Koronavirüs ile başlayan yeni hayatımız içinde pek çok değişikliği de yaşıyor, görüyoruz. Sadece günlük yaşamımızda değil değişiklikler, yerel yönetimlerin gücü , samimiyetleri , beceri veya bezerisizlikleri de gün yüzüne çıkmış oluyor.
Sözü belediyelerimize getireceğim.
Bir kaç gün önce kaleme aldığım yazımda belediyelerin sosyal hizmetlerinin nasıl olması gerektiğini, özellikle iktidar mensubu belediyelerin merkezi erkin kararlarını uyguladığını , ancak kendi inisiyatiflerini de kulllanmaları gerektiğini ifade etmiştim. Bir nev-i sosyal belediyeciliğin yollarını anlatmaya çalışmıştım.
O günden beri gözlemliyorum ; Özellikle virüs belasının bizleri ev hapsine aldığından beri çevre belediyelerimizin çalışma ve hizmetlerini yakından takip ediyorum. Sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olduğumuzdan boş caddeleri gezerken daha real düşünceler içinde olabiliyoruz.
Siyaseti bir tarafa bırakıp, bu süreçte ''yiğidin hakkını yiğide'' verelim. Belediyeler son günlerde iyi , gerçekten iyi çalışıyor. Çok proğramlı, bilinçli ve de ne yapılmasını bilerek. Virüsün o ilk günlerindeki acemilik , korku ve telaştan uzaklar.
Zinnur Büyükgöz'ün Gebze Belediyesi , Muzaffer Bıyık 'ın Darıca Belediyesi ortada. Özellikle Muzaffer Bıyık Darıca'da buna iyi bir örnektir.
Başka bir örnek vereyim; Dilovası Belediyesi.
Hamza Şayir'in başında bulunduğu Dilovası Belediyesi'nin sosyal belediyecilik faaliyetlerini takdir etmemek insanlık ayıbı olur. Bu satırların yazarı Şayir'i sadece sosyal medyadan tanır. Kendisiyle bir araya gelmişliğim yok, çayını içmişliğim yok, makamına misafir olmuşluğum yok, boyunun ölçüsü nedir bilmem.
Lakin üç şeyi bilirim.
1- Kendisiyle aynı topraklarda doğmuşuz, aynı havayı solumuşuz, aynı coğrafi dünyada hayata merhaba demişiz.
2- Göreve seçildiği günden beri çok farklı bir ''şehremini'' profili çizdiği.
3- İlçe Başkanı Osman Akbulut ve ekibiyle başarılı projelere imza attığı.
Açayım;
Hamza Şayir'i uzaktan izlediğim kadarıyla 'toprağa vefa borcunu ödeyen bir belediye başkanı'' intibası edindim. Yani, doğu kültürünü üzerinden atmamış, geldiği yerleri ve birlikte olduğu orta direği unutmamış, onların mesele ve sorunlarını çok iyi bilen ve yaşayan bir belediye başkanı. Toplumsal değerlere sahip çıkan bir insan. Hal böyle olunca ilçesine katkı sunmak için kendini paralayan bir siyasetçi. Dilovası'nda yaşayanların derdini dert, mutluluğunu kendi mutluluğu bellemiş bir yapıda olduğu kanaatindeyim.
Bir örnek vereyim...
Önceki gün yardımcısı Muhiyettin Gültekin'le karşılaştık Gebze'de. Dilovası Belediyesi Başkan Yardımcısı Gültekin'i çok ama çok yakından tanırım. Ağzından çıkan her kelimenin doğruluğuna şahitimdir. Oldukça da ihlaslı birisidir Muhiyettin Gültekin.
''Nasıl gidiyor Muhiyettin Bey?'' diye sorunca, bilmediğimiz çok şey öğrenme fırsatı buldum. Hamza Başkan'ın bilinen bilinmeyen, görünen görünmeyen icraatlarını anlattıkça anlattı.
''Ercan Bey, siz dadece basına yansıyan hizmetlerini biliyorsunuz'' diye söze başladı. Ve devam etti :
''Hamza Başkanımız neredeyse hiç uyumuyor. Bizi de uyutmuyor. Dilovası'nda girmediği çalmadığı hane, çalmadığı kapı kalmadı. Hiç bir siyasi ayrım yapmadan herkesin derdini kendi derdi belliyor. ''Mübarek ramazan ayında evinde sıcak çorbası olmayan, bacası tütmeyen hane kalmayacak'' talimatını verdi bizlere. Belediyemizin oluşturduğu ekipler ilçeyi sürekli tarıyor. İşsiz kalan vatandaşa, zorda kalan esnafa el uzatıyoruz. Daha geçenlerde 13.500 haneye koli koli gıda yardımı yaptı. O yetmedi temel ihtiyaçları karşılıyor, tonlarca patates-soğan, çuval çuval dağıttı. ''
Başkan Yardımcısı Gültekin bunları anlatırken adeta gözleri doluyordu.
Dilovası Belediyesi Başkan Yardımcısı'nın bunları anlatması belki normal, ancak önemli olan bizlerin ne gördüğüydü. Bizlerde benzer şeyleri görüyor, biliyoruz. O nedenle diyorum ki, şu süreçte sosyal belediyeciliğin lideri şu aşamada Hamza Şayir'dir.