Dün akşamdan bu sabaha yoğun bir program geçirdik. Hatay’a atanan Kocaeli Valisi Ercan Topaca’nın veda yemeğinin ardından, bu sabahta Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker’in kahvaltısındaydık.
Her iki buluşmada da Gebze’ye kazandırılan hizmetler anlatıldı, bizde dinledik. Sadece dinlemekle kalmadık, düşündük, soru yönelttik, değerlendirmelerde bulunduk.
O nedenle detaydan uzak , intibalarımı yansıtayım.
Vali’den başlayalım..
Ercan Topaca, bu il’e 4 yıl altı ay hizmet verdi. Başarısıyla, başarısızlığıyla ‘iz ve hatıra’ bıraktı, gitti. Dün akşam onuruna düzenlenen yemekte konuşurken dikkatle dinledim kendisini. Kocaeli’ne hizmet kazandırmak adına bilmediğimiz pek çok çalışma yaptığını idrak ettik. Bazen rica ile, arada bir de sanayicileri tehdide varan uygulamayla katkıya ortak ettiğini anlattı. Başka bir ifadeyle, ‘eli sıkı ve cimri’ diye bildiğimiz sanayicileri devlet olanaklarıyla tehdit ederek hizmetlere ortak ettiğini itiraf etti.
Bu, şu anlama geliyor; Devletin il’de ki en büyük mülkü amiri, her şeyin devletten beklenmemesi, gerektiğinde vatandaşında katkı sunması gerektiğini anlatmaya çalıştı. Bunu sağlarken de özellikle sanayicilerle şaka yollu ‘devlet tehdidi’ içine girebildiğini ifade etmeye getirdi.
Vali Topaca pazartesi günü Hatay’da makamını devir almış olacak. Kocaeli’nde perçinleşen dostlukları, Gebze’ye sahip çıkması ve başarılarıyla bizde hatıra olarak kalacak. Bir de , bir türlü çözemediği taş ocakları sorunu ile hep hatırlayacağız.
Gelelim Köşker’in toplantısına…
Cumartesi günü ikinci kez Hac’a gidecek olan Köşker’e çıkacağı o kutsal yolculukta saadetler dileyelim önce.
Basınla helalleşmek için bu sabah bizlerle bir araya gelen Köşker’i dinlerken bir ara gözlerimi kapattım. Kulağım ondaydı. Gebze’ye yönelik anlattıklarını gözlerim kapalı dinliyor, algılamaya, hayal etmeye çalışıyordum. Tam da o sırada ‘Hayal etmek başarmanın yarısıdır. Biz, Gebze’de hayalleri gerçekleştiriyoruz’ dedi.
Gözlerimi açtım, göz göze geldik…
Son derece rahat, kendinden emin , bir o kadar da başarısının farkında olan bir Köşker konuşuyordu.
Bir cümlesini özellikle not aldım, zira konuştukları neredeyse bugüne kadar bildiklerim ve Gebze’ye kazandırdığı projelerden pasajlardı. Ama, ‘’Zoraki yaşamak zorunda kaldığımız bir kent değil, yaşarken mutlu olduğumuz bir kent kazandırmak istiyoruz.’’ sözü her şeyin özeti, başarmak istediği projelerin de tanımıydı. Bu sözünü tuttum.
Dikkatimi çeken bir nokta da; Başarılı olduğunu ifade ederken arkasında kitle desteğinin olduğunun farkında olmasıydı. Kullandığı her kelimeyi özenle seçiyor, ifadelerini tam isabet ettiriyordu.
Sağlam bir ekibi olduğuna değinirken de , yol arkadaşlarını geri plana atmıyordu. ‘’Bu başarılar sadece benim değil, tek başıma başaramam’ derken, yardımcılarını onore ettiğini seziyordum. Öyle ya, Nilay Ayran ve Engin Güzel’in yanına bir de deneyimli ve yetenekli belediyeci Sadık Albayrak’ı transfer etmesi ‘sağlam ekip’ anlayışını yansıtır gibiydi.
Peki, Köşker’in anlatımlarından ne çıkardık?
Bir kere ikinci döneminde çok daha önemli hizmetlere imza atma kararlılığında olduğunu gözlemledik. Gebze’nin ‘mega kent’ olması yönünde beklentileri tespit ettiğini gördük. Sadece toprağın altına üstüne değil, insana da yatırım yapılacak bir dönemi göreceğimiz hissettik. Daha da önemlisi Gebze’nin şahlanış dönemine girdiğini soluduk.
Basın toplantısıyla ilgili ayrıntılı haberi sütunlarımızda okuyacağınızdan burada yinelemek istemiyorum.
Fakat yinelemem gereken tek gözlemim şu; Hac dönüşü çok daha enerjik bir Köşker bulacağımız. Tabii bu da Gebze’ye ve Gebzelilere hizmet olarak yansıyacak.
Hadi hayırlısı bakalım.