Şu sosyal medya çıktığından beri dünya öyle bir hal aldı ki, anlamakta yaşamakta zor. Herşeyi tozpembe sanan bir nesil yetişiyor ve sosyal medyanın da bağımlısı oluyor.
Tabi ki , sosyal medya yerinde ve gerektiği gibi kullanılırsa harika bir dünya. İmkanları , sunumu geniş bir kitleyi ilgilendiriyor. Kocaman dünya avucumuzun içinde oluyor, dünyanın bir ucundan diğerini görebiliyor, tanıyabiliyoruz. Yılların ötelediği arkadaşlarımızı; ilk, orta, lise, üniversite sırdaşlarımız bulabiliyoruz. Yıllar önce çocukluğumuzda bizde iz bırakmış kapı komşularımızla, sokak arkadaşlarımızla iletişim kurabiliyoruz. Acı , tatlı, mutlu, iyi ,kötü ,güzel , buruk , hüzünlü, başarılı , başarısız her anımızı dostlarımızla, arkadaş ve aile bireylerimizle anlık yaşayabiliyoruz. Bunlar sosyal medyanın bizlere yönelik kazanımları.
Sosyal medyanın bir de kişiyi kişiliksizleştiren, toplumu , aileyi ,bireyi erozyona uğratan özelliği var. Bilinçsiz, art niyet, kepazelik mantığıyla kullanıldığında kaybettiklerimiz var.
İşte burası çok önemli.
Karakteri oturmamış, günlük yaşayan, hayal dünyasında dolaşan, erkek veya kadın avcılığı yapan , çıkar ilişkilerini önde tutup para ile saadet olacağını düşünen, herkese ve herşeye nankör olan ''kuş beyinliler'' ise sosyal medyayı kendilerinde bir ağ olarak görürler. Uçsuz bucaksız bir denize atılan kocaman bir ağ. ''Ağa takılan, torbaya düşen balık mutlaka olur'' misali. Ne kadar acı bir durum değil mi?
Oldum olası sosyal medyada kriterleri olan insanlara saygı duyuyorum. Ölçüsü olmayan, çalakalem yaşayan, ona buna yürüyen, toplum huzurunu bozacak paylaşımlar yapanlardan da nefret ediyorum. Bu düşüncelerimden dolayı beni ''Barzo'' olarak görebilirsiniz, ''Varoş kafa'' diye niteleyebilirsiniz. Karar sizin. Ama ben dediğim gibi sosyal medyada kurallarıyla yaşayan, sosyal medyayı yaşamın gerçeği olarak algılayan ve o platformu sadece işim gereği iletişim aracı olarak algılayan düşünceye sahibim.
Mesela; sosyal medya hesaplarından yediğini içtiğini zırt pırt paylaşıp sadece gösteriş yapanları yadırgarım. Erkek veya kadın fark etmez klavye kabadayılarına uyuz olurum. Yüzyüze görüşüp derdini bir arkadaşıyla paylaşma cesaretini gösteremeyenlerin sosyal medyada ahkam kesmelerine deli olurum.
Mesela ; Aracını kullanırken apuk sabuk paylaşımlar yapan, karpuz yerken trafiği tehlikeye sokacak şekilde makas atan sürücülere diyecek kelime bulamam. Kadın veya erkek fark etmez , arabası seyir halindeyken müziğin ritmine eşlik ederek video çekip elinde bira kutularıyla paylaşım yapan, ya da çılgınca dans edip manyakça şarkılar dinleyenleri çok yadırgarım.
Hele de o rapçılar var ya, kusura bakmasınlarda , öyle küfürlerle dolu müziklere eşlik ederek ve bunu bir marifet görerek paylaşanlar var ya.... Ne diyeyim ki. Bu tipler kültürleri , aile değerleri , yaşama sebepleri tartışılacak tipler değil mi? Özenti içinde yaşayan , hayatın gerçeklerinden bihaberler. Çünküçoğunda aile değerleri yoktur, toplum saygısı kalmamıştır, bulutlar üzerinde yaşarlar, gerçeklerden uzaktırlar.
Bir de kıl olduğum boyutu var sosyal medyanın. Sosyal medyayı erkek- kadın arayış platformu olarak değerlendiren kafalara ne demeli ?
Kimsenin boyu, postu, rengi, dili , dini , mesleği, cinsiyeti fark etmiyor. Anlayacağınız sosyal medyayı bilinçsizce kullanmak insanı dolaysıyla da toplumu ahlaki çöküntüye götürüyor.
Silkelenmekte, kendimizde gelmekte yarar var.