23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusuyla Gebze’de turlarken, yaşadığım kenti düşündüm.
Gebze’de yaşamak..
Gebzeli olmak…
Gebze’nin dünü bugün…
Bugünü görünce; aslında anladım ki dünü yokmuş Gebze’nin. Kent adına, insana yatırım adına ne varsa bugün çıkmaya başlamış karşımıza. Kentlilik bilincinden sıkça bahsederim. Geldiğimiz veya doğduğumuz şehir değil, doyduğumuz ve yaşadığımız şehire çok daha fazla sahip çıkmamız gerektiği fikrini taşırım.
O düşünceyle bugün Gebze’yi gözlemledim. Nereden nereye gelmiş Gebze.. Ve , nereye gidiyor.
Anadolu’nun İstanbul’a sınır kentiydi Gebze. Ülkemizin dört bir yanından göç alarak artan nufusu, işsizliği, modern kentleşmeden uzak, mimariden yoksun , gecekondunun yaygınlaştığı soğuk bir taşra kenti idi adeta.
Son on yıla geldiğimizde hızla gelişen, modern kentleşmede yol kat eden bir kent olmasını bir tarafa bırakalım ; kültür ve sosyal yaşamda artan trend, beni kentleşme bilincini yakalamış bir Gebze içine itiyor.
Bu satırları yazmadan hemen önce Kent Meydanı’ndaydım.
Kırk yılı aşkın süredir Gebze’de yaşayan bir ‘Gebzeli’’ olarak, ‘’duygulanmadım’’ dersem yalan söylemiş olurum. ‘’Gurur duymadım’’ dersem riya yapmış olurum.
Ben bu kente aşığım..
Ben bu kenti, kent yapmak için emek sarfedenlere müteşekkirim.
Bugün sokağa taşan insanların sosyal yaşam içindeki mutluluğunu görünce ‘’İyi ki Gebze’de yaşıyorum.’’ dedim…
Kent Meydanı..
Gebzelilerin buluşma ve eğlence noktası değil sadece, yaşama dair sevinçlerinin arttığı bir meydan olup çıkmış. Gebze Belediyesi tarihinde ilk kez bu denli kapsamlı bir 23 Nisan coşkusu yaşanıyor ilçemizde.
Birkaç gözlem yansıtayım..
Eski çarşı insan seli.. Kent Meydanı istikamet.
Yeniçarşı insan seli.. Kent Meydanı hedef.
Ve , Kent Meydanı…
Havuzlardan fışkıran su oyunları sadece çocukları değil, müzik eşliğinde velileri de çocukluğa götürüyor. Alana kurulan atlı karınca, dönme dolaplar, hızlı tren, gösteri yapan palyaçolar ve tüm o telaş içinde çocukların mutluluğunu artırmak için hünerlerini ortaya koyan görevliler.
Uzun uzun gezindim Kent Meydanı’nda…
İnsanları izledim.
Çocukları seyrettim..
Çamlıkta çimenlere uzanmış ailelerin gözlernden çakan mutluluklara baktım. Kimileri piknik yapıyor, kimileri sadece bayram değil düğün havasında eğleniyor. Sanki Gebze akın etmiş meydana. Yeni Gebze’nin herkes farkında.
İki yıl geri gidelim.
Kent Meydanı’nın taşlarıyla süsleriyle alan edenlerin olduğu o günleri de bilirm. Yine bilirim ki, o gün meydanın yapımını eleştirenler bugün, ailece tur atıp dinlencenin keyfini yaşıyorlardır.
Bir kente değer katan o kentin özel bir simgesidir.
Gebze , Kent Meydanı ile kentleşme ivmesini yakalayarak sosyal yaşamını artıran gerçek bir kent kimliğine girmiştir artık. Ve ben, Gebze’li olmaktan bu nedenden onur duyuyorum.
Biliyorum ki; Gelecek her başka bir gün Gebzem daha da ileri gidecek, sadece kentleşme alanında değil, sosyal yaşamı, eğitimi, kültürü ile de Türkiye’nin cazibe merkezi olacaktır.
Bundandır ki , Gebze’de yaşıyor olmanın anlatılmaz hazını yaşıyorum. Bize bu duyguyu yaşatanlara teşekkür etmekten başka bir şey de elden gelmiyor. Gebze’ye sahip çıkmak, bir tuğla üzerine yeni bir tuğla koyanlara haklarını teslim edip sahip çıkmakta vatandaşlık görevimiz olmalı.
Çünkü, Gebze hepimizin ve Gebze’den başka bir Gebze yok.
Vatandaşların mutlu olduğu, sokakların huzur bulduğu, esnafın yüzünün güldüğü , gençlerin geleceğe umutla baktığı bir Gebze.
Konumuzla alakası yok ama, sormadan edemeyeceğim; Adnan Köşker’in niçin ezici bir çoğunlukla yeniden kazandığını anlayabildiniz mi?