktır. Özellikle bizim bölge böyle. Seçim sonrası yine aynı sokaklar, aynı caddeler, aynı mekanlar teneffüs edilecektir.
Dolaysıyla propaganda adına rakibini rencide edebilecek edalardan uzak kalmak hem ahlakidir, hem de akliselim siyasetçinin izlemesi gereken yoldur.
Gebze’nin siyaset arenasında hava böylesine yapıcı ve kardeşçe devam ederken, ortaya nifak sokmak, halkın kafasını karıştırmak isteyen işgüzarlarda çıkabiliyor.
Mikserler…
Durumdan nemalanmak isteyen sıpalar..
Tape’lere umudu bağlamış olanlar..
Hayal dünyasında gezip çamur deryasında yüzenler..
Bu türler, siyasete yamalanmak isteyen cinslerdir. Gebze’de sayıları bir ikiyi geçmez, ama var. Ne zikirleri bellidir, ne fikirleri. Ne siyasi çizgileri vardır, ne de hayattan beklentileri. Sadece atarlar, sallarlar. Kendilerince rakip gördükleri bir siyasetçiye zarar vermek ve mide bulandırmak için her yolu denerler.
Sinektirler…
Bazen hiç olmayan yemeği, bazen de maya tutmamış çöreği ısıtıp ısıp sofraya sürerler. Yiyen olursa tabi.
Son günlerde takip ediyorum.. Gülüyorum. Zira, zurnanın son delikleri yine meydanda. Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker’e yönelik ‘’vurun abalıya’ filmlerini oynatma derdindeler. Vuracak materyalları olmayınca bir tape tutturmuş gidiyorlar.
Sanki şarkı nakaratındalar..
‘’Bu tepe pullu tepe’’ misali..
Boş, geyik, hikaye şeyler.
Gülüyorum, çünkü Gebzelilerin beklentilerinden ve ortak düşüncesinden uzak o türlerin , tapelerle, tepelerle, tıpalarla siyasetten medet umması hem komik, hem de acı.
‘Vurun abalıya’ filmi artık sökmüyor siyasette.
Halk, icraat görmek istiyor..
Halk, samimiyet arıyor.
Halk, reale bakıyor.
İşte bu yüzden Köşker hedef oluyor.
Köşker’i seversiniz sevmezsiniz bilemem. Bildiğim şu ; Gebzeliler Köşker’i seviyor, partisi destek veriyor, tabanı el üstünde tutuyor, daha da önemlisi Genel Başkanı güveniyor. Nitekim bundandır ki yeniden aday gösterilmiştir.
Gebze’de yaşayan bir seçmen , bir gazeteci olarak haksızlık karşısında susmamam gerektiğinin bilincindeyim. O yüzden bu konuya değiniyorum. Hadis-i Şerif’te denildiği gibi; Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Yazılıp çizilenleri gördükçe de Adnan Köşker ile Başbakan Erdoğan arasındaki benzerliği fark ediyorum.
Köşker’de tıpkı Erdoğan gibi.
Bir kısım Erdoğan’a yüklendikçe o büyüyor..
Bir kesim Köşker’e vurdukça o da büyüyor.
Vurun Köşker’e dememdeki kasıt bu… Sözde yıpratma politikası yapanlar, aksine Köşker’i güçleniyor Gebze sokaklarında. Haklılık payımız elbette 30 Mart’ta ortaya çıkacak.
Demem o ki; hiç gerek yok öylesi çirkin siyasete. Siyaseti çirkinleştirmek toplumu çirkinleştirmektir. Toplumu çirkinleştirmeye çalışmak vatana ihanettir.
Vatan hainlerine bu toplum geçit vermez.
Adnan Köşker’e projeleri dışında yüklenmek, Köşker’in Gebzeliler'den aldığı güce zarar vermeyeceği gibi, kazandığı desteğin artmasına katkı sunacaktır. Beş yıl öncesine göre gücünü neredeyse yüzde yüz artıran, Gebzelilerin tam desteğini alan Köşker'in ikinci dönemini hazmedemeyenlerin, ''30 Mart akşamı ne diyeceklerini'' şimdiden merak etmemek elde değil..
O yüzden vurun Köşker’e…