Biraz zor kurtuluruz bu beladan... Elbette temennim bu değil, gördüklerimizin bizde bıraktığı sonuç bu. Koronavirüs'ten bahdediyorum.
1 Haziran itibariyle ''Yeni Normal Yaşama'' geçişin getirdiği sorumsuzluk ve duyarsızlığın sonuçları önümüzdeki günler ortaya çıkacaktır. Onun öncesinde AVM, kuaför vs. yerlerin açılması (aceleye gelindi) , umarım bu konudaki tez canlılığın faturasını yavaş yavaş ödemeye başlamayız. Pek çok AVM'de pozitif vakaların çıkmış olması, virüs belasının daha uzun süre bizleri yalnız bırakmayacağı , duyarsız insanların da buna tuz biber olacaklarını anlamış oluyoruz.
Böyle bir süreçte her şey çok önemli. Bilim Kurulu'nun önerileri ışığında yeni normal hayata entegre olabilir miyiz? Kurallara uymak, yeni yaşam sınırlandırmasına ayak uydurmak , her bir bireyin öncelikli görevi olması gerekirken, geldiğimiz noktaya bakın.
Maskeyi moda unsuru gibi görenler...
Sokaklarda sosyal mesafeyi unutanlar...
Sofraya otururken dahi elini yıkamaktan aciz olanlar ...
Çarşı pazarda el ele fingirdeşenler...
Ülkemizde virüs belası bitmiş gibi davranan zihniyetle mi yeneceğiz bu belayı? Gönlümüz bir an önce temiz ve normal yaşama geçmekten, ülkemizin tez zamanda virüsten kurtulmasını dilemekten yana. Lakin temenni ve dilekler ne denli belirleyici olabiliyor ki? Kararlı olmak, virüsten kurtulmanın birinci adımıdır.
Neye kararlı olmak derseniz?
Kurallara uymaya kararlı olmak, virüsün global yaygınlaşması bitene dek disiplinli yaşamak, duyarlı fert bilinciyle çevremizi uyarmak ve de pes etmemek. Tüm bu ana çizgilerle sıkı sıkıya sarıldığımızda en azından önce bölgemizde, sonra ülkemizde virüsün önünü kesmeye katkı sunmuş olabiliriz.
Bu satırların yazarı tıpçı değil, bilim insanı da değil, hekim de. Sadece ve sadece iyi gözlem yeteneğine sahip bir gazetecidir.
Açık olmak, yanlış kararları ve kuralları da dillendirmek gerekir. Örneğin ; toplu taşıtlarda %50 bandının kaldırılması , cuma namazlarına başlanılması , AVM'lerde kapıların açılması , sokak kısıtlamasının çok esnetilmesi şimdilik erkendi. Haziran'ı göndermek gerekirdi . Temmuz iyi bir başlangıç olabilirdi.
Bakınız, Gebze'de ilk def'a bir sokak karantina altına alınıyor. Köylerde onca vaka var. Darıca Farabi'de , özel hastanelerde yatanlar cabası.
Madalyonun bir de diğer tarafı var ; İnsanlar normal hayatı özledi. Esnaflar aç susuz , yüz binlerce insan işsiz kaldı, evine ekmek götüremeyen insan sayısı artı, hükümetin vaad ettiği kredi desteğine bel bağlayan binlerce insan hayal kırıklığına uğradı. Tüm bunlar birer acı gerçek olarak karşımızda duruyor.
Zira bunlara rağmen biraz daha , az daha dişimizi sıkıp bir ay daha sabır edebilseydik , inanın Koronalı günlerden kurtulmamız çok daha hızlı olabilirdi.
Bir de günlük yayınlanan vakaların yanılgısı ile yaşıyor hale geldik. Günlük vefat sayısına yoğunlaşıp ''Bak ölüm azaldı, virüs bitiyor'' yanılgısı çok daha vahim. Çünkü asıl gösterge ölüm sayısı değil, günlük vaka sayısı ile toplam rakamdır. O nedenle çok ama çok dikkatli olmak, ipi gevşetmemek, kurallara sımsıkı sarılmak gerekiyor.
Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi : Maske, sosyal mesafe ve hijyen.
Çünkü bu işin şakası yok .