Siyasetin bir ekip işi ve hizmet aracı olduğunu düşünürseniz, liste sıralamasında yerlerini beğenmeyip ‘’ tavır koyan bazı isimleri ciddiye almamak gerekir ‘’ sonucuna varmak doğru olur.
Bu düşünceyi tüm siyasi partilerin mensuplarına yorumlayabiliriz.
Zira belediye meclis üyeliği hizmete giden yolda sadece bir köprüdür. Ve o köprüyü oluşturan ana iskelet, siyasi partinin ta kendisidir. Partisinin kararına uymayan siyasetçi fevri edalarda olursa ; zaten o insandan ne partisine , ne de bölgesine katkı gelir.
Kestirmeden yolları ayırmak daha doğru olacaktır. Çünkü niyetin başka olduğu sonucu ortaya çıkar.
AKP başta olmak üzere CHP, MHP, SP gibi taban partiler Belediye Meclis Adaylarını netleştirdiler. Bilindiği gibi CHP Gebze’de o kararı ön seçimle üyelerinin insiyatifine bıraktı. Diğer ilçelerde ise İl ve İlçe yönetiminin kararı geçerli kılındı.
AKP, MHP ve SP’de belirleyici , merkez yönetim oldu.
Bununla birlikte havada uçuşan spekülasyonlar aldı başını gidiyor.
Başta CHP olmak üzere, AKP’de de yerini beğenmeyenlerin istifa ettikleri veya edecekleri, hatta kimilerinin ‘bağımsız belediye başkan adayı’’ olacakları yaygarası var.
Biz belirleyici olsak, hiç düşünmeden ‘’bırakın gitsinler’ diyerek silip atarız o düşünce içinde olanları.
Siyasette parti kültürü ve sadakati vardır.
Bu ilkeden bi haber olan siyasinin kuru gürültüden başka bir işe yaramayacağı bilinmeli.
Zikri sabit ve fikri karanlık olur o nitelikteki insanların.
Gebze’de AKP’yi ele alalım..
Belediye meclisi listesinde yerini beğenmeyip ‘çığlık atan’ pek isim yok. Biat kültürü dedikleri bu olsa gerek. Amaçları sadece hizmet üretmek için görevlendirilmek. En azından ben böyle düşünüyorum.
Bir de CHP’ye bakın…
Darıca’da, Çayırova’da sıralamanın gerilerinde kalanların çığlıklarını duyunca, ‘Kardeşim senin derdin nedir?’’ diye sormak geliyor içimizden. Bu soruyu parti yöneticileri soruyor mu bilemem, ama sorulması gereken bir sorudur.. Senin derdin nedir?
Acaba listenin seçilebilecek bir yerinde olsan ve meclise girsen başka filmler mi var kafanda?
Halk için değil kendin için mi çalışmayı tasarlıyorsun?
Yoksa ilk işin kısa yoldan iktidar partisine mi kaymayı hesaplıyorsun?
Benzer yığınla soru akla gelebilir…
O nedenle, liste dışı olmuş, alt sıralarda yer verilmiş, anında partisinden istifa ederek başka partiye geçmiş veya geçmeyi düşünen siyasilere itibar etmemek çok daha doğru olacaktır.
Onlar bir kere parti ahlakından ve siyasi erdemlik gibi kavramlardan da uzaktırlar. Ayrıca statükocu ve bağnazdırlar. Egoları tavan yapmış insanlardır. Siyaseti insan odaklı hizmet aracı olarak görmeyi bırakın, siyaseti bireysel kalkınma aracı olarak görürler.
Ayrıca bir şeyi de düşünemezler….
Liste başı sadece bir kişi olur..
Bir de listenin sonu vardır. O türler listenin sonu ile giydikleri donu da karıştırırlar. Liste sıralamasında gerekli ölçülerin ne olduğunu bilemezler, kriterlerin ağırlık basacağını düşünemezler.
Meslek, memleket, kariyer, eğitim, maddi ölçü, parti disiplini, yöresel ve bölgesel kimlik, çevresel etkinlik gibi kriterlerin başlıca aranabilecek faktörler olduğundan da habersizdirler…
Sadece ‘’partiliyim’’ demek yetmiyor.
En iyi bildikleri iş, listede umdukları yeri bulamayınca anında partilerini ve adaylarını satmak ve ihanet etmektir.. Unutmamaları gerekir ki, lafazanlıkla ve nankörlükle siyasette bir yere varılmaz.