Bu satırları yazmaya başladığımda Ankara Garı’ndaki olay yeri incelemesi devam ediyordu. Net rakam yok. Görgü şahitleri 30’nin üzerinde ölü, 100’ü aşkın yaralı olduğunu söylüyordu.
Terör..!
Seçimlere sayılı günler kala patlayan bombalar tek bir şeyi gösteriyor: Ülkeyi kaosa sokmak, halka korku salmak, seçimlerin sağlıklı yapılmasının önünü kesmek.
Şiddet ve terör kimden ve nereden gelirse gelsin, lanetlenmesi gereken bir eylemdir. Ankara Garı’nda patlayan bombalar ülkemizin huzuruna dinamit koymak olduğu gibi, bir kez daha terörün dini, dili, ırkında olmadığını gösterdi.
Kırılgan bir süreçten geçiyoruz.
Çok daha fazla duyarlı ve sağduyulu olmamız, birbirimize kenetlenmemiz gereken bir süreçteyiz.
Ülkemizin birlik ve beraberliğine sıkılan kurşunlar, sivil vatandaşları kalleşçe katletmeler terörün geldiği noktayı da gösteriyor. Mitingi düzenleyen platformun siyasi düşüncesini değil, terörün kahpeliğini lanetlemek gerekir.
Bunun adı vahşettir.
Artık siyaset yapmak zamanı değildir.
Barış ve kardeşliğin devamı için tüm siyasi partilere büyük sorumluluk düşüyor. İktidarıyla, anamuhalefetiyle, muhalefetiyle siyaseti bir tarafa bırakıp , ülkemizin bekası ve huzur ortamının sağlanması için el ele vermeleri, omuz omuza durmaları gerekir.
Terör başka bir şeye benzemez. O yüzden siyaset vakti değildir.
Kısır çekişmeler bırakılmalı, terörün sağladığı acı üzerinden de siyaset yapılmamalıdır.
Unutulmamalı ki terör herkesi her an vurabiliyor.
O nedenle; terör ve Ankara katliamı lanetle kınanmalı, kınamayanlarda lanetlenmelidir. Peki sadece lanetlemek yeter mi? Elbette hayır.
Terörün belini kırmak, küllüyen mezara gömmek, tavizsiz mücadele etmek, en ağır şekilde cezalandırmakta iktidara düşer. Bu yönde iktidarın atacağı her adım toplumda karşılık bulacaktır.
Cesur ve kararlı olmak yeter.