30 Mart’ı ‘’kazanarak’ tamamlayan bölgemizdeki Belediye Başkanları bugün mazbatalarını alarak görevlerine ‘resmen’ başlamış oldular.
Üçüncü kez kazanan Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, haklı olarak ‘’usta’ payesini de almış oldu. Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker ikinci dönemine başladı, Çayırova’nın Başkanı Şevki Demirci ile Dilovası’nın kazananı Ali Tolar ilk kez kent yönetiminin başına geçtiler.
Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’na eğer bir yakıştırma yapılacaksa, ‘’ Mesleği Başkan ‘ demek yanlış olmasa gerek. Zira Karaosmanoğlu, Büyükşehir’de üçüncü dönemine girerken, Yuvacık’ta da bir kez aynı sorumluluğu üstlenmişti.
Bize düşen tüm seçilmişleri tebrik etmek, ‘başarı ‘ dilemek olmalıdır. Nitekim milletin iradesi sandığa gitmiş, hem de ezici bir çoğunlukla sandığa ilgi göstererek vatandaşlık görevlerini yapmışlardır. Demokrasinin güzelliği böyle bir şey işte.
30 Mart seçimlerinin siyasi arenadaki önemi kadar; bizim için, bu satırların yazarı içinde ayrı bir önemi vardı. Bugün, bu yazıda fazla uzatmadan bizle ilgili kısmını yazmak istiyorum. Yarından sonra ise, ‘’CHP’nin niçin başarısız olduğunu, Karabacak ve Köşker faktörlerinin bundan sonraki süreçte nasıl bir yol izlyebilecekleri’’ gibi yığnla konuları ele alacağız.
Ama önce 30 Mart ve öncesi… Gazetecilik öngörülerimiz.
Bu yazıda mütevazi olmayacağım..
Çünkü sonuçta her ne kadar Karabacak ve Köşker kazanmış olsalarda, aslında bana göre asıl kazanan bizim gazetecilik gözlemlerimiz ve tesbitlerimizdir. İşte bu yüzden mütevazi olmayacağım. Ukalalık da diyebilirsiniz bugünkü üslubuma.
Niçin böyle yazıyorum?
Hatırlayın.. Bizi yakından takip eden, hergün okuyanlar çok iyi bileceklerdir; Köşker ve Karabacak konusunda son iki yıldır yazıyorum. Ve tüm yazılarımın özetinde , her iki isminde yeniden kazanacaklarıni vurguluyordum. Hem de ortada henüz adaylık ve seçim yok iken.
Gerilere gidelim…
‘’Köşker ve Karabacak , ilçelerine katkıları olan ve başarılı Belediye Başkanlarıdır’’ diye açık açık yazan tek gazeteci olduk, iki yıl öncesinden.
Henüz Ak Parti’de temayül yoklaması yapılmamışken..
Aday adayları ortada yok iken.
Kendi içlerinde Köşker ve Karabacak’a muhalefet tavan yaptığı günlerde , ‘’Gebze’nin Köşker’e, Darıca’nın Karabacak’a ihtiyacı var. Her ikisi de temayülden çıkmalı, aday gösterilmelidir’ şeklinde yazan ve arkasından ,’’ Köşker ile Karabacak aday gösterilecektir’’ başlıklı yazılarımızla açıkça önsezide bulunan da biz olduk.
Ki , benzer yazılarımızdan dolayı azınlık kesimlerden aldığımız tepkiler hatırlarımızda yerini çoktan aldı.
Sonuçta, AK Parti’de çıkan tüm kararlar öngördüğümüz, tahmin ettiğimiz gibi şekillendi.
Bu kadar katı görüşlerimizden sonra şimdi şu soruyu sorabilirsiniz; Nereden biliyordun kardeşim?
Bildiğimizden değil..
Gazetecilik tecrübemiz ve sokağın nabzı ile siyasetin kaidelerini birleştirip , öngörülerde bulunuyor ve açık seçik yazıyorduk.
30 Mart’ın kazananları belli.. Mazbatasını alan Beleddiye Başkanları ve onları o göreve taşıyan millettir. Lakin bir kazananda biziz, bizim gazetecilik sezgilerimizdir. ‘’Ukalalık yapacağım’’ dememde ki kasıt bu. Bir gazeteci için anlatılmayacak derecede haz veren duygu. Savunduğunuz ve başarıyla sonuçlandığını gördüğünüz fikirleriniz. Gazeteciliğin gıdası bu işte.
Altını çizmekte yarar var…
Bizimkisi elbette sadece önsezi değildir.
Yukarıda da söylemeye çalıştığım gibi, sokağın nabzını görebilmek.. Siyaset edenleri okuyabilmek. Mevcutların toplum nezdinde karşılığını yakalayabilmek. Kaynaklarla sağlıklı ilişkide olmak, daha da önemlisi güvenilir olabilmek.
Özeti bu.
İki yıl öncesinden beri Köşker ve Karabacak için ‘’yeniden aday gösterilmeliler, gösterilecekler, kazanırlar’’ diye tüm cesaretimizle yazmış olmanın mutluluğunu , bugün alınan sonuçlarla bir defa daha yaşıyorum.
Mütevazi olmayacağım. ‘Ukala’ diyebilirsiniz. Bırakın da beş yılda bir gazetecilik farkımızı ve ‘Duayen’’ olmanın keyfini çıkarayım.
Köşker ile Karabacak’ı başarılarından dolayı bir kez daha tebrik ediyor, kutluyorum.. Lakin asıl kutlamamın sebebi başka..
30 Mart sonuçlarıyla beni yazılarımda haklı çıkardıkları için.