Sosyal Medya ve Tiktok

Vizontele'deki o meşhur repliği bilmeyen yoktur. Vizontele'yle yani televizyon ile ilk tanışıp ekranı gördüklerinde merhum Zeki Müren'e atfen, Cem Yılmaz; ''Zeki Müren'de bizi görecek mi?'' diyor ya... İşte iletişimde çığır açan, telekominikasyonun nerelerden gelip nerelere gideceğinin bir kara mizahıdır o. Ve ardından patlayan sosyal medya.
John Logie Baird 1923 yılında, Birleşik Krallık'ın Hastings kasabasında televizyonu icat ettiğinde , kendisinden sonraki gelişmeleri, milenyum çağındaki atılımları elbette hayal bile edemezdi. Ama bana sorarsanız başta sosyal medya olmak üzere tüm bunların suçlusu mucit Baird'tir. Şayet Baird televizyonu insanoğlu ile tanıştırmamış olsaydı , dünyadaki hiç bir şey birbirine bu kadar uzak veya yakın olmayacaktı. Uzağı yakın , yakını uzak eden ekran ile gerçek yaşam arasında bocalamayacaktık.
Kimilerine göre sihirli kutu, kimilerine ise yeni dünya olan televizyon, tabi ki en önemli teknolojik icattır, hatta ihtiyaçtır. Onun izinden doğan sosyal medya da öyle. Lakin yerli yerinde ve amacına uygun olarak kullanıldığında. Özellikle sosyal medyanın ahlaki değerleri erozyona uğrattığı günümüzde muhtemelen en büyük küfürü Çin yiyordur. Siz, Çinlileri sadece solucan, böcek yiyen bir millet olarak tanıyorsanız yanılıyorsunuz. Onlar artık global dünyaya ekonomi satarken, bir yandan da yeni ahlak anlayışı satıyor. Bunu yaparken de ahlaki değerleri yiyorlar, başkalarının da yemesini sağlıyorlar. Anlayacağınız bugün dünya Çin'in ürettiği yeni nesil sosyal medya ile ataerk anlayışı, örf adetleri, gelenek ve dini değerleri bozmakla birlikte , yeni yesile bunları yediriyor.
Örnek mi?
Alın size Tiktok...
Hadi diyelim ki, Amerikalı Mark Zuckerberg Facebook'u icat ederek insanların yatak odalarına girmeyi başardı. Çinli Bytedance ise Tiktok ile yatak odalarını insanların gözüne sokmayı becerdi. Böylece ne haya kaldı, ne de mayo.
İçinizde bana kızacaklar, eleştirecekler olabilir. Çok açık ve net söylüyorum; Sosyal medyanın en çirkef platformu Tiktok denen o lanet uygulamadır. Zira kişisel değerleri, manevi duyguları, mahremiyeti, ahlak anlayışını ayaklar altına alan ve topluma hergün zehir saçan bir mecradır.
Çünkü; Gençlik kara bir deliğe gözü kapalı giriyor. Özenti almış başını gidiyor. Teşhircilik had safhada. İfşa diz boyu. Ne kadar çakal-çukal vatan haini bulunuyorsa, topuğuna basan insan nüsvettelerinin hepsi orada. İç çamaşırını üzerinde paylaşanlarda , eski-yeni manitalarıyla dudaktan öpüşenlerde, ayrıldığı eşi veya sevgilisinin ya da halen devam eden aşkının mahremiyetini intikam amacıyla ifşa eden kansızlarda orada, kıçını başını sergilemeken keyf alanlarda. Ne erkekliğe, ne kadınlıklığa yakışmayacak bir hayat.
Yine kızacaksınız belki ama Tiktok, tam bir rezalet çukuru.
Diyeceksiniz ki, 'özgürlük var.''
Evet, özgürlük var. Tüküreyim böyle özgürlüğün içine.
Manevi değerler önce bireyden başlar, bunu yaygınlaştırmak ve toplumsal değerleri korumak ise siyasi erkin görevidir. Ülkemizde gerçekten önemli hizmetler yapmaya çalışan bir iktidar var, tüm bunları yaparken diğer yandan bazı gelişmeleri gözden kaçırmak doğru değil.
İşin özü şu; Sosyal medyaya yaklaşımını ve manevi değerlere hassasiyetini bildiğimiz iktidarın Tiktok denen ucubeye dur demesi gerekir.