Soma faciası meydana geldiğinden beri gelişmeleri soğukkanlılıkla takip ediyor ve fazlaca yorum yapmıyordum.
Acımız derin, kaybımız büyük, anlatılmaz bir üzüntü içindeydik. Halende öyleyiz. Henüz olayın sıcaklığı soğumaya başlamadı. O nedenle faciayı analiz edip, sağlıklı gözlemler yapmadan değerlendirmelerde bulunmak, hatta ‘’günah keçisi’’ aramak doğru olmazdı.
Ocağına ateş düşen yüzlerce aile değil, koca bir ulusun yüreğine kor düşmüştü çünkü.
Soma’ya yönelik değerlendirme yapmanın yolu beklemekten geçer. Yasal boyutu, incelemeler, iş yeri güvenliği konuları netlik kazanmadan konuşmak doğru değildir.
Fakat, acının büyüklüğü bizim gibi ‘tez canlı’ bir ulusu derinden yaraladığından, anında sokaklara dökülme ve işi siyasallaştırmaya gayretleri işin başka bir boyutudur.
Elbette yaramız büyük.
Acımız sınırsız..
Siz ister ihmal deyin, ister sorumsuzluk… Adı ne olursa olsun, ortada bir gerçek var; 301 can bir daha geri gelmeyecek. Ve bu acı Türk milletinin kalbinde ilelebet iz bırakacak. Emekçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet , ailelerine sabır dileyip acılarına ortak olduğumuzu göstermekde bizlere düşüyor.
Benim dikkatimi çeken , anlayamadığım bir şey var…
İşin hükümet kanadı.
İktidara yönelik acımasız eleştiri ve saldırılar. Şimdi bu konuya bakma zamandır diye düşünüyorum.
Ve anlayamıyorum…
Tabii ki tepki olacak, tabii ki protesto olacak, tabii ki serzeniş olacak..
Olacak olmasına da , direk ve fiili olarak iktidara, dolaysıya Başbakan’a yönelik sert eleştiri, küfür ve hakaretler neyin nesidir anlam veremiyorum.
Sanki bu acıdan siyasi rant elde etme çalışmaları var. Pusuda yatıp iktidara taarruza geçmeyi planlayan odaklar var.
Soma gibi toplumu yasa boğan felaketten de bu anlamda yararlanmaya çalışanları gördükçe ‘acıdan nemalanan zavallılar’ demeden geçemeyeceğim.
Eğri oturup doğru konuşalım.. İktidarı beğenmeyebiliriz, Başbakan’ı sevmek zorunda olmayabiliriz, farklı bir siyasi mercada bulunabiliriz…
Ammaa….
Vicdan sahibi olup, ‘’el insaf’’ demek zorundayız.
Ak Parti, yani iktidar, Soma’nın neresindedir? Hükümet, hükümetin başı, yani Başbakan Soma’nın neresindedir? Bu soruya siyaset gütmeden cevap aramak her yurtsever vatandaşın görevi olmalıdır.
Bugün gelinen noktada görüyoruz ki, iktidar Soma’nın tam orta yerinde , içindedir. Devlet Soma’dadır.
Madende hayatını kaybeden emekçi kardeşlerimize ne kadar yanıp üzülüyorak ve yanmamız gerekiyorsa, o acıyı siyasallaştırıp nemalanmak isteyenlere de o denli tepkili olmak zorundayız. Zira ülke ve toplum huzurunu bozma yönündeki oyunlara ulus olarak alet olmamak durumundayız.
AK Parti iktidarının genel politikalarını beğenmeyebilirz…
Bu, faciayla uzaktan yakından alakası olmayan bir hükümeti ve onun liderini acımasızca eleştirmek, küfür edip tekmelemek hakkını kimseye vermez. Bunun adı demokrasi ve özgürlükte değildir..
Bunun adı vandallık ve anarşidir.
Şayet Soma’daki elim kaza sonrası hükümet duyarsız kalmış olsaydı, el uzatıp sorumluluklarını yerine getirmemiş olsaydı belki haklısınız diyebilirdim.. Ama 77 milyon insanın gözü önünde cereyan eden bir devlet çabasını görüyoruz.
Ülkenin Cumhurbaşkanı orada. Başbakanı orada. Bakanları ve tüm kurumları orada. Muhalefet liderleri orada. Yargı orada, güvenlik güçleri, kurtarma timleri orada. Devlet-millet orada.
Keza Başbakan’ın gayretleri ve söylemleri ortada.
En az sizin kadar içi yanan, bizim kadar acı çeken bir Başbakan var ortada. Buna rağmen ‘Hükümet istifa’’ talepleri sadece bilinçli propaganda yolu, nemalanma yöntemidir.
Madende ihmali olanlar yargılandı, tutuklandı. Başbakan’ın deyimiyle ‘’En ağır şekilde cezalandırılacaklar.’’
Cezalandırılmalılar.
Hukuk çerçevesinde cezalarını bulmalılar, toplum vicdanında cezalanmalılar. Sonuna kadar bu düşüncemizin arkasındayız, lakin konuyu allayıp pullayıp Başbakan’a dayamak vicdana sığar mı?
Ocağa Başbakan mı gaz koymuştur? Başbakan mı işyeri güvenlik önlemlerini almamıştır? Başbakan mı denetimleri yapmamıştır? Başbakan mı kazanca ortak olmuştur?
Öylesi saçma düşünceler içinde olup acıdan yararlananlara ‘hadi sende’ demek, toplum huzurunu ve direncini dik tutacağı gibi, içerideki ve dışarıdaki düşmanlara da ders verecektir.
Öyle bir süreçten geçiyoruz ki; yolda ayağımız taşa değse ‘hükümet istifa’’ diyeceğiz.