Konuşurken kelimeleri yutkunan, diyafram bozukluğu yaşayan, kurduğu yanlış cümleler içinde kaybolan insandan siyasetçi olmaz. Hal böyle olunca, ondan uzun soluklu maraton da beklenemez.
Bu kriterlerin dışında kalan politikacılar ise, edebi anlamda seçici, hitabeti güçlü, uzun yolda yürümekten yorulmayanlardır. Rahat konuşur, bilinçli cümle kurarlar. İfade yetenekleri had safhadadır. Dolaysıyla rey verenleri ile güçlü bağlar oluşturur, karşısındakini bir çırpıda ikna ederler.
Birinci parağrafta çizdiğim profille örtüşenler epey insan geldi geçti bölgemiz siyasi arenasından. Pek çoğunun isimleri us'umda yer etmedi bile. Lakin ikinci parağrafta anlatmaya çalıştığım siyasi profile uyanlar , başladıkları günden bugüne epey yıllardır hep akıllarda kalmayı becerebildiler. Ben buna kısaca 'işini bilen siyaset eden '' diyorum.
Buna örneklerden birisi ; riyasız, dolansız, abartısız, bütün çıplaklığıyla Muzaffer Bıyık'tır.
Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık'ı dün gece sahur vakti dinlerken, anlattıklarına kulak kabartırken, bıyık altından da tebessüm ediyordum. Zira bir siyasetçinin fikirleri icraatlarıyla buluşabiliyorsa, hele de içinde samimiyet ve açık yüreklilik görüyorsam, istem dışı tebessüm ederim. Öyle anlarda o siyaset edenin hakkını teslim ettiğim, onayladığım anlamı çıkar.
Bıyık'ın geride bıraktığı üç yılda neler yaptığı, ilçeye neler kazandırdığından, hangi hizmetlere imza attığından öte, o'nun kentine ve kentlisine bakışı daha fazla ilgimi çekti. Sinevizyonda iki dakikaya sığdırdıkları hızlı konuşan dublajının anlattıklarından ziyade ; Bıyık, Darıca'nın geleceği ile ilgili ne düşünüyordu...?
Hitabet kabiliyetinin farkında olan Bıyık, geride bıraktığı yıllanmış siyasi deneyimiyle anlattı da anlattı.
Bir kaç ifadesi özellikle ilgimi çekti. Yalın ve oldukça dürüst ifadelerle dillendirdi.
Mesela; Büyükşehir yönetiminin ilçeye katkılarını inkar etmedi, teslim etti. Darıca'nın tüm mahallelerinin ve ana artellerin isimlerini on sekiz saniye içinde nefesiz sayabildi. Belediye meclisindeki muhalefetin muhalefetliğine saygıyı üstte tuttu. 'Darıca için iyi olan her hizmeti beraber yapıyoruz.'' gibi erdemli bir cümle kurdu. İlçenin ulaşım sorununu kabul ederken bile, bunun çözüme kavuşması için alternatif olasılıkları paylaştı. İnsan odaklı siyaset yaparken, ev ziyaretlerinin perde arkasını 'mahrem' hariç , tek tek sıraladı. ''Mimar değilim, mühendis değilim, fırıncıyım-esnafım.'' derken , aslını ötelemedi.
Daha çok şey anlattı, çok şey açıkladı...
Örneğin; Belediyenin devlete ve piyasaya olan borçlarını neredeyse sıfırladıklarını belirtti.
Ve beni en çok etkileyen ise, '' Ben Darıca, Kocaeli milliyetçiyim'' sözü oldu.
Bunu da şöyle açıkladı ; Belediyemizin her hangi bir ihalesine, doğrudan temini de dahil , iş almak isteyenlerde bugüne kadar önceliğimiz kendi bölgemiz iş insanları, esnafları oldu. Darıcalı, Gebzeli, Kocaelililer oldu. İstanbul'dan, dışarıdan mecbur kalmadıkça hiç bir firma veya şirketle çalışmadık, çalışmayız.''
Velhasıl, sahur sonrası ikram ettiği geleneksel ramazan şerbetimizi içerken düşündüm ; Bir belediye başkanı ardında seçmen kitlesi bulabiliyorsa, sadece şehrinin siyasi erki olarak değil de toplumla gönü bağı oluşturmuşsa hem önü açık olabiliyor, hem de vicdani rahatlık taşıyabiliyor. Buna örnek Muzaffer Bıyık'tır.
Konumuzla ilgisi yok ama, keşke Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz'ün de yazabileceğimiz örnek kriterleri olsa.